bölüm çeviridir, çevirisi bana aittir.
uyarı: hangover situation. accidental marriage. mid fluff.
Bu gece hep birlikte olduğunuz ender gecelerden biriydi. Son zamanlarda ortalık oldukça sakindi ve yalan söylemeyecektin, böyle herkesin arka bahçede takıldığı, mangalın açık olduğu ve biraların içildiği geceleri özlemiştin. Yine de eksik olan tek bir şey vardı ve o da bir süredir bekar olmandı. Kimse yeterince iyi değildi ve onları Dom ile karşılaştırmadan edemiyordun.
Dom'la ilişkiniz karışıktı. O yıllardır en iyi arkadaşındı, ancak geçen bir yıl içinde işler flörte dönmüş ve birkaç kez fazla içtiğinizde yatmaya başlamıştınız. Herkes ona karşı ne hissettiğini ama aynı zamanda duygularını itiraf edecek cesaretin olmadığını biliyordu. Bu yüzden, bir gün ikinizin de mantıklı olanı göreceğiniz umuduyla her şeyi oluruna bırakmışlardı.
"En sevdiğim kız bu akşam ne yapıyor?" diye sırıttı Dom, kolunu omzuna atıp seni sağlam vücuduna doğru çekerken. Sana ne zaman kızı olarak seslense, kalbin çarpıyordu ama hemen omuz silktin çünkü ikiniz de bir sonraki adımı atmak istemiyor gibiydiniz.
"Birkaç bira içtikten sonra daha iyi olacağım," diye güldün, ona bakarak.
"Öyle mi?" Yüzünde bir sırıtış belirirken mırıldandı, "Bu gece sarhoş olmayı planlamanın özel bir nedeni var mı?"
"Hayır, herhangi bir sebep yok," omuz silktin. "Uzun bir hafta geçirdim ve en sevdiğim insanlarla içip takılmaktan daha iyi ne olabilir?"
"Pekala, bir şeye ihtiyacın olursa beni nerede bulacağını biliyorsun," diye kulağına fısıldadı. Sıcak nefesi tenini gıdıklarken, uzaklaşmadan önce seni biraz çılgına çevirdi.
Keşke ona itiraf etme cesaretin olsaydı, daha fazlasını istediğini bilmesini sağlayabilseydin.
Dom'a yaslanırken bira şişesini dudaklarına götürerek, "Doğruluk mu cesaret mi oynamıyorum," diye homurdandın. Yine her zamanki yerinde, Dom'un bacaklarının arasında oturuyordunu. "O oyunun azgın ergenler için olduğunu biliyorsun, berbat."
"Ya da sadece bazı şeylerin gün ışığına çıkmasından korkuyorsun," diye sırıttı Roman, gözlerinin içine bakarak.
"Sadece öneriyorum Rome, eğer bu bira şişesinin güneşin ulaşamadığı bir yerinde dolaşmasını istemiyorsan çeneni kapalı tut." diye homurdandın, gözlerini ona dikerek.
"Anlaşıldı," başını salladı, teslim olmuşçasına ellerini kaldırdı, "Ama biz bu oyunu oynuyoruz, o yüzden bir kenarda ağlayabilirsin tatlım."
Göz devirdin. Oyun başladığında ve şişenin ucun sana her denk geldiğinde, cesareti seçtin. Aptalca bir oyun yüzünden Dom'a itiraf etmeyecektin. Dom ellerini omzuna koymuş, parmakları nazikçe ensene sürtünürken aklın yeteri kadar karışıktı zaten.
"Y/N, sıra sende ufaklık," diye sırıttı Tej.
"Cesaret," Başını salladın. Birandan büyük bir yudum alarak, "Siz pislikler bu gece benden gerçekleri öğrenemeyeceksiniz," diye sözlerine hafif bir hakaretle omuz silktin.
"Hmm, bakalım, eminim cesaretle bile olsa senden bir gerçeği öğrenebiliriz," diye göz kırptı Tej grubun etrafına bakınarak, "Söylemek istediğin ama söylemeyemediğin çok şeyin olan birisini öpmeni istiyorum."
Ne yaptıklarını biliyordun, sana ve Dom'a ihtiyacın olan fırsatı veriyorlardı, ama bunun işe yarayacağını düşünmüyordun. Eğer Dom seninle gerçekten ilgileniyorsa, o zaman kesinlikle bir şeyler başlatan o olurdu, uzatmaya devam etmezdi. Derin bir nefes alarak, şişeyi sürekli büyüyen yığının üzerine atmadan önce biranın geri kalanını içtin.