'' Adamlar hazır efendim. Hepsi bir senedir sıkı bir eğitimden geçtiler emriniz üzerine. ''
Önüme dizilen beş kalıba baktım.Benim onları soktuğum ölüm kalıbına. Neden dövüşeceklerini,sonlarının ne olduklarını biliyorlardı. Fani insan sonunda ölüm olsa da paranın kokusuyla ölümü cennet sanarlardı. İşte bu beş gerekli ama gereksiz bedenlerde o fanilerden biriydi.
''Ne yapacağını biliyorsun Yavuz. Hazırla onları. Birde benimle dövüşsünler.''
Yavuz kafasını sallayarak arkasını döndü. Beş adamı önüne alarak çıkmaya başladı. Oturduğum yerden kalkıp masanın üzerine bıraktığım viski şişesine ilerledim.
'' Bu arada kardeşinizi yurt dışına gönderdik. Siz gelsin demeden gelmeyecek efendim.''
sonra tekrar adım sesleri ve kapının kapandığına dair o ses. Her şey şimdilik planla beraber ilerliyordu. Ateş oldukça ısınmıştı. Kömürü olan hırsım gittikçe artıyordu. İçimdeki intikam ateşi asla sönmeyecek her geçen gün hırsla dolup taşacaktı.
'' Bekle Maske bekle. Göz yaşı dökülen günler için,akan kanlar için... Çok yakında.''
Viskinin boğazdan akışı damarları uyuşturması. Gittikçe yaklaşan son. Varlığı alevlenen intikam. Kin dans ediyordu ateşte. Söndürecek tek şey bir maskeydi. O düştüğü an her şey başa dönecekti. Hiç var olmamış gibi,kan dökülmemiş bunca şey planlanıp yapılmamış gibi.
*****
Her şeyin farkındaydı adam. Kız bazı şeylerden kuşku duyuyor ve kuşkularını sorularıyla cevaplıyordu. Çok geçmeden o sorular ona sorulacaktı. Adam bir kez daha kolunu kızartana kadar lifle yok etmeye çalıştı o kokuyu. Neden parfüm dememişti ki.
''Salaksın salak.''
Kendine oldukça kızgındı. O kadar uğraşmıştı ve vücuduna yapışan lanet koku yüzünden yakayı ele verecekti.
''Sakin ol. Sakin ol. Plandan bir adım daha dışarı çıkmak yok. Kendimi ona işlemeye başlıyorum zaten. ''
Planın sonu daha tamamlanmamıştı. En önemli kısım hala bekliyordu. Karşısına nasıl,nerede,ne zaman çıkacaktı hala yanıt bulamamıştı.
Adam kapının arkasından bornozunu alıp üzerine giydi. Banyonun kapısını açıp dolabına ilerledi. Eline gelen tişörtü ve eşortmanı giydi. Çıplak ayakları parkenin üzerinde sert bir tınıyla ilerlemeye başladı. Ellerini başının üzerine götürüp saçlarını karıştırdı. Telefonun zil sesini duymasıyla kafasını yatağının üzerine fırlattığı telefona çevirdi. Yatağına doğru adımladı. Eline telefonu alıp kimin aradığına baktı.
Telefonu açıp kulağına götürdü.
''Efendim kardeşim.''
''Hiç bir yere çıkmadı yani uzun zamanlı. Berille markete gidip abur cubur aldılar. Şimdide annesi ve Berille balkonda çay içiyorlar. Şaşırıcaksın belki çünkü ben çok şaşırdım,kahkahaları mahalleyi inletiyor.''
Adam diliyle dudaklarını ıslattı.
''Telefonu hopörlere alsana. Duymak istiyorum.''
Telefonun ardındaki kişi dediğini yaptı. Çokta gelmese de kulaklarının pasını silen o sesi duydu. Adamda gülüşü duyduğu gibi gülmeye başladı. Gülüşü farklı bir tondu,kahkahasından ki mutluluk başka bir ton.
''Artık bittiyse ben kaçıyorum.Evden çıkacak gibi değil zaten.''
''Tamam kardeşim. Sağol.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES ✖
Aksi✖ '' Her yaktığım sigara sensin; izmarit olup yere düşen,ayaklar altında ezilen ise ben. '' ✖ Bazen kurtulmak yerine batmayı seçeriz. Daha derine,daha fazla acıya...Bir nedenle başlayan sorular hayatımızdan cevap bulamayarak bedene işler. İşte bu d...