Selam selam, bölümün başında smut sahneler var, rahatsız olacaklar için uyarı yapayım dedim. Bir sonraki bölümümüz final, finalden önceki son bölüme bol bol oy ve yorum istiyorum ona göre. Hepinizi kocaman öpüyorumm 💞💋
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Birleşme Partisi sonunda bittiğinde kendimi oteldeki odama attım. Buraya kadar çocuklarla birlikte gelmiştik ama ben onlardan farklı tarafta kaldığım için otelin içinde ayrılmıştık. Sanırım onlar ikişerli kalacaktı, benim odam yalnızca bana ait ve kocamandı. Acun ağabey benim için gerçekten de hiçbir şeyi eksik etmemişti. Reyting makinesine iyi bakıyordu.
Büyük yatağın üzerinde buraya getirmiş olduğum sırt çantamı gördüm ve içini açıp telefonumu buldum. Annemle Makbule'den birkaç mesaj vardı, onları yanıtladıktan sonra Süreyya ablaya da Ogeday'ı gördüğümü ve gayet iyi olduğunu içeren bir mesaj yazdım. Onun benden mesaj beklediğini biliyordum, gitmeden onunla da konuşmuştum tabii ki.
Kapım çaldığında kaşlarımı çatarak elimdeki telefonumu yatağın yanındaki komodine bıraktım ve kapıya doğru yürüdüm. Saat gece üçe geliyordu, bu saatte kimsenin beni rahatsız edeceğini düşünmediğim için biraz şaşırmıştım. Direkt uyumak istediğim için gelenin sohbet etmek isteyen biri olmamasını da umuyordum.
Kapıyı açtığımda bana sırıtarak bakan sevgilimle karşılaşmayı beklemiyordum. Sırıtışı beni etkisi altına aldı ve ben de gülümserken buldum kendimi. Onu içeri davet etmemi beklemeden beni yavaşça itip içeri girerek kapıyı kapattı.
"Hoş geldin," diye mırıldandım şaşkınlığım geçtiğinde.
Yanağımdan küçük bir öpücük aldı. "Geldiğime şaşırmış olamazsın. Bu gece yalnız uyuyacağını düşünmüyordun herhalde sevgilim." Yaramaz sırıtışlarından birini yerleştirmişti yüzüne. Omuz silktim.
"Ne bileyim, böyle bir şeye izin var mı ki? Kızmasınlar sana sonra." Sözlerimden sonra omuz silken taraf o olmuştu.
"Okul mu burası, niye kızsınlar ki? Hem Birleşme Haftası'ndayız, istediğimi yapabilirim. Merak etme, bir şey olmaz."
Dibime gelip belimi kavrayarak beni kendine çektiğinde kendimi ona bıraktım. Direnmemin bir mantığı yoktu çünkü ben de onu onun beni özlediği kadar özlemiştim ve eninde sonunda beni ikna edeceğini hepimiz biliyorduk. İkna kabiliyeti yüksek bir arkadaşımızdı sonuç olarak. O, Ogeday Girişken'di.
Başını boynuma gömdü ve, "Bu kokuyu o kadar çok özledim ki," diye mırıldandığında gülümsedim. Böyle konuştuğunda ben duygulanıyordum, ağlayasım falan geliyordu ama o hiç ağlayacak gibi değildi.
Yatağa doğru yavaş yavaş yürüdü ve yatağın ucuna geldiğimizi anladığında kendini yatağa bıraktı. Hala bana sarıldığı için ben de onunla birlikte düşmüştüm. Ben büyük bir kahkaha atarken, o benim boynuma küçük öpücükler kondurmakla meşguldü.
