KATİL

82 26 2
                                    

Zavallı Âdemoğlu, rüzgârın oynattığını düşündüğü çalıların içerisinde masumluğunu ve canını elinden alacak olanı göremiyor. Birde şu kabiliyetsizin etrafında çörek oluyorlar ya beni seç beni seç diye anlamıyorum. O çamurdan yaratılmış biz ise dumansız ateşten biz değil o bize köle olacak, diye ekledi sözlerine Mahzeri.

Rahat bir uykunun ardından uyanmıştım. Bugün boş olacağım için dedemle babaannemden izin alarak köyü ve evin etrafını gezmeye gidecektim. Günaydın canlarım diye içeriye girerek babaannemin ve dedemin yanaklarına birer küçük öpücük kondurdum. Neşemin yerinde olduğunu gören dedemler de gülümseyerek beni masaya davet ettiler. Yemek yerken bugün biraz köyü dolaşmaya çıkmak istiyorum hem benim için biraz değişiklik olur dedim. Yüzü gülen dedemin birden yüzü düştü ve olumsuz bir cevap verecek gibi hissettim. O sırada babaannem söze girerek ne kadar seçim hakkı sunulan sorumluluk sahibi bir kızda olsa onunda normal insan gibi çıkıp gezmesi gerekiyor bir kereye mahsus çıksın bir şey olursa zaten kendi de bir daha dışarıya çıkmak istemez dimi Lidyacım diye sözüne ekledi. Adeta gözlerim parlıyordu babaannem benim tarafımdaydı, masum bir şekilde kafamı olumlu olarak sallayarak babaanneme katıldım.

Tamam, ama bir şartla dedi dedem, meraklı gözlerle onu dinliyordum acaba şartları nelerdi.

Evden fazla uzaklaşmayacaksın, insanlarla pek yüzlü gözlü olmanı istemiyorum. Buranın halkı biraz tuhaftır bende böyle olaylar yaşadığımda ilk buraya gelmiştim. Benim yüzümden köy halkı bazı sıkıntılar yaşadı, fakat ben bu olaylardan sonra onlara elimden gelen yardımları ettim, ne kadar yardımcı olsam da bana hala kızgın olan kişiler var sana zarar vermelerini istemem dedi.

Tamam dedeciğim dikkat ederim zaten amacım kısa bir yürüyüş yapmak ve hava almak insan arasına pek karışmak istemiyorum belki sadece bir bakkala giderim dedim. Kahvaltı yapılıp masa toparlandıktan sonra üzerime sevdiğim ayak bileklerime kadar gelen siyah üzerine bir sürü küçük papatya deseni olan elbisemi giydim. Kafama da siyah dalgalı bir fötr şapka takarak evden dışarı taktım. Tabi ki güneş gözlüklerimi de unutmamıştım. Yavaş yavaş köyün merkezinde olan kahve bir bakkal ve cami olan sokağında yürümeye başladım herkesin gözü benim üzerimdeydi. Normal olarak karşılıyorum böyle süslü birisi hem de Mardin in bu köyünde bildiğim kadarıyla kadınların ve kızların tek başına sokaklarda gezmesi pek hoş karşılanmazdı. Rahatsız edici bakışlara aldırmadan köydeki tek bakkalın içerisine girdim. Selam verdim birkaç abur cubur aldıktan sonra ödeme yapacağım sırada bakkal amca buralarda yenisin galiba kızım kimlerdensin diye sordu gülümseyerek, bende dedemden bahsettim ve tepedeki evde oturduğumuzu söyledim.

İlk önce biraz yüzü düşen bakkal amca bilirim dedeni yüzüm düştü kusura bakma dedenin yaşadıkları aklıma geldi, herkes ona yüz dönerken ben yanındaydım köy sıkıntılar yaşadığında da yanındaydım, çünkü dedenin bunun üstesinden geleceğini biliyordum öylede oldu. Deden bunların üstünden gelmeyi bırak bize sorun yaşayanlara bile yardımcı oldu. Bana çoğu şeyi anlatmıştı. Sırdaşım arkadaşım deden benim. Sende aynı sebepten buraya geldin dimi kızım dedi. Evet diye bir şey belirtmeyerek kafamı salladım, üzülmüştü kızım başkalarına dedene geldiğini söyleme ne kadar seven varsa da nefret eden de var. Sen bir şey istediğin zaman deden beni arasın ben benim çırakla istediğini sana gönderirim dedi ve aldıkların benden olsun dedenin bana çok yardımı oldu bunları ödeyemem bile en azından sana bunu yapayım dedi. Çok teşekkür ederim dedim ve aldıklarımla birlikte bizim eve doğru yola koyuldum yol üzerinde aşağı inerken görmediğim bir yolu görünce içimdeki meraka yenik düşüp o yola doğru yöneldim, biraz ilerledikten sonra bizim evden de daha yüksek bir tepe üzerinde harabe bir ev gördüm. Hava'nın daha erken olmasından dolayı bir korkutuculuğu olmayan harabe eve doğru ilerledim harabe eve tam gelmeden önünde gördüğüm banka benzeyen bir taş gördüm tüm köyüm ayaklarımın altındaydı ve bende bunu fırsat bilerek, aldığım abur cuburları burada yemek üzerine poşetten çıkararak oturdum ve yeşilliğin ve doğanın tadını çıkararak yemeye başladım. Tepe noktada olduğum için hava hafif bir serinlikte ilerliyordu merkezdeki gibi bunaltan bir sıcak yoktu.

LidyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin