Ay Tanrıçası

1.3K 109 2
                                    

Arkana bakma! Arkana bakma!

Tanrım!

Lanet olsun ! 

Keira'nın kalbi deyim yerindeyse ağzında atıyor, elleri titriyordu ve bacakları yürüyemeyecek kadar uyuşmuş gibiydi. Ne yöne gideceğini şaşırmamak için odaklanmaya çalıştı. Merdivenleri hızla inerken gerilerde "Nöbetçiler!" diye bağıran ses ile adımlarını hızlandırdı. Mutfağı geçip de  tünel kapısına vardığında kaledeki hareketliliğin artışını duyabiliyordu. Hızla tünele geçerek kapıyı arkasından kapattı. Tüneli geldiğinden daha hızlı bir şekilde koşarken bir kaç kere düşmüş fakat kutuyu koruyabilmişti.
Nihayet ünel sonundaki ay ışığı kendisine ulaştığında durup derin nefesler aldı. Ömrü hayatında bu denli hareketli bir gün yaşamadığını düşündü.

''Başardım. ''dedi nefesini biraz olsun toparlayabildiğinde. Başarmıştı. Elindeki kutuya gülümseyerek bakarken kendisiyle gurur duydu. Bu hayatta istediğini almak konusunda Lachlan'dan daha kararlı insanlar da vardı.
Yine de, tüm bunlara rağmen Keira ömrü hayatında böylesine korktuğunu hatırlamıyordu fakat yüzünde oluşan gülümsemeyi silemedi. Zira kahkaha atmak istiyordu. Lachlan denen o adamdan gerdanlığı geri almıştı. Yenilmez savaşçı mı diyordu kardeşi. Ne kadar yanıldığını bir bilse şaşkınlıktan tek kelime edemezdi şüphesiz. Lachlan'ın gururu kırılmış olmalıydı ve Keira bu onura eriştiği için gururlandı. 
Gerilerden duyduğu bağırtılarla birlikte hızla çalılıkları geçip atını bağladığı alana yöneldi. Kaledeki ışıkların çoğu açılmaya başlamıştı ve nöbetçiler oldukları yerde hareketlenmeye başlamıştı. Keira biraz daha oyalanırsa  yakalanacağını biliyordu. Atına atlayıp kutuyu itinayla çantasına koydu ve atını gerisin geri geldiği yönde sürmeye başladı. Öyle hızlıydı ki önünü göremiyor, bu konuda atına güveniyordu. Ormanın zifiri karanlığında her gölgeyi tehdit gibi algılıyor, sürebildiği kadar hızlı sürmeye çalışıyordu.

Dakikalar sonra arkasından gelen at nalı sesini duyarak  kafasını çevirip baktığında atı üstünde bir boğa kadar kızgın görünen adamı fark etti. Bu adamın Lachlan olma ihtimalini düşünürken korkuyla atını hızlandırdı.

"Dur!" Lachlan'ın sesi bir gök gürültüsü gibi geceyi yarıp geçtiğinde Keira sakin ol diyerek kendisini telkin etmeye çalıştı. Biliyordu ki durursa bu hayatta gördüğü son şey Lachlan McKenzie  denen adamın kendi kanıyla sulanmış elleri olacaktı.

"Sana durmanı emrediyorum!" Lachlan önünde atını süren adama yeniden bağırdığında onun hareketinde en ufak bir yavaşlama dahi göremedi. Öfkesi öylesine büyüktü ki bu hırsızı bir yakalasa ölümlerden ölüm beğendirecekti.
Nasıl fark edememişti?
Her zaman en ufak kapı gıcırtısına uyanmasına rağmen bu gece ne olmuştu da bir ölü kadar ağırlaşmıştı uykusu? Fazla mı içmişti yoksa artık yaşlanmaya mı başlamıştı?
Bu hırsız odasına kadar gelip kendisine ait olan olana göz koymuştu. Kaleye nasıl girebildiğine bile şaşırırken geri döndüğünde nöbetçilerin hepsini tek tek talim tahtası yapıp acemilerin önüne atacaktı.
Fakat önce bu hırsızı yakalaması gerekliydi. Sırtından okunu çıkarıp at üstünde dengede durmaya çalıştı. Onu öldürmeyecekti, henüz değil . Kim olduğunu ya da kendisinden ne aldığını görecekti. Sonra ölüm onun kurtuluşu olacaktı, ölmesine izin verirse elbet. Yayını gerip de okunu ilerideki ağaca fırlattığında hırsızın atının korkuyla şaha kalkışını ve sahibini yere düşürüşünü  yüzünde bu hareketinden memnun bir gülümsemeyle izledi 
Keira atının kendisini üzerinden atmasını beklemeyerek sırt üstü yere düştüğünde acıyan sırtına lanetler ediyordu.

Kahretsin!

Yerinden hızla doğrulmaya çalışırken ağrıyan bileğiyle öfkesi daha da büyüdü. Elini beline götürerek hançerinden güç almak ister gibi sıkıca tutundu. Bakışlarını yüzünde alaycı bir gülüşle atından inen adama çevirdiğinde  ağzı şaşkınlıkla bir iki kere açılıp kapandı.

KALP HIRSIZI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin