Acının ruha kattığı darbeleri beden kanını akıtarak fark eder. Ben ruhumun acısını Kafeste yaşadım. Her darbede bedenimden kan akıtarak hissettim. Ben her savaşta bir çizik attım kendime. Her acınının,her darbenin bana kattığı yanlıştaki doğruyu aradım. Bulamadım sonuç olarak ama ben acıya alıştım. Yanlışa mercek oldum. Ayrıntılarıyla gördüğüm doğruları yok saydım. Kendimi kaptırdım yalanlara,yanlışlara. Boşlukta rüzgarın estiği yönde ilerledim. Üşüdüm,titredim... Gaflete düşerek sıcak bir yer aradım. Fakat rüzgarım beni bırakmadı. Bütünüm oldu,yönüm oldu. Alıştırdı kendine,onsuz bir hiç olacağıma. Kandırdım kendimi,o olmadan yaşayamam diye. Maske benim için rüzgardı. Çok sert esen,önüne çıkanı titreten,bir yere kadar sürükleyip ruhunu alan. Beni bırakmadı sadece. Beni içine haps etti.
Eve ulaşana dek aklımdan türlü senaryolar geçti. Annem birazdan kalkmam için odama gelip çağıracaktı. O vakte kadar evde olurdum fakat halimi nasıl açıklardım,ona dair aklımda hiç bir fikir yoktu. Var olsun istemiyordum zaten sessizce merdivenleri çıkarken. Ne kadar bir Maskede olsam,önüme geleni yıkıp geçsemde sadece anneme işlemezdi Maskem. Anneme o an hiç bir şey planlamadan bir şeyler gevelerdim. İnanmak isterdi bana sadece. İnanarak susardı,cezası buydu. Bilirdi aslında ne yaptığımı,tam anlamıyla bilmese bile bilirdir Kafese gittiğimi. Dövüştüğümü,Maske olarak ün saldığımı bilmezdi sadece.
Anahtarı cebimden çıkardım. Etraf sessiz olduğundan daha çok dikkat etmem gerekti. Sol kolumda,bileğime taktığım saatte baktım, 06.14. Bir dakika sonra alt kat komşumuzun kapısı açılacaktı. Ramazan abi işe gitmek için kapısını açtığı an, anahtarı deliğe sokup kapıyı açacak, karısı Banu abla onu uğurlayıp kapattığı an kapılarını bende bizim evin kapısı kapatacaktım. Ve bunlar sadece iki dakikada oldu.
Parmak ucunda odama doğru ilerledim. Zaten bizim ev kapısının hemen arka odası odamdı. Parkelerde bastıkça ses çıkaran yerlere CD kalemiyle işaretler yapmıştım. Sol elimde baş parmağım ve işaret parmağımın ayrımına denk gelen dövmemi çizmiştim. Annem sorduğunda ise;
" Benim odam ve bu işareti seviyorum" demiştim.
Duvarlara da farklı şeyler çizerdim. Ondan pek bir şey demezdi. Sadece sabır dilemişti o kadar.
Odamın kapısını yavaşça açtım. Son on dakikan Bulut, acele et. Eve girmem ve odama ilerlemem de kaybettiğim süreyi üzerimi değiştirirken kazanmam gerekti. Kendi kanımla renklenen kostümümü yırtarcasına çıkardım. Maskemi otobüse binmeden çantama atmıştım zaten. Üzerime bakanlara da;
" Yeni moda artık bu." deyip geçiştirmiştim.
Tüm her şeyi çantama doldurdum. Giysi dolabımda giymediğim kıyafetlerin en altına bıraktım çantamı. Bir yandan pijama altımı giymeye çalışarak bir yandan da ıslak mendili bulup yüzümü silmeye çalışıyordum.
Evin içerisinden bir odanın kapısının açılma sesi geldi. Sonra bir kapı daha açıldı ve bardakların birbirine çarpma sesi. Annem kardeşim için süt yapıyordu. Demek ki buçuk olmasına sadece üç dakika kalmıştı. Hızla pijama altımı giyip üzerime de ilk gelen tişörtü giydim. Islak mendil elimdeyken yatağıma sessizce ilerleyip yattım. Islak mendili de yastığımın altına bıraktım. Ve kapı açıldı.
Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Annemin ses çıkarmamaya çalışarak yatağıma doğru adımladığını ancak parkelerden anlaya biliyordum. Yüzüm duvara dönüktü. Annem omzuma dokunarak sarstı beni.
" Bulut hadi kızım uyan. Saat sekiz oldu. Geç kaldın okula."
Klasik annemdi. Gözlerim kapalı olsa da gözlerimi devirdim. Uykulu bir ses yapmaya çalışarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES ✖
Action✖ '' Her yaktığım sigara sensin; izmarit olup yere düşen,ayaklar altında ezilen ise ben. '' ✖ Bazen kurtulmak yerine batmayı seçeriz. Daha derine,daha fazla acıya...Bir nedenle başlayan sorular hayatımızdan cevap bulamayarak bedene işler. İşte bu d...