SAKLANANLAR

36.7K 912 11
                                    

Ertesi sabah gözümü açtığımda yediydi.Dün gece içtiğim içkiler midemde savaş çıkarmıştı.Telefonumu elime aldığımda bir mesaj geldiğini fark etmiştim.Gece eve geldiğimde telefona hiç bakmamıştım.Tolga beydendi.Haber vermeden çıkmıştım,beni merak ettiğini yazmıştı.Aslında Serdar odunu haklıydı.Çünkü bu adam bana fazla itici geliyordu.Dün gece dans ederken ellerini kalçamdan fazla aşağı indirmesi de ayrı bir rahatsızlık vermişti.Ama Serdar kıskanmıştı sonuçta...İşe vardığımda odama geçtim.Bilgisayar'ı açıp işlerime gömüldüm.Masada fark etmediğim bir kağıt gördüm aniden.Elime alıp okudum.

'Hala bana deli gibi aşıksın ve hala benim kadınımsın biliyorum.Değilsen de kanıtla da inanayım.'yazıyordu.İsimsiz kağıdın kimden geldiğini anlamıştım.Nefret ediyorum senden,alçak, pislik herif...Kanıtlayacağım göreceksin.Aniden içeri Tolga bey girdi elinde iki kahveyle.

'Günaydın, senden haber alamayınca gelip göreyim dedim.Nasılsın?'dedi.

'Ah iyiyim,dün gece için kusuruma bakmayın fazla içtim ve başım çok ağrımıştı,taksiyle döndüm.'dedim.

'Sorun değil ama ne zaman istersen bir yerlere gidebiliriz' dedi iğrenç bakışıyla.Neden uğraşıyordum ki diye düşündüm bir anda.Böyle adamlardan intikam alırsam düzelirler miydi gerçekten?Serdar,Tolga ve onun gibi olan adamlar...kalpleri sevgiden,aşktan yoksun adamlar gerçekten aşık olurlar mıydı?Ama benim canım çok yanmıştı.Vazgeçersem kendime,acılarıma ihanet etmiş olurdum.Kahvemizi içtik sessizce.

'Aslında seninle biraz dertleşmek istiyorum Yağmur.'dedi

'Tabi sizi dinliyorum, sorun ne?'dedim, şaşırmıştım.

'Sorun Serdar...yani çok değişmiş...İngiltere'den geldiğinden beri tanıyamıyorum onu.Keyifsiz,durgun ve aksi bir adam olmuş.Ayrıca oteldeki odasına ne zaman gelsem onu yatakta farklı kadınlarla basardım.Kusura bakmayın sizinle açık konuşuyorum ama...'dedi.İstediğin kadar açık konuş,ben zaten o pisliği çok iyi tanıyorum diye mırıldandım ve gülümsedim. 'Şimdiyse odasında yalnız takılıyor hep.Önceleri yaşadığı şeylerdendir dedim ama Serdar hiç değişmezdi ki.Eskiden kardeş gibiydik,şimdiyse hiç bir şey anlatmıyor bana...Tabi bir de son yıllarda olanları düşünürsek...'dedi.Kalbim heyecanla çarpmıştı.Ne olmuştu ki?

'Son yıllarda ne oldu ki Serdar bey'e.' dedim.Ama bir şey gizlercesine başını önüne eğdi ve gözlerini kaçırdı.Soruyu tam bir daha soracakken ayağa kalkıp kapıya yöneldi.

'Çok teşekkür ederim,konuşmak iyi geldi.Kolay gelsin...'dedi ve hızla çıktı.Söyledikleri kulağımda yankılanıyordu.Ne olmuştu ki son yıllarda ya da son altı yılda ne yaşamıştı?Kafamdaki sorularla öğle yemeği için odadan çıktım.Asansöre yöneldiğim de odasının kapısı açıldı ve bana doğru geldi Serdar efendi.Suratına bile bakmadım.Yan yana durup asansörü bekledik ve sonrada bindik.Ben zemin kata bastım ancak o son kata yani otelin terasına bastı.Sonra aniden 'stop' düğmesine bastı ve sarsıldık.

'Ne yapıyorsun?'dedim bağırarak.Elimi düğmeye uzattım ama dokunamadan elimi tuttu.Heyecandan titriyordum yine. Onu itmeye çalıştıkça daha da yanaştı ve sarıldı.Belimden sıkıca tutuyordu ve kollarımı sıkıyordu.Suratına nefretle baktım yine.

'Notumu aldın mı?'dedi

'Kendine bu kadar güvenme,sana bunu kanıtlayacağım.Göreceksin!!'dedim.

'Söyle hadi,altı yıl boyunca tek bir erkeğe dahi bakmadım,kimseyi sevmedim de...hadi söylesene!!,bana ilk ve son kez sen dokundun desene.Hala seninim desene...Nasıl bir kadınsın sen?Nasıl böyle delice aşık oluyorsun bana?'dedi gözlerime bakarak.Onu ittim ve sonunda kollarından kurtuldum.Gelmeyecektim bu oyuna,beni yenmesine izin vermeyecektim.

'Seni sevmiyorum!!!,anlasana artık aşık falan değilim.Sen benim sadece genç kızlık maceramdın.Anla artık bunu.Bende senin gibi hissettim.Seninle birlikte oldum,eğlendim ve bitti.Hepsi buydu tamam mı?Umurumda bile değilsin,gebersen de umursamam' dedim ve düğmeye bastım.Asansörü zemin kata yönlendirmiştim.Son sözlerimden sonra bir şey diyememişti ve olduğu pozisyonu değiştirmeden bana bakıyordu.Dondu kaldı kıpırdamadan.Asansörden hızlıca indim ve kapıya yöneldim.Tuttuğum gözyaşlarım akmaya başlamıştı delicesine.Asansörde kokusu burnuma gelmişti.Öyle yakındık ki artık elini uzatsa da bana dokunamıyordu....Kendimi toparladım ve yemekhaneye girdim.

Ertesi gün yoğun bir şekilde çalıştım.Bazı dosyaları da elime alıp Levent bey'in odasına yöneldim.Serdar efendi bugün otelde yoktu.Kim bilir hangi kadının yatağında feneri söndürmüştü.Düşüncelerden sıyrılıp kapıyı tıklattım ve içeri girdim.Aylin hanım ve Levent bey kahve içiyordu baş başa.

'Afedersiniz rahatsız etmiyorumdur umarım...'dedim.

'Ahh hayır Yağmur sende bize katılsana.'diye teklif etti ve gülümsedi.Oturdum ve sohbete dalmıştım.

'Yarın ki toplantıya yönetim kurulu katılacak efendim.Serdar Bey ve Tolga beye haber vermemi ister misiniz?'dedim.Levent bey çalan telefonuna cevap vermek için cevaplayamadan odadan çıktı.Aylin hanım yüzüme baktı ve söze girdi.

'Ah yarın Tolgacım gelebilir tabi ama Serdar gelemez.Bugün hastanede işi vardı...'dedi ve yüzüme ağzından bir şey kaçırmış gibi baktı.

'Bir sorun mu var?Neden hastaneye gitti Serdar Bey?'dedim merakla.Bugün herkes bir şeyler saklıyordu.

'Avukatımız olarak gerçeği bilmen lazım aslında.Serdar...'tam konuşacakken odaya Levent bey girdi ve söze girdi.

'Dosyaları verebilirsin hemen imzalayıp çıkacağım, bir toplantım var.'dedi.Kağıtları uzattım ve Aylin hanıma bir bakış attım.Benimle vedalaşıp çıktılar.Neler oluyordu böyle?Serdar hasta mıydı ki? Aman alt tarafı grip olmuştur.Hem ona bir şey olmaz.Kötüler ölmez dedim kendi kendime...Ama içimi bir şeyler kemiriyordu ve hemen onu görmek istiyordum.Bende Tolga'nın odasına gitmeye karar verdim.O kesin bana anlatırdı.

Kapıyı çalıp odaya girdim.Koltukta bira içip,pizza yiyordu.

'Gel Yağmur,bugün görüşemedik.'dedi birasını yudumlayarak.

'Merhaba afiyet olsun, nasılsınız?'dedim.Bana pizza ikram etti ve sohbet etmeye başladık.Sonunda asıl konuya geldim.

'Yarın ki toplantıya katılıyormuşsunuz peki ya Serdar bey?'dedim imalı bakarak. Kafasını sehpaya eğdi aniden.

'Serdar'ın biraz işleri var.Gelemeyebilir...'dedi ve gözlerini kaçırdı.Artık iyice meraklanmıştım ve gerçeği öğrenmeyi kafama koymuştum.

'Hastanede ne işi olabilir ki?'dedim imalı bir şekilde.

'Nereden biliyorsun hastanede olduğunu?'dedi.

'Aylin hanım biraz bahsetti.Serdar Bey'in neyi var?'dedim.Biraz düşündü sorum karşısında.Sonra yüzüme baktı ve konuştu.

'Serdar hasta...ciddi bir hastalığı var ve tedavi oluyor.Beyninde tümör var ve ölümcül bir şey.Ancak...'Ellerini kenetledi bir süre ve konuşamadı.Sonra söze girdi tekrar.

'Ancak çok az ömrü kaldı. Beş ay kadar...'dedi.Boğazımda bir yumru oluşmuştu.Sanki nefes alamıyordum.Tüm bunlar bir şaka mıydı?...Beş ay ömrü kaldı ne demek ya...Sonra aniden telefonum çaldı ve Tolga'ya işaret edip çıktım.Arayan annemdi ve bir iki dakika ne konuştuğumu anlamadan anneme cevaplar verdim ve kapattım.Odama gittim ve sandalyeye oturdum.Gözlerim dolmuştu.Ölemezdi...geberip gidemezdi.Meğer o gün 'gebersen de umurumda değil' dediğimde dona kalması bu yüzdendi.Gerçekten ölecek miydi?...Gözyaşlarım yine yanaklarımı ıslatmıştı.Sonra kendime öfkelenmiştim aniden.Gebersin tabi dedim,ölsün.Zaten Allah benim ağımı ondan elbet bir gün çıkaracaktı.Bana yaptıklarının bedelini ödeyecekti zamanı geldiğinde...Zamanı geliyordu demek ki...Ama kalbim deli gibi acıyordu.Ölemezdi,beni bırakamazdı.Evet intikam için geri dönmüştüm,ona delicesine zarar vermek istiyordum ama asla ölmesini istememiştim.Nasıl sevdiğim adamın ölmesini isterdim ki?...

İKİ TEN TEK BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin