yıllar sonra çevirmedim yazdım 🤌
VE WILL SMITH OLAYI
en son twitterda birileri will smith'in chris rock'a yumruk atarken ki çekilen görüntüleri incelemiş güya ped mi ne varmış adamın yanağında her şey sahteymiş. o zaman niye adamın oscar'ı geri alınabilir diyorlar ama? aşırı mantıksız. son kararım oscar'ı will smith'den alıp andy'ye vermeleri :)
Ellerini elbisenin kaliteli kumaşında gezdirirken aynaya baktın. Geçen senelerin aksine bu yıl kıyafetini tasarlamaları için Timmy'ye uyarak Alexander McQueen'i tercih etmiştin. O, payet ve ince ayrıntılar içeren bir ceketle beraber harika bir takım giyerken; sen ise sırtı kuyruk sokumuna kadar açık, beyaz satenden, üzerinde küçük yakut parçacıkları bulunan ve eteği yerleri süpüren bir elbise giyiyordun. Yine McQueen marka kızıl rengi topuklu ayakkabıların ayağındaydı.
Hazırlık ekibin saçını kalın bukleler halinde ayırıp şekillendirdikten sonra pürüzsüz omuzlarına doğru dökülecek şekilde yerleştirmişlerdi. Boynunda ve kulaklarında Cartier'in yeni sezonundan milyon dolarlık mücevherlerini taşıyordun.
Oscar'a katılmaya hazır hale geldiğinde Timmy gelip seni aldı. İkiniz limuzinin misafir koltuğunda otururken şimdiden tören yerine varan arkadaş ve tanıdıklarınızın giydiklerini inceliyor ve röportajları dinliyordunuz. Araba durduğunda önce Timothée indi ve centilmence elini sana uzatarak inmene yardımcı oldu. Hayranlar bağırmaya başlayıp basın kameralarını size çevirirken kırmızı halıdan ilerlediniz. Getty Images'lerin çekileceği alana giderken bir ara uzun eteğinin takılmasıyla durdun. Tim sana 'ne oldu?' dercesine bakarken ona elbiseni gösterdin ve kıkırdayarak eğildi. Hafifçe yere çöktüğünde eteğini kaldırıp uzun kuyruğunu arkaya doğru attı ve bu anlarda üzerinize doğru gelen deklanşörlerden kurtulmak için o ayağa kalkar kalkmaz ilerlediniz.
Basın için poz vereceğiniz alana geldiğinizde seni kendine çekti ve elini beline sıkıca yerleştirerek sana dönüp gülümsedi. Sen de ona baktın ve bu kareyi de içermek üzere insanlara üzerinde günlerce konuşacakları aşk dolu fotoğraflar verdiniz. Ayrı ayrı çekinmek için ayrılacağınız zaman Timmy yanağına bir öpücük kondurdu.
"Seni salonda bulurum," istemeyerek de olsa ondan ayrılarak elinin belinde oluşturduğu sıcaklıktan koparken konuştun.
Başını seni onaylarcasına salladığında seni çağıran basına doğru gittin. Ardı ardına verdiğin pozlar sonrasında salona gitmeden önce hala çekimde olan bazı arkadaşlarının yanına uğradın. Andrew Garfield'la selamlaşıp ona aday gösterildiği ödülü kazanmasını umut ettiğini söyledin. Ardından en yakın arkadaşlarından biri olan ve basınla konuşan Jacob Elordi'nin yanına gittin. Sizi Euphoria'nın ilk çekilmeye başladığı zamanlarda Zendaya tanıştırmıştı ve o günlerden beri çok yakındınız.
"Harika görünüyorsun Y/N," dedi sana sarılırken. Aranızdaki boy farkından ötürü güldün ve ondan ayrılırken teşekkür ettin.
"Teşekkür ederim Jake, sen de çok yakışıklı olmuşsun."
"Hey, gidip Angus ve Maude'yi bulmaya ne dersin? Biraz önce buradaydılar."
"Olur, muhtemelen salona girmişlerdir."
Elini hafifçe beline yerleştirip seni içeri doğru yönlendirdiğinde ona takıldın. Törenin gerçekleşeceği salon kırmızı kadife koltuklarla bezenmişti. Bazı insanlar şimdiden oturup servis edilen tatlılarını yemeye başlamışlardı. Bazılarıysa hala tanıdıklarını bulmak için etrafta turluyordu. Uzun mavi elbisesinin eteklerini daha hızlı yürüyebilmek için toplamış, masasında oturmakta olan Chris Evans'a doğru giden Scarjo'yu gördüğünde ona el salladın. Sana gülümsedi ve yanına uğrayacağını söyledikten sonra Evans'a ilerlemeye devam etti. Bu sırada Nate çoktan arkadaşlarınızı bulmuş, seni onlara doğru sürüklemeye başlamıştı. Maude'nin annesi Bayan Leslie'ye 'merhaba' dedikten sonra hep birlikte bar kısmına gittiniz. Onlar Sydney'nin Oscar'dan yalnızca birkaç hafta sonra gerçekleşecek düğünü hakkında konuşurken gözlerin gittikçe kalabalıklaşmaya başlayan salonda sevgilini arıyordu.
"Sen karar verdin mi Y/N?" Maude gülümseyerek sana döndüğünde meraklı bakışlarla ona kaşlarını kaldırdın.
"Syd'in düğününde ne giyeceğini soruyor," Jacob diğerlerine belli etmeden kulağına fısıldadığında ona teşekkür edercesine gülümsedin.
"Ah, daha belli değil ama muhtemelen Miu Miu giyerim." Dedin konuşmaya dahil olmaya çalışarak.
Maude tekrar Angus'a döndüğünde sen de yeniden etrafa bakınmaya başladın. Timmy'yi Meryl Streep'le konuşurken gördüğünde arkadaşlarına veda ederek yanlarına doğru ilerlemeye başladın. Bu sırada Tim de Meryl'den ayrılmış, sana doğru geliyordu. Kollarını vücuduna sardığında şapşalca sırıttın. İki yıldır çıkıyordunuz ama her temasınızda karnındaki kelebekler hala ilk günkü kadar hareketliydi.
"Başlamasına az kalmış, hadi gidelim." Seni Dune ekibiyle paylaştığınız masanıza götürmesine izin verdin. Orada Jason Momoa, Oscar Isaac ve Josh Brolin sizi karşıladı. Zendaya ve Tom'un gelmesiyle tamamlandınız ve Amy Schumer'ın sahneye çıkıp törenin başlamasıyla koltuklarınızda yerleştiniz.
Törenin sonuna kadar Dune, kırmızı halıdakilerle beraber aday gösterildiği dallardan toplam altı tane ödül kazanarak ve bunun sayesinde en çok ödül kazanan yapım olarak geceye damgasını vurdu. Denis Villeneuve ve ekip tekrar tekrar sahneye çıkarken Tom'la alkışlamaktan yorulmuştunuz. Sıra bu sene Vanity Fair'in düzenlediği After Party'ye geldiğinde tüm bu aksiyondan yorulmuştunuz.
Neyse ki gecenin üçünde, otel odanızda şampanyanızı içip gecenin getirdiklerinden memnun bir şekilde üzerinizde pijamalarınızla sohbet ederken Timmy de sen de gülüşüyordunuz. İkiniz için de yoğun bir gece olmuştu ancak bundan sonraki günlerde yeni projelerinizin başlamasıyla daha da yorulacağınızı biliyordunuz. Bu yüzden birkaç saat içerisinde gözünüzde gözlükler, kafanızda şapkalarınızla havaalanında basın ve meraklı hayranlardan saklanmaya çalışarak sizi Boston'a götürecek uçağınıza yetişmeye çalışacağınızı unutmaya çalışıyordunuz.
Hollywood'un en gözde çifti olmanın getirdiği sorumlulukların yanı sıra kariyerinizi mükemmelleştirmeye çalışmanın verdiği yükü omuzlarınızda taşımak zordu, ancak biliyordunuz ki birlikte olduğunuz sürece altından kalkamayacağınız hiçbir şey yoktu.
OF