Resim çizmenin sınırı yoktur. Sevginin de sınırı vardır bunaltır,yemek yapmanında sınırı vardır tadı bozar,çıplaklığında sınırı vardır.Ama resmin sınırı yoktur,her şeyi çizebiliriz.Birbirine deli gibi seven sevgililer,yemek yapmaya aşık bir aşçı ve tüm çıplaklığıyla bir erkek yada bayanın resmi. Sınırsız dünyadır resim.Artı bir şeyler ekler hayal gücümüzün sınırının sınırsızlığına ulaşmaya çalışırız.
Bende tuvalimde bir kadının yüzüne örümcek ağı örerken dudak kenarlarına dikiş izi motifi uyguluyor,göz çevresine de siz ekledim.Ve bolca poleni olan çiçeklerle etrafını çevreledim.Serpil hocanın da dediği gibi korkularım bu yüze çizerken aslında da saklamak adına bir kaç şey daha ekledim.Zaten potre çizerken en büyük sorunum yüzü olduğu gibi çizmeyip illa bir şey eklemem beni zorluyordu.
Başımı iki yana sallayıp düşüncelerden kopmak istedim.Ellerimi öne doğru uzatıp tuvalimi iki elimle tuttum ve ayağa kalktım.Gözlerimi tuvalimden çekip öğretmenler masasına baktığımda...Boştu. Hızla etrafımda dönerek sınıfa baktığımda,boştu.
Kahretsin.
Tahtanın üzerinde ki saate baktığımda saat 16,00 'dı.
Kahretsin.
Tuvali hemen yerine bırakıp,sıramın arkasında ki çantamı aldığım gibi çıkışa doğru koşmaya başladım.Babam beşte gelirdi ve ondan sonra eve girersem kelle paça olurdum.
Daha hızlı koşmaya çalışarak daha da yüklendim ayaklarıma. Resim sınıfının koridorunun sonuna geldiğimde merdivenlerden tam inecekken arkamdan gelen ses ayağımı havada durdurmuştu.
Bir şeylerin düşme sesiydi ama ne? Başımı arkaya doğru döndürerek resim sınıfına doğru baktım.Ama ne orada nede çevrede başka ses,bir şey yoktu.Başka zaman gider bakardım ama şuan zamanla yarışıyordum.
Önüme dönerek havada asılı kalan ayağımla bir kaç merdiven fazladan atladım.Düz koştuktan sonra sağıma döndüm ve çıkış.
Sonunda.Küçücük okul bana şimdi büyük gelmişti.Sol elimle kapıyı açıp merdivenlerden indim.Soluma döndüğüm gibi durağa doğru koşmaya başladım.Otobüsle aynı anda gelmiştim durağa.Otobüse el ederek durdurdum.Çantamdan kartı çıkartıp ekrana okuttum.Otobüste arkaya doğru ilerlerken çantamın ön gözüne de kartımı bırakıyordum.Kafamı kaldırıp etrafımda boş yer var mı diye baktım.Tekli koltuklardan biri boştu.Oturduğumda tekrar çantamın önünü açıp telefonumu çıkardım.Açma tuşuna bastığımda ekranda çıkan saat eve yarım saat de yetişmem için dua etmeye başlama sebebimdi.
Telefonun çantama fırlatıp dışarıya bakmaya başladım.Gizliliklerle süren hayatım,koşuşturmalarla süren yaşamım,annemi ve kardeşimi korumak için kan ter içinde kalan ruhum.Düşünmekten patlayan beynim.
Eve erken yetişmem babamdan korktuğumdan değil fakat eve geç gitmem babamın annemle kavga etmek için bahanesi olur.Beş yaşında ki kardeşimde bu olaylardan çok etkilendiğinden ve benim gibi olmaması için sadece babamdan erken eve ulaşıp o kavga fazlını geçirdiğimiz zaman rahattık.
Telefonumu tekrar çıkarıp baktığımda son on dakika kalmıştı.Camdan dışarı baktığımda beş dakikalık yolum kalmıştı.
Kucağımda ki çantamı sırtıma sırtıma takıp ayaklandım.Arka kapıya gidip düğmeye bastım.Evimin iki sokak aşağısında ki durakta durdu otobüs.İndiğim gibi bayır yukarı koşmaya başladım.Bizim sokağa geldiğimde sola dönüp ikinci apartmana girdim.Hızla dört katı çıkarak nefes nefes ev kapısına geldim.Derin bir doluk alıp kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES ✖
Action✖ '' Her yaktığım sigara sensin; izmarit olup yere düşen,ayaklar altında ezilen ise ben. '' ✖ Bazen kurtulmak yerine batmayı seçeriz. Daha derine,daha fazla acıya...Bir nedenle başlayan sorular hayatımızdan cevap bulamayarak bedene işler. İşte bu d...