son adımlar

212 30 116
                                    

✿.。.:* ☆:**:.:**:.☆*.:。.✿

Yaklaşan adım sesleri başıma dayanan silahın verdiği korkuya daha fazlasını katıyordu. Önümde yere yığılan bedenden akan kan dizlerimi kırmızıya boyarken gözlerimi kapattım. 

Her şey bir hafta önce Hange ile Levi'ın kavga etmesi ve Hange'nin benim tarafıma geçmesiyle başlamıştı. Petra tarafından bize sızdırılan bilgiler doğrultusunda Fransa'ya, Levi'ın peşinden gelmiştim daha doğrusu gelmiştik çünkü bu sefer yalnız değildim. Hange ve Mikasa benimleydi, Kenny ve Eren bizi Japonya'dan takip ediyordu.

Şuan bu noktaya nasıl geldiğimi kendimde kavramıyorum, Hange ve Mikasa uyurken evden çıkıp Petra'nın gönderdiği adrese herkesten önce gelmek pek iyi bir fikir değildi galiba.

Şu ana kadar defalarca kez kanunları çiğnemiş, kurşunların arasında kalmış, mafyayla iş birliği yapmış, üç eve zorla girmiştim. Buradan çıkabilirsem sırada emniyet arşivine girmek vardı. 

''Kimsin?'' dedi arkamda duran adam. ''Ya da ben cevaplayayım. Rayne Honest, bir zamanların en parlak İngiliz polisi, yeraltı dünyasını bitiren, dillere destan o kadın.''

Önüme dolanıp diz çöktü, yüzümün önüne düşen saç tutamını kulağımın arkasına itti. "Söyle, neden benim evimdesin?"

"Koruduğun o herifin başını ezmek için."

Yüzüne bir sırıtış yerleşti, yeşil gözlerini benden çekip ayağa kalktı. "Hanımefendiyi ikinci kattaki misafir odasına götürün. Birazdan bende geleceğim." dedikten sonra başka bir koridora yönelip gözden kayboldu.

Kollarımdan tutup kaldırdı beni arkamdaki iki adam.

Söylediği odaya geldiğimizde bir kadın geldi arkamızdan. Yatağa birkaç kıyafet bırakıp üstümü değiştirsem iyi olacağını söyleyip çıktı.

Yalnız kaldıktan sonra odada bulunan aynadan görüntüme baktım. Bana yabancı olan o yansımaya diktim gözlerimi.

Uzamış saçlarım, bomboş bakan gözlerim... Kimdim ben? Aynadaki kimdi? O anladım, ben yavaş yavaş kendimi tanıyamaz hale geliyordum.

Beş seneki o Rayne ile şuanki farklıydı. Biri sevdiği adamı hayatta tutmaya çalışıyordu diğeri onu öldürmek için çabalıyordu.

Yatağa bırakılan kıyafetlere diktim gözlerimi ardından kendi üzerimdekilere. Ormanda koşmaktan çamur olmuş paçalarım, kana bulanmış dizlerim...Berbat görünüyordum. 

Üstümdekilerden kurtulup getirilenleri giydim. Çıkardıklarımı yokladım ama telefonum yoktu, bu sefer başım fena belaya girecekti. Kim bilir kaç defa aramıştı Hange ve Mikasa.

Açılan kapıya döndüm, içeriye adım atan o adama diktim gözlerimi. Uzun boy, yeşil gözler, siyah saçlar ve oldukça açık bir ten. 

''Yakışmış'' dedi gözlerini çehremden çekmeden. Bir mana arar gibi izledi uzunca bir süre gözlerimi, ne o konuştu ne ben konuştum. 

''Ben Leal Valdez, aşağıda tanışamamıştık.'' uzattığı ele dokunmamla bütün vücudumun buz kestiğini hissettim. Bedenim tuttuğum elin soğukluğu ile irkilirken elimi geri çektim. ''Rayne Honest'' dedim sadece, bildiği bir şeyi tekrar söylemeye gerek yoktu.

''Geç otur, seninle konuşmak istediklerim var.'' diyerek beni koltuğa yönlendirdi. O bir uca ben bir uca geçerken bacağını diğerinin üstüne attı. ''Öncelikle adamlarımın kaba tavrı için özür dilerim ama onları da anlamanı istiyorum sonuçta her gün biri bölgemize gizlice girip evin altını üstüne getirmiyor.''

23 | levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin