İnat

1K 81 0
                                    

Fahri bir yalnızlığın ortasında sevgilim,
ay ışığının gölgesinde 
imkansız gibi görünenin ötesinde 
sen ve ben
 sonsuz ayrılıklar yaşayacağız

Bekleyişle geçen dakikalar boyunca odasının adım atılmadık yerini bırakmayan Keira ,Lachlan ile babasının sonsuz bir zaman diliminde gerçekleşiyormuş gibi gelen konuşmasını ölesiye merak ediyor bu merak içini sinsi bir fare gibi kemiriyordu. Bu kadar zaman ne konuşuyor olabilirler diye düşündü. Babası Lachlan'a söz konusu böyle bir evliliğin gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını anlatamamış mıydı yoksa  Lachlan teklifinin ne derece onur kırıcı olduğunu farkında değil miydi? Böyle bir konuda babasını ikna edebileceğini düşünecek kadar aptal bir adam mıydı yoksa? Haddini fazlasıyla aşmış olabileceği aklının ucundan geçiyor muydu? Lachlan'ı her düşündüğünde binlerce hakareti dilinin ucundan geri çeviriyordu ya o adamın eninde sonunda hepsinden nasibini alacağı kesindi.

Keira içini kaplayan huzursuzluğuyla annesine dönerek "Bu kadar zaman ne konuşuyor olabilirler?" diye sorduğunda  Leydi Lilias da bunun cevabını  merak ediyordu. Kocası ,Lord Lachlan ile neredeyse bir saattir çalışma odasından çıkmıyordu ve bu durum kendisini de oldukça rahatsız etmeye başlamıştı . Kocasının böyle bir teklifi kabul etmeyeceğini biliyordu fakat bekleyişleri uzarken kendinden emin olan yanı bir kenara çekilmiş geriye kocaman bir boşluk bırakmıştı.
"Bilmiyorum tatlım " dedi Leydi Lilias kızına yarım bir gülümsemeyle karşılık verirken. "Fakat her şeyin yolunda olduğundan eminim"

"Daha fazla bekleyemeyeceğim" dedi Keira. Annesi kadar sakin olamıyordu ve  daha fazla merakta kalmayacaktı. O Lord bozuntusu istenmediğini anlamıyorsa eğer Keira kafasına vura vura anlatmaya hazırdı. Adımlarını kapıya yönlendirerek annesinin geride kalan itirazlarına kulaklarını tıkadı.

Babasının çalışma odasına doğru yürüyerek kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdi fakat babasıyla Lachlan'ın birbirlerine gülümseyerek samimi bir sohbet havasında olduğu belli olan konuşmalarına dahil olacağından habersizdi. Kaşları sitemle çatılırken burada neler oluyor demek istedi. Yüzlerindeki bu lanet gülümseme de neyin nesiydi? İki samimi dost yıllar sonra bir araya gelmiş gibi takındıkları tavır karşısında Keira gelmeden önce düşüncelerinde sıraya dizdiği cümlelerinin birbirine girdiğini fark etti.

''Keira!' 'Lord Belamir ,kızının ,kaşlarını olabildiğince çatarak öfkeli  bir ifadeyle odasına girişini beklemiyordu. Çok geçmeden onun kendilerini anlamsızca izleyen bakışlarından durumu garipsediğini anlamıştı. 

Lachlan ,Lord Belamir'in dudaklarından çıkan isimle hızla ayağa kalkarak Keira'ya doğru döndüğünde onun öfkesini biraz olsun azalmadığını fark ederek utanmasa yahut kendine yakıştırabilse bir çocuk gibi surat asacaktı. Bu kadının gülebildiği bir zaman dilimi olup olmadığını düşündü bir an. Oysa gülmek en çok ona yakışırdı.  Gül kurusu dolgun dudakları yüzünü aydınlatan bir gülümsemeyle gerildiğinde, nadir bir kaç anda fark edebildiği gamzelerinin ortaya çıkışını bir doğa olayı gibi sevinçle karşılayacaktı Lachlan. Bir an olsun kendisine içten bir gülüş sunduğunu görse o vakit dünyanın tüm güzelliklerini aynı anda görebilmenin tatlı zevkini yaşayacaktı. 

''Neden hala buradasın?'' Keira, Lachlan'ın yüzüne nefret edercesine bakmaktan kendisini alıkoyamadı. Tanrım, derdi neydi? Neden her defasında kendisini ilk kez görüyormuş gibi  böylesine dikkatle bakıyordu? 

''Keira!'' Lord Belamir bu defa uyarırcasına seslendi. ''Lord Lachlan bizim konuğumuz?'' Kızının saygısızlığı haddini aşıyordu. 

''Konuğumuz mu?'' Keira yapabilse kahkahalar atacaktı bu cümleye. Nasıl olurdu da Lachlan korkulası bir adamdan , aranılan adam oluvermişti? Nasıl olurdu da gerdanlık için evine davetsiz gelen bir adam bir anda konuk oluverirdi? Keira babasına anlam veremezken Lachlan'ın bariton sesi kulaklarında yankılandı.

KALP HIRSIZI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin