Giriş

10.4K 110 50
                                    

Selamm bebitolarrr!! Beni 2020'den bilenler vardır, bilmeyenler için de burada nisbar hikayeleri yazıyordum. Ama sonunda Barış'ın ne mal olduğunu anlayıp doğru yolu bulduk diyelim. Ognis'e daha fazla kayıtsız kalamadım ve yeni bir senaryoyla, yaklaşık bir buçuk yıl aradan sonra falan tekrar karşınızdayım.

Bölümleri ne zaman, hangi sıklıkta yayınlarım hiçbir fikrim yok ama en kısa sürede yayınlamaya çalışacağım. Bana Twitter'dan ulaşmak isterseniz de bölümün sonunda Twitter ismimi yazacağım. Hepinizi çok seviyor ve öpüyorum, sizi daha çok meşgul etmeden giriş bölümümüzle baş başa bırakıyorum! 💘

 Hepinizi çok seviyor ve öpüyorum, sizi daha çok meşgul etmeden giriş bölümümüzle baş başa bırakıyorum! 💘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- Nisa Bölükbaşı

Bugün setin ilk günüydü. Aslında bu ortamlar hiç bana göre değildi ama Acun ağabeyin yoğun ısrarı üzerine kabul etmiştim. Barış da benim için değişiklik olacağını söylüyordu. Bence böyle bir değişikliğe hiç gerek yoktu ama bir kere olur demiştik, şimdi vazgeçemezdim.

Barış arabayı durdurduğunda merakla etrafımıza baktım. Bir sürü çekim aracı ve birkaç tane de karavan vardı. Nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu maalesef ki. Yardım dilenir gibi Barış'a döndüm ama o da benden tarafa değil, etrafa bakıyordu.

"Nereye gideceğim şimdi?" diye sordum. Belki onun bir fikri olabilirdi.

"Bilmiyorum ki, sorarsın birilerine. Seni tanıyanlar çıkar zaten." Kaşlarımı çattım.

"Sen gelmeyecek misin?" diye sordum bu sefer de.

"Hayır, birkaç iş çıktı maalesef. Ama işin bittiğinde ara, almaya gelirim seni. En kötü Ufuk'u falan yollarım merak etme." Bir şey söylemeden başımı salladım.

Açıkçası biraz bozulmuştum. Kim olsa, bozulurdu. İlk günümde yanımda olmasını beklerdim. O ise beni bırakıp gidiyordu. Bu aralar hep yaptığı gibi. 

Çok fazla sessiz kaldığımı fark ettiğimde "Tamam o zaman, gidiyorum ben," diye mırıldandım. O da bana dönüp başını salladı.

"Tamam hayatım, mesajlaşırız. Umarım ilk günün güzel geçer."

Beni dudağımdan öpmek için eğildiği sırada başımı bilerek yana çevirdim ve yanağımdan öpmüş oldu. Bunu bilerek yaptığımın o da farkındaydı ama bir tepki vermedi. Ben de bir şey demesini beklemeden arabadan indim zaten. Daha fazla onun yanında kalmak istemiyordum. Akşam yanına gideceğimi bilsem bile, birkaç saat olsun yalnız olmak istiyordum.

Barış'la aramız eskisi gibi değildi ve bu durum hoşuma gitmiyordu. Bana çok karışır olmuştu, ihtiyacım olduğunda yanımda olmuyor ve her hareketimin hesabını soruyordu. Ne yapsam batıyordu sanki ona bu sıralar. Bu benim de sinirime dokunmaya başlamıştı ama burada Barış sayesinde konuşabileceğim hiçbir arkadaşım kalmamıştı.

Ufuk ve Ramazan'a güveniyordum aslında ama onlara söylesem bile, ellerinden bir şey gelmezdi. Ayrıca Barış'a veya Tolga'ya ağızlarından bir şey kaçırırlar diye korkup susuyordum. Makbule'yle arada mesajlaşıyorduk ama Barış bazen telefonumu alıp kafasına göre mesajlarımı okuduğu için, onun hoşlanmayacağı şeyler yazmıyordum. Birkaç şey yazsam bile, hemen siliyordum. Lakin bu denli önemli bir konuyu mesajda anlatamazdım Makbule'ye. Arayamazdım da, Barış her yerden çıkıyordu resmen. O çıkmasa, Tolga çıkıyordu.

uzak yol. | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin