Ramo'nun klibinin çekileceği yere aceleyle gittiğimde, Makbule ve Ufuk'un beni beklediğini gördüm. Ramo ortalarda görünmüyordu, muhtemelen kliple ilgili işlere koşturuyordu. Onlara doğru yaklaştığımı önce Ufuk gördü ve elindeki telefona bakmakta olan Makbule'yi dürttü. O da başını kaldırıp önce Ufuk'a ardından bana baktığında ben çok yanlarına gelmiştim.
"Geç kaldım, özür dilerim," diye mırıldandım direkt.
Bir an önce şu konuyu halledip, arkadaşlarımla eskisi gibi olmak istiyordum. Benim sevdiğim kişilerin bana soğuk davranması çok sinirimi bozuyordu, hemen özür dilerdim ve eskisi gibi olmamızı beklerdim. Ama her zaman her şey istediğim gibi gitmiyordu, birazdan olacaklar gibi.
"Sadece buraya geç kalmakla kalmadın, aynı zamanda senin için doğum günü partisi yaptığım halde o partiden kaçtın Nisacığım." Makbule sinirle konuştuğunda tatlı olduğum gülümsemelerimden birini yolladım ama hiç etki etmişe benzemiyordu.
"Evet, onun için de özür dilerim. Ogeday'ın yanına gitmem gerekiyordu."
Arkadaşlarıma yalan söylemekten nefret ediyordum ama yapmak zorundaydım çünkü Ogeday'la benim evimde oturmak, senin partinde olmaktan daha güzel bir aktivite benim için diyemezdim, değil mi? O yüzden bazen böyle küçük, pembe yalanlara başvurduğum oluyordu.
"Ne Ogeday'mış arkadaş ya! İki günlük çocuk için bizi satıyorsun valla. Tamam iyi bir çocuk ama onunla benimle olduğundan daha yakın olmanı kıskanıyorum Niso." Ufuk'un söyledikleriyle ona dönüp kaşlarımı kaldırdım.
"Hadi ya, kıskanıyor musun gerçekten? Hiç de belli etmiyorsun aslında," diyerek güldüm.
"Bir de dalga geçiyorsun ya. Zaten kaç aydır çocuğun adını ağzından düşürmüyorsun. Bana bak, hoşlanıyor musun yoksa sen bu Ogeday'dan?" diye sordu Ufuk şüpheyle.
Ben inkar etmek için ağzımı açmışken Makbule konuştuğunda susup ona baktım. "Ay Ufuk bir de soruyor musun? Bence hoşlanmayı da geçti artık bunun hissettikleri ama çocuktan şüpheliyim. Sadece arkadaşı olarak da görüyor olabilir bizimkini."
"Ben de buradayım Makbuleciğim, farkındasın değil mi?" diye sorarak onu dürttüğümde gülerek bana döndü. Benimle böyle dalga geçmeleri hoşuma gitmiyordu ama en azından biraz olsun yumuşamışlardı.
"Farkındayım canım, nihayet teşrif edebildin diyeceğim de anlamayacaksın şimdi. Nihayet geldin diyeyim."
"Hiç de bile, anlardım bir kere. Siz benim Türkçeyi çok hafife alıyorsunuz yalnız."
"Tamam, Türkçene yıldızlı pekiyi verelim. Şimdi şu Bugeday'la aranızdakileri anlatır mısın artık?" Ufuk'un söylediklerine gözlerimi devirdim.
"Burada konuşulacak şeyler mi bunlar? Hem Ramo da yok, nerede o? Bunları daha sonra konuşsak olmaz mı?"
"Ramo gelecek birazdan, anlat sen. Kimse bize bakmıyor hem, niye rahatsız oluyorsun ki? Bizim klibimiz değil sonuçta, biz sadece arkadaşımıza destek olmaya geldik buraya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzak yol. | ognis
Fanfictionbilen var mı aklım nerede? alıp götürdün. sormak gelir içimden rüzgar mısın, aşk mısın?