Sınav bittiğine göre buna ve İO'ya bölümler mümkün olduğunca dört güne bir gelecek. Güzel haberi verip kaçıyorumm 💓😘
Gergin bir şekilde nefes aldım ve yaklaşık iki dakikadır önünde durduğum kapının zilini çaldım. Cesaretimi toplamayı bekliyordum ama bu şekilde toplanacak olan cesaretim daha da kaçıyordu benden.
Barış'ın kapısının önündeydim. Birkaç ay önce nefret ettiğim bu eve kendi isteğimle gelmiştim. Aslında tam olarak kendi isteğimle sayılmazdı, Barış beni buna mecbur etmişti ama teknik olarak beni kimse zorlamıyordu.
Kapı açıldığında karşımda bana sırıtarak bakan eski sevgilime ben de gülümsemeye çalıştım. Ona gerçeklikten oldukça uzak bir gülümseme gönderdiğimde o buna bile tav olmuş gibi görünüyordu.
"Bebeğim, hoş geldin! Senin için penne yaptım, seversin."
İçeri girerken görmediğini düşündüğüm bir an gözlerimi devirdim. Penneyi ben değil, kendisi seviyordu. Kendi sevdiği şeyleri zorla bana da dayatmaya başladığı için bu ilişki bitmeye başlamıştı zaten ama görüyordum ki şu geçen birkaç ayda hiç de değişmemişti. Barış, hala aynı Barış'tı ve ben ondan oldukça nefret ediyordum.
"Teşekkürler," diye mırıldandım. Ona naziklik yapmama zerre gerek yoktu aslında ama bugün, onunla barışmak istiyor gibi görünmem gerekiyordu.
Planımıza göre ben onun şarabına o görmeden ilaç atacaktım ve o uyuduğunda da bizimkileri arayıp çağıracaktım. Sonra her ihtimale karşı onu bağlayacaktık ve evin altını üstüne getirip bulduğumuz bütün flashbellekleri alacaktık. Bilgisayarı ve telefonuna bakmayı da ihmal etmeyecektik tabii ki.
Önümden mutfağa doğru yürüdüğünde çantamı kapının yanına bırakıp onu takip ettim. Mutfağı küçük ama uzundu. Buradaki, bu evdeki anılarım aklıma geldikçe kusacak gibi oluyordum. Barış'ın asıl yüzünü görmeden onunla nasıl da mutluydum. Ama mutlu olduğum kişi Barış değildi, bana gösterdiği kişiydi. Barış öyle biri değildi çünkü. Bunu idrak edebildiğim an da ilişkimizi bitirmek için adımlar atmıştım zaten.
Ama onun evine kamera yerleştirecek kadar manyak biri olduğunu hiç fark edemedin sevgili zeka küpü.
"Aramana çok sevindim. Gerçi bekliyordum ama bu kadar erken beklemiyordum. Önce birileriyle konuşur, onlardan akıl alırsın falan diye düşünmüştüm." Söylediklerine kaşlarımı çattım. Tenceredeki makarnayı karıştırıyor, bana bakmıyordu. Acaba bildiği bir şey mi vardı? Beni Adnan'ın ofisinde falan görmüş olabilir miydi? Sanmıyordum ama konu bu psikopat olduğu için her şeye ihtimal vermek zorunda kalıyordum.
"Böyle bir konuyu kimle konuşacağım ki?" diye sordum sinirle. Ne kadar ona ılımlı yaklaşmaya çalışsam da bu çok zordu. Yüzüne tükürmemek için zor dururken, karşısında hiçbir şey yokmuş gibi konuşamıyordum işte. Onun kadar iyi bir oyuncu değildim maalesef.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzak yol. | ognis
Fanfictionbilen var mı aklım nerede? alıp götürdün. sormak gelir içimden rüzgar mısın, aşk mısın?