Bölüm 18

3.3K 124 96
                                    


Sihirli Annem setinde oradan oraya koşturuyor, Ogeday'ı arıyordum ama bir türlü bulamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sihirli Annem setinde oradan oraya koşturuyor, Ogeday'ı arıyordum ama bir türlü bulamıyordum. Onu bulmam gerekiyordu, onun beni aradığını, benimle konuşmak istediğini biliyordum.

Birkaç karavana bakıp elim boş döndükten sonra, bir sonraki baktığım karavanda nihayet onu bulabildim. Oturmuş, başını ellerinin arasına almış bir şekilde düşünüyordu. Benim ona doğru geldiğimi fark ettiğinde ayaklandı. Yüzünde acı çekiyormuş gibi bir ifade vardı.

"Oge, ne oldu neyin var, iyi misin?" Sarılmak için bir hamle yaptım ama sinirli bir şekilde geri çekildi.

"Bana hiçbir şey sorma. Gördüklerim doğru mu, cevap ver."

"Ne?" diye sordum anlamamış bir şekilde. Bu ise onu daha da sinirlendirmişe benziyordu.

"Barış'la aranda bir şey var mı, yok mu?"

"Her şeyi anlatacağım-"

"Anlatma! Anlatma, cevap ver sadece."

"Tamam vereceğim," dedim gözlerim yavaş yavaş yaşlarla dolmaya başlarken.

"Barış'a o iğrenç videoları gönderdin mi?"

"Düşündüğün gibi değil," diyerek kendimi açıklamaya çalıştım ama gözü dönmüş gibiydi. Beni pek dinlediği söylenemezdi.

Başını iki yana salladı. "Evet ya da hayır de."

"Hayır ama.." dedim ve sustum. Doğru cümleleri bulmaya, onu sakinleştirmeye çalışıyordum fakat sustuğum her dakika daha da sinirleniyordu.

"Nasıl yaparsın bana bunu?" diye sordu çaresizce. Yüzünde benden tiksiniyormuş gibi bir ifade vardı ve ben bunu görmeye dayanamıyordum.

"Yemin ederim, sana yemin ederim ben bir şey yapmadım. Barış kendi çekmiş o videoları."

"Senin haberin olmadan mı çekmiş?" dediğinde yüzüne bakamadan başımı salladım yavaşça. "Öldüreceğim lan onu," diye mırıldandı.

Kapıya doğru yürürken onu durdurmak için bir hamle yapmadım. Bugünün geleceğini, beni trenin altında ezilmekten kurtardığından beri biliyordum zaten. Onu durdursam ne olurdu ki? Beni kolayca atlatırdı.

Karavanın kapısını açtığında Barış'la burun buruna geldi. Onun burada ne işi vardı, ne ara gelmişti hiçbir fikrim yoktu. Bir süre sinirle birbirlerine baktılar. Ardından önce Barış, ardından da Ogeday bana döndü. Benim gözlerim ise ikisinin arasında dolaşıyordu. Ogeday tekrar Barış'a döndü ve Barış hala bana bakarken onu karavanın içine çekip, karavanın kapısını kapattı. Ardından onu dolaplara yaslayarak boğazını sıkmaya başladı.

"Ulan, nasıl yaparsın lan sen bunu?"

Ogeday, Barış'ın boğazını sıkıyor, Barış da çırpınıyordu. Ben ise olduğum yerde kalakalmıştım, anın getirdiği şokla hiçbir tepki veremiyordum. Sadece olan biteni izleyebiliyordum.

uzak yol. | ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin