geçmişin hesaplaşması

160 24 95
                                    

Honestly, she needs a little sympathyLook what's gotten into me?But baby's only 23Baby's only 23

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Honestly, she needs a little sympathy
Look what's gotten into me?
But baby's only 23
Baby's only 23

Levi Ackerman.

Benim başlangıcım ve sonum. Zihnimde çalan şarkının her bir notası, en sevdiğim romanın her bir sayfası, kelimesi. Fırtınalı bir gecede sığındığım liman olan adam.

Hayallerimi kurma ve onlardan vazgeçme sebebim, o beni yalnızlığımla vuran, koca bir karanlıkta ışıksız bırakan adam...

Kuchel Ackerman ile aramda geçen konuşmadan sonra telefonu cebime sıkıştırdım.

Kırmızı mavi ışıklar etrafı sarmıştı, karakolun önünde toplanan basını yararak girdim içeriye. O koridorda attığım, beni ona yaklaştıran her bir adım bir darbeydi yüreğime. Yüzünü gördüğüm her saniye ızdırapdı kalbime.

Sorgu odalarının olduğu bölüme geldiğimde yaslandım bulduğum ilk duvara, elimde tuttuğum çantayı sıktım parmaklarımın arasında.

Dört sene... Koskoca dört sene, benden her şeyimi alıp götüren o dört sene. O senelerin her bir gününde, saatinde, dakikasında; onun karşısına geçip her şeyi yüzüne vurmayı, "bana bunu neden yaptın?" diye sormayı bekledim.

Birbiri ardına içeri giren avukatları izledim dayandığım yerden, o sırada işittiğim sesle yana döndüm.

"Rayne..." dedi Robert kollarını bana sararken, kokusu ciğerlerime dolarken gözlerimi kapadım.

Ondan ayrıldıktan sonra boşta kalan bir koltuğa oturdum.

Geçen dakikalardan sonra avukatları çıktı Levi'ın, iki saat sonrasında da polis sorgusu bitmişti.

Robert'a son kez bakıp içeri girdim. Odaların olduğu uzun bir koridor vardı önümde, sondan öncekinin önünde beni bekleyen Jack'i gördüğümde başımla selam verdim, ardından benim için açtığı kapıdan içeri girdim.

Oradaydı, ışığın altında sandalyede elleri kelepçeli şekilde oturuyordu. Gözleri beni bulduğunda sertçe yutkundum, ruhumun attığı acı dolu çığlıkları duymasa da gözlerimden okuduğuna emindim.

"Kameraları kapatın." dedi Jack camın arkasındakilere. Ardından bizi odada yalnız bıraktı.

Masanın üzerindeki anahtarı elime aldım. Ona doğru yürüyüp düz bir tonla "Ellerini uzat." dedim, bileklerini saran kelepçeyi açıp masaya bıraktım ardından karşısına geçtim.

Gözlerine bakarken, zihnim anıları gözümün önünden geçiriyordu. Söyleyeceklerim bir bir boğazımda düğümlendi.

"Rayne..." diyerek söze başladığı sırada sözünü kestim. "Bu zamana kadar hep seni ve yalanlarını dinledim Levi, o yüzden şimdi sen susacaksın ve benim gerçeklerimi dinleyeceksin."

23 | levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin