17.02.2022
13:49
---
Rayne sabahın ilk ışıkları ile uyanmış ve Robert'a götürmek için kahvaltı hazırlamıştı. Saklama kaplarını bez çantaya yerleştirdikten sonra askılıktaki oldukça açık yeşil renkteki ceketini üzerine geçirdi. Ve evden çıktı. Yaklaşık yüz elli yıllık apartmanın merdivenlerinden yavaş yavaş indi. Apartmanın önünde duran gri, Volvo markalı arabasına bindi. Arabanın motorunun çalışması ile radyoda çalmaya başlayan klasik türdeki müziğin sesini kıstı. Ve arabayı ana yola sürdü...
(Sabah olduğunu varsayın. Pinterest abi veya abla işte her neyse onda sadece gece görüntüsü varmış bunu koymak zorunda kaldım.)
Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından kadın hastaneye ulaşmıştı. Arabasını hastane otoparkına park edip asansörle giriş katına çıktı. Resepsiyonda ki görevliye sorarak Robert'ın ameliyatta olup olmadığını teyit etti ve başhekim ve yardımcısının odalarını bulunduğu özel kata çıkmak için asansöre bindi.
Rayne'nin bakış açısı;
Asansöre bindiğimde tanıdık bir yüzle karşılaşmıştım. O gözlerime öylece bakarken ben hiç bir şey söylemeden asansörde köşeye yerleşmiştim.
''Uzun zaman oldu Rayne.'' arkasını dönüp bana baktığında kaşlarımı kaldırmıştım.
''Galiba.'' konuştuğumda yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. O hep böyleydi zaten. O Zeke Jaeger'dı ciddi kalamazdı.
''İngiltere'de olduğunu sanıyordum.''
''Bende senin Almanya'da olduğunu sanıyordum Zeke.'' hafifçe sırıttı. Tam ağzını açmıştı ve konuşacaktı ki asansörün kapıları açılmış konuşması bölünmüştü. Hızlıca asansörden çıkıp hala asansörün içinde olan adama döndüm. ''Daha çok konuşmak isterdim ama önemli bir işim var.''
''Önemli değil Rayne. Sonra konuşuruz.'' hafifçe tebessüm edip elimi havaya kaldırdım. ''Seninle karşılaştığıma sevindim. Dediğin gibi sonra konuşuruz.'' O da elini kaldırdı ve asansörün kapıları kapandı. Seslice nefes verip koridorun sonunda bulunan Robert'ın odasına ilerledim. Odanın kapısını çalıp oda içinden bir komut beklemeden içeri girdim.
Robert masasında öne doğru doğrulmuş şekilde oturuyordu. Dirseklerini masaya dayamış, gözlerini kapatmıştı. Kapıyı açmamla başını kaldırıp gözlerime baktı.
''Günaydın.'' sesi çoğu zaman olduğundan yorgun çıkıyordu. Büyük ihtimalle ameliyattan yeni çıkmıştı.
''Günaydın sana da.'' masasına ilerleyip çantayı masaya bıraktım. ''Sana yiyecek bir şeyler getirdim.'' çantanın içindeki saklama kaplarını masaya çıkarmaya başladım. Dün aldığım ancak yiyemediği kurabiyeleri görünce gözünün içi parlamıştı. Bir çocuk gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | levi ackerman
Fanfic"Sen o kapıdan çıkıp gittiğinde beni karanlığın içine ittin, Ackerman." Aşk, size bir dünya inşa eder, sonrasında o dünyayı sizinle beraber bir enkaza çevirir... Bir kadın girdi Levi Ackerman'ın karanlığa gömülmüş hayatına, kırılmış her şeyi tamir e...