Keira bilseydi eğer, ortak salonda babasıyla Lachlan McKenzie'nin gergin bir halde hararetle ilerleyen konuşmasına dahil olduğu anı silmeyi ve böylesi düşüncesizce bir hatayı yapmamayı dilerdi. Eğer bilseydi olacakları , daha eşikten adımını atmadan gerisin geri kaçarak uzaklaşır ve tüm bu yaşanılanların şahidi olmazdı. Lachlan McKenzie'in kendisine diktiği dikkatli bakışları altında bunun bir rüya olduğunu düşündü.
Hayır!
Bu kesinlikle ısrarla uyanmak istediği fakat bir türlü peşini bırakmayan bir kabustu. Lachlan McKenzie tüm heybeti ve otoritesiyle evinin salonunda oturmuyor ve Keira onun yakışıklı yüzüne hayretle bakıyor olamazdı. Onun dudaklarından adını bir fısıltı gibi duyarken zaten aralık duran dudakları yapabilirmiş gibi daha da açıldı.
Ne yani, kim olduğunu biliyor muydu?
Şimdi ne yapacaksın Keira?
Keira iç sesine mantıklı bir cevap verebilmeyi isterdi fakat ne yapacağını kendisi de bilmiyordu.
Lachlan, Lord Belamirle olan konuşmasına bir anda dahil olanın kadının Keira olması karşısında anlık şaşkınlığını üzerinden atıp geriye doğru yaslandığında meraklı bakışlarını karşısındaki kadına dikti. Sarı saçlarını tepesinde sıkıca toplamış, önlerden bir kaç asi tutam topuzundan kurtulmayı başarmıştı. Griye çalan açık mavi gözleri gökyüzünü andırırcasına parıldıyordu öyle ki Lachlan oralarda bir kaç bulutun kol gezdiğine yahut rengarenk kelebeklerin uçuştuğuna emindi. Dolgun gül kurusu dudakları günaha davetiye çıkarırcasına aralanmıştı. Lachlan Keira'yı bir kere öpebilseydi eğer şeytanı bile utandıracak korkunç günahlar işleyebilirdi bu uğurda. Eğer bir kere dokunabilseydi Tanrı'nın kutsadığı o muazzam tene, o zaman cehennem ateşini kendi bedeniyle harlardı.
Ay ışığı ,gecenin karanlığında gördüğü kadının güzelliğini gizlemişti oysa gözlerinin bir yanılsaması sanıyordu düşlediklerini. Fakat hayal meyal hatıralarında gezinen bu kadın ay ışığıyla efsunlanmışçasına güzeldi Bin yıllık geçmişe sahip dillerin bile onun güzelliğini anlatabileceği sözcükler üretmesi imkansızdı. Güzeldi Keira. Ona bakarken bir yaz akşamı yıldızlarla bezeli gökyüzüne bakıyor gibi huzurla doluyordu. ''Keira...'' Adı dudaklarından fısıltı gibi çıkarken sanki bu ismi söylemek sadece kendisine yakışıyormuş gibi hissetti.
Keira biraz olsun kendine gelebildiğinde ortamda oluşan uzun süreli sessizliğin farkına vararak gözlerini babasının uyarı dolu bakışlarına çevirdi. Yanlış zamanda yanlış yerdeydi.Bunu alışkanlık haline getirmesen iyi edersin Keira. diyen iç sesini çabucak aklının gerisine atarken ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Hiçbir şey olmamış gibi geri mi gitmeliydi? Yoksa kalıp kaderine razı mı olmalıydı? Lachlan'ın geriye doğru yaslanarak dudaklarında belli belirsiz oluşmaya başlayan gülüşüyle kendisine diktiği bakışları karar vermesini zorlaştırıyordu. Ne diye gülüyordu? Kendisini kapana kıstırdığını biliyor olmalıydı.
''Keira ...'' Lord Belamir kızının aniden salona girişini beklemiyor oluşunun yanında Lachlan'ın kızına diktiği bakışlarından rahatsız olmuştu. Adını biliyordu oysa Keira kendisini görmediğini söylemişti. Küçük kızının söylediği başka yalanlar da var mıydı yoksa Lachlan onu gördüğünü belli etmemeye mi çalışmıştı? Lachlan'ın küçümsenmeyecek biri olduğunu anlamıştı fakat bu durumda ne yapacağından emin olmadı. Sıradan bir durummuş gibi davranmayı seçerken ''Misafirlerimiz var ,'' diyerek Lachlan'a yöneldi. ''Tanıştırmama izin verin, kızım Keira ''
Lachlan'ın kaşları Lord Belamir'in Keira'ya kızım diyişiyle havalandı. Bunun beklemediği bir şey olduğunu kabul edecekti. Demek ki hırsızı, McLeod Klan liderinin kızıydı. Bir Leydiydi öyle mi? Nasıl olur da bir Leydi gece vakti hırsızlığa giderdi ? Yahut sorulması gereken tam olarak nasıl bir Leydi hırsızlık yapardı olmalıydı? Bu kadın her defasında kendisini şaşırtsa da ona bu sorumluluğu Lord Blemair'in vermiş olduğunu düşündü.
Yavaş bir şekilde yerinden doğrularak aynı yavaşlıkta Keira'ya doğru yürüdüğünde , Keira bunun bin yıl sürdüğünü düşünüyordu.. Lachlan ise bu göz kamaştıran kadına her adım atışında kalbinin tekleyişini büyük bir şaşkınlıkla karşılıyordu. Bu kadın bedeninde daha önce varlığından bile haberdar olmadığı hisleri gün yüzüne çıkarıyordu.
Keira'nın tam önünde durup ondan beklenmeyecek bir hareketle elini tutarak dudaklarına götürdü. Bu süre zarfında gözlerini bir an olsun onun gözlerinden alamıyordu. ''Biz zaten tanışıyoruz,'' dedi yarım bir gülümsemeyle. Kadının yay gerginliğindeki kaşlarının zarafetle havalanışını hayranlıkla izledi. ''Öyle değil mi Leydi Keira?''
Keira daha önce emin olmasa bile şimdi Lachlan'ın kendisiyle oyun oynadığından rahatlıkla emin olabiliyordu.
Ah... Lanet adam yeterince eğleniyor muydu?
Şaşkınlığını biraz olsun üzerinden atmayı başardığında '' Sizi görmeyi beklemiyordum'' dedi imalı bir şekilde. Söyledikleri kadar dayanıklı olmalıydı. ''Bunca yolu at sırtında mı geldiniz?'' Dudakları alay edercesine kıvrılmıştı. ''Umarım sorun çıkmamıştır,'' Umarım tüm yolu cehennem azabı içinde geçirmişsindir.
Lachlan kadının maviliklerinde gördüğü muzır parıltıları fark ederek gözlerini kıstı. ''Aksine açtığınız yara buraya gelmem konusundaki kararlılığıma katkıda bulundu.''
''Çok yazık , daha derin olmasını ummuştum''
Lachlan Keira'nın özgüvenine kahkaha atarken arkasındakilerin şaşkın bakışlarını sırtında hissedebiliyordu. Keira'ya biraz daha yaklaşarak sadece onun duyabileceği bir sesle fısıldadı. ''Emin ol çok daha derin''
''Tanışıyor musunuz?'' diye sordu Lord Belamir ikili arasında anlam veremediği konuşmayı sonlandırmak isteyerek. Birbirlerini tanıyorlardı . Kızının kendisine anlatmadığı ne vardı?
''Bence bunu zaten biliyorsunuz.'' dedi Lachlan. Lord Belamir'in usta yalancılığına şapka çıkarmak istedi. ''Kızınız, oğlunuzdan kazandığım gerdanlığı gecenin bir yarısı gelip kendi kalemden çaldı. ''
''Ne?'' Ailbert hızla yerinden doğrularak ''Hırsız bu kadın mı'' diye sordu şaşkınca. Aniden salona giren kadının kim olduğunu Lord Belamir'den duyana kadar önemsememişti fakat gözle görülür güzelliği karşısında nutkunun tutulduğunu da itiraf edecekti. Fakat ağabeyinin kadını görür görmez tanımasını garipserken onun hareketlerindeki bariz değişikliği de çok geçmeden fark etmişti. Kadını nerden tanıdığını sorgularken onun kaleye giren hırsız olduğunu söylemesi belki de bu gün duymayı beklediği en son şey bile değildi. Ne yani usta hırsız bu muydu? Campell kalesine girme cesareti gösteren , ağabeyini yaralayan kadın bu muydu? Nasıl yapabilmiş , o kadar güvenliği nasıl aşabilmişti?
''Bununla kalmayıp beni omzundan bıçakladı.'' dedi Lachlan Lord Belamair'e karşı. Kardeşinin sorusunu şimdilik görmezden gelmeyi seçmişti. Şu an an ona açıklama yapacak durumda değildi.
''Yaraladı mı?'' Lord Belamir Keira'ya doğru mu bu der gibi bakarken ''Aman Tanrım!'' diyerek devam etti Leydi Lilias .''Keira bunu nasıl yaparsın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP HIRSIZI (Tamamlandı)
Historical FictionHırslı ,gözü pek bir kadın ... Keira McLeod . Tüm hayatını değiştiren kararı aldığında artık her şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmiyordu. Nefreti aşkının gölgesinde pervane olurken inkar etmek ,olacak olanı değiştirmeyecekti. İskoç atalarının k...