joker- dceu

1.8K 42 7
                                    


uyarı: psychopath male character


*jokeri ister comiclerdeki gibi hayal edin, ister ergen joker olarak, ister phoenix, ister ledger olarak siz bilirsiniz*






Önündeki güvenlik görevlisinin peşinden giderken zihninde kol gezen düşünceleri kontrol altına almaya çalışıyordun. Korkunun sana hiçbir faydası yoktu, ancak kendini dizginlemek zordu. Yüzündeki dehşet ifadesini silebilmek için daha çok çabalaman gerekiyordu.

"Bu taraftan Bayan Craft, buradan sonrası benim yetki alanımın dışında kalıyor. Size iyi yolculuklar." Adamın hafifçe sırıtarak dile getirdiği düşüncelerine yorum yapmadan eliyle gösterdiği tarafa ilerledin. Florasan lambalarla aydınlatılmış karanlık koridor boyunca hızlı adımlarla yürürken ardına dahi bakmadan buradan kaçıp gitmemek için kendini zor tutuyordun. Topukların Arkham Asylum'ın mermer zeminine çarparken kalp atışlarının dışarıdan duyulabileceğinden neredeyse emindin. Bu işi kabul ettiğine hala inanamıyordun.

Birkaç hafta önce postalarını karıştırırken Arkham'dan bir iş teklifi aldığını öğrenmiştin. Sana yeni sevk edilecek bir hastayı tedavi etmen ve hakkında mahkeme kararı çıkana kadar onunla ilgilenmen karşılığında yüklü miktarda para ödeyeceklerini yazmışlardı. Haberi alır almaz hastaneyle alakalı hiçbir araştırma yapmadan işi kabul ettiğini bildiren bir telefon konuşması yapmıştın. Sana zamanı bildirmişler ve biraz bilgi vermişlerdi. Gotham'ın en sorunlu yerlerinden birinde bulunacağın için endişelenmek aklına bile gelmemişti, çünkü üniversiteden mezun olduğundan beri işsizdin ve Arkham'da görev almanın itibarını oldukça iyi yönde etkileyeceğini biliyordun.

Tek başına sürdürdüğün gerginlik dolu yürüyüşünden sonra önünde silahlarıyla hazır beklemekte olan askerler ve müdür olduğunu tahmin ettiğin kadının durduğu odaya varmıştın.

"Y/N Craft, değil mi? Ben Amanda Waller, Arkham Asylum'ın müdiresiyim. Sizi burada görmek umut verici."

"Memnun oldum Bayan Waller." Nefesini tüketmemek için kısaca konuşarak gülümsedin. Müdire karşılık olarak sana gülümseyince rahatladığını hissetmiştin.

"Size ek olarak hasta hakkındaki bilgileri göndermiştik. Hazırlıklı olduğunuzu varsayıyorum."

"Eve efendim." Başıyla seni onayladı ve askerlerden birine kapıyı açmaları için işaret verdi. Adam elindeki silahı kolunun altına yerleştirdi. Cebinden çıkarttığı kartını kapının yanındaki panele okutarak açılmasını sağladığında diğer askerler silahlarını içeriye doğrultmuşlardı bile.

"Pekala adamlarım burada olacaklar, bir sorun çıkarsa duvardaki kırmızı butona basın lütfen," birkaç saniyeliğine durarak kapının ardına baktı, sözlerine devam ederken oradan ayrılmaya yeltenmişti. "Size iyi şanslar dilerim Bayan Craft, ihtiyacınız olacak."

Müdire hızla size ters yönde ilerlerken arkasından baktın. Askerlerden biri boğazını temizleyip girmeni işaret etmeseydi muhtemelen o pozisyonda kalmaya devam ederdin.

İçeri girdiğinde kapı arkandan büyük bir gürültüyle kapandı. Nefesini tutarak ilerlediğinde gözlerinin karanlık odaya alışması için yavaş hareket ediyordun. Neyse ki sensörlü olduğunu anladığın ışıklar yürümenle açılmıştı. Küçük spot ışık az da olsa sana görüş sağlıyordu.

Oda ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı sana aitken diğer kısımda hasta bulunuyordu. Bölümleri ayıran ve kilitli olduğuna inanmak istediğin bir kapı da mevcuttu. Bunun dışında diğer tarafı görmeni sağlayan, hapishanelerdeki ziyaretçi odasındakilere benzeyen bir cam bölme vardı. Görebilmek için önüne gittiğinde sadece zifiri karanlıkla karşılaşmıştın.

Burada olduğunu belirtircesine ses çıkartmaya karar verdin ama hiçbir geri dönüş alamadın. İçerideki kişinin seni duyamadığı ihtimalini göz önünde bulundurarak bir iletişim aleti aramaya koyuldun, ancak saniyeler sonra sandalye çekilme sesiyle beraber bir siluet camın önüne oturdu.

"Merhaba tatlım." Konuştuğunda kendine engel olamayarak yuktkundun.

Gözlerini yavaşça yukarı kaldırarak camla aynı hizaya geldiğinde karşı tarafta bir ışık yandı ve onu gördün. Sana yüzündeki dehşet verici gülümsemeyle bakıyordu, öyle ki bu ifadenin onun mimikleriyle mi yoksa ağzının iki kenarındaki kesiklerle mi oluştuğunu anlamamıştın. Boş bir tuval kadar beyaz teni arızalıymışçasına hafifçe yanan florasan lambadan ötürü zifiri karanlık bir gecede gökyüzündeki ay gibi parlıyordu. Gözleri yüzünü incelerken sen sadece cama doğru uzattığı, üzerinde gülümseyen bir ağız dövmesi bulunan elinin senin için bir tehdit oluşturup oluşturmayacağıyla ilgileniyordun.

"Bay J, ben Doktor Y/N Craft. Yeni doktorunuzum. Burada bulunacağınız süreçte size yardımcı olmak için elimden geleni yapacağım ve sizinle ilgileneceğim," dedin, sesinin kendinden emin çıkmasına dikkat ederek. En azından öyle olduğunu umut ediyordun.

Karşındaki adam sakin ve olabildiğince resmice sarf ettiğin sözlerden sonra gülmeye başlayınca kaşların anlam veremezcesine çatıldı. Henüz halini farketmemişti çünkü biraz önce ona çok komik bir şaka yapmışsın gibi gülmekle meşguldü. Kahkahalarını zar zor kontrol altına alabildiğinde sandalyesini çekerek cama yaklaştı ve bir elini çenesinin altına koyarak hayranca sana bakmaya başladı. Yaklaşmasını tehdit olarak algılamamaya çalışıyordun ama bu şartlar ve bu dehşet verici gözler altında pek mümkün değildi.

"Sanırım Batsy'ye beni yakaladığı için teşekkür etmeliyim, değil mi? Yoksa seninle nasıl tanışacaktım." Gülmüyordu ama yanağına kadar uzanan kabuk tutmuş yaralar yüzünden ifadesinin korkutuculuğu seni germeye yetmişti. Laflarından hiç bahsetmiyordun bile.

"Bana soracağınız herhangi bir sorunuz yoksa eğer, seansımıza başlayacağım."

Çenesini desteklediği elini kaldırarak kulak hizasını geçmiş saçlarını geriye attı. Yüzündeki düşünceli ifadeyi desteklercesine gözlerini kapattığında ona biraz zaman tanıdın. Kısa süre sonra gözlerini açtı ve bu sefer sandalyesinden kalkarak camla arasında yalnızca birkaç santim bırakacak kadar yaklaştı. Soluk dudaklarından dökülen her yeni nefes camı buğulandırırken birer bilyedenmişçesine parlayan güzel gözlerini sana dikti.

"Aslında... bir sorum var Bayan Craft," dedi, konuşurken dudakları cama temas ediyordu.

"Lütfen," diye devam etmesine izin verdin. Kalbinin yerinden fırlayacakmışçasına attığı ve zar zor nefes aldığın gerçeğini göz ardı etmeye çalışıyordun.

"Bir oyun oynamak ister miydiniz?"

multifandom imagine²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin