namlunun ucunda

235 29 75
                                    

Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, içeride yanmaya devam eden şömine ve o şöminenin başında gözyaşı döken kadın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, içeride yanmaya devam eden şömine ve o şöminenin başında gözyaşı döken kadın. 

İnsan geçmişini silmek istese de illa gelip yakasına yapışıyordu, koparıp attığımız sayfalar bir yolunu bulup geriye dönüyordu. Tarih acımasızca kendini sürekli tekrarlıyordu. 

Ne yaparsak yapalım anılar zihnimizin bir köşesinde saklanıyordu. Unutmak istesek de, çabalasak da gitmiyordu oradan. Yıllar önce genç adamın söylediği gibi yüreğine aldığını koparıp atamıyordu genç kadın.

Anımsıyordu aniden onu, öylesine sokaktan geçen bir adamı ona benzetiyordu. Koşmak, konuşmak istiyordu ancak yapamıyordu.

Koskoca iki ay geçmişti, onu son kez görmesinin üzerinden. Bu iki ayın her günü yaşadığı acı katlanarak artıyordu.

Her şey bitmek üzereydi. Bu iki ayda üç ülkede aradı adamı ancak eli boş dönmüştü.

En çokta bu acıtıyordu canını, annesinin ona defalarca kez söylediği "sen hiçbir şeyi beceremezsin" sözü kanıtlanıyor gibiydi.

Bir tek şey vardı aslında, eğer konuşabilseydi haykıracaktı Levi'a tüm acılarını. Zamanında ondan sakladığı içini yiyip bitiren acılarını ona anlatacaktı ama o yoktu.

Önündeki kadeh dördüncü defa doldu kadının. Tek yudumda hepsini içti ve kadehi hızla duvara fırlattı. Kadeh kalbi gibi paramparça olurken zorda olsa ayağa kalktı.

Rayne'in bakış açısı:

Adımlarım beni yatak odasına götürdü, komodinin çekmecesinden o yıllardır açmaya cesaret edemediğim kutuyu çıkardım.

Kapağını açtığımda gerçekler bir tokat gibi çarptı yüzüme, onun olan tüm anılarım oradaydı.

Mezun olduğumuzda, ilk randevumuzda, ilk beraber eve çıktığımızda ve daha nice anıda çekilmiş onlarca fotoğraf. Onun bana yazdığı ilk mektup ve hemen üstünde yazdığı veda mektubu...

Onlarca kelime boğazıma düğümlendi. Ne kadar konuşmak, bağırmak istesem de olmadı, tek bir kelime dahi dökülmedi dudaklarımdan.

Hata yapıyordum, onu bulmaya çalışarak kendime en büyük yanlışı yapıyordum. Her yeni başarısızlıkta kendimi daha yiyip bitiriyordum. 

Çalan telefon beni düşüncelerimden çekip alırken ayağa kalktım. Zorluklarla da olsa yürüyüp masanın üzerinde duran telefonu açtım. 

×××

Kafenin en uç köşesinde, gözlerden uzak noktasında, buluştu üç kadın. Nanaba Rayne'in yanında oturuyor Jane de onların karşısında yer alıyordu. 

''İki ayda üç ülke, beş şehir Jane. Ve her defasında yeni bir başarısızlık, bunun ne anlama geldiğini anlıyor musun Jane?''

Kızıl saçlı kadın cevap vermedi, eğik başını kaldırmıyordu. 

23 | levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin