8. Bölüm

57 7 2
                                    


Ve nihayet 3. Sınıfım da bitmişti ve ailemde temelli olarak İstanbul'a dönmüştü. Artık aileme hasret kalmayacaktım yeniden hep bir arada olacaktık ve artık yurtta kalmak zorunda da kalmayacaktım. Okulum evimize uzak olsa da buna katlanabilirdim. Zaten gelecek yıl son senemdi.

Babamların temelli dönüşünü kutlamak için yakın arkadaşları kutlama yemeği ayarlamışlardı.

Bu akşam hep birlikte en son 10 yaşımdayken gittiğim Emir'lerin evinde toplanacaktık. Ailem burada olmadığı için Emir'in evine tek başıma gitmemiştim. Babam arada bir iş için İstanbul'a geldiğinde babamla birlikte Emir'in babası Hakan amcanın şirketine bir kaç kez uğramıştım. Ama evlerine küçüklüğümden beri hiç gitmemiştim...

Babam eski şirketini kurtaramamıştı ama Hakan amca ve diğer ortağının ısrarıyla onların şirketine ortak olmuştu. 3 eski dost şimdi hep birlikte iş yapacaklardı. Şimdiye dek birbirlerini asla yalnız bırakmamışlardı.

Ve şimdi de babamların dönüşü için güzel bir parti hazırlamışlardı....


Davete uygun sade ve şık bir elbise alıp giyinmiştim. Şalımı da başıma taktıktan sonra artık tamamen hazırdım. Yıllar sonra o eve tekrar giriyor olmak beni çok fazla heyecanlandırıyordu. Ve üzüyordu da... Emir... Artık Emir'le ilgili kimseye bir şey sormuyordum. Nerdeydi, nasıldı, ne yapıyordu, hala İngiltere'de miydi hiç haberim yoktu.

Emir'ler ve bizim evin arası 5 dk'lık araba yolculuğu kadar kısa mesafedeydi.. Ev tamamen küçüklükten hayal meyal hatırladığım gibiydi. Evin yardımcısı bizi karşılamış. Bize herkesin toplandığı yere kadar eşlik etmişti.

Babam ve annem eski dostlarıyla uzun uzun sarılıp hasret giderirken ben de onların peşinden gidip onların görüştüğü arkadaşlarına, ailem tanıştırdıkça "merhaba" diyordum...

Davete katılan aileler çocuklarıyla katılmışlardı. Bir sonraki görüşeceğimiz ailenin yanına gittiğimizde babam ve Emir'in babası Hakan amcanın diğer ortağı olan Yavuz amca olduğunu öğrenmiştim. Onlara da merhaba dedikten sonra arkası dönük başka birileriyle sohbet eden oğullarını da bizi tanıştırmak için çağırdıklarında gördüğüm bu yüz karşısında ağzım kocaman açık kalmıştı .... O ise bu halime gülüyordu;


+Mert sen?

-evet Hazal benim.

+İnanmıyorum.
Mert hiç şaşırmış gibi görünmüyordu. Yoksa biliyor muydu?

Ailelerimiz tanıştığımızı görünce şaşırmıştı. Onlara kısaca aynı okula gittiğimizden ve öyle arkadaş olduğumuzdan bahsetmiştik.

*Yavuz amca; kadere bakın. Eskiden de hep birlikteydiniz. Yeniden birbirinizi bulmuşsunuz.

+Nasıl yani eskiden derken? Eskiden de tanışıyor muyduk?

*Yavuz amca; evet kızım. Emir sen ve Mert sürekli birlikteydiniz. Siz gidene kadar bir gününüz bile ayrı geçmedi...

Derken şaşkınlığım daha da artmıştı. Demek ki Mert'i birisine benzetmem boşuna değildi.... Yüzümü hızla Mert'e çevirmiştim. Bir şey demesini bekliyordum ama gayet sessizdi... Ama neden? En başından beri beni hatırlıyor muydu? Yoksa yeni mi öğrenmişti. Öğrendiyse bundan bana neden bahsetmedi. Üstelik onu birisine benzettiğimi söylerken bu kadar tepkisiz kalması normal miydi?

Aklıma takılan bir sürü soru vardı...

Ailelerimiz başka arkadaşlarıyla görüşmeye gittiklerinde, Mert ve ben yalnız kalmıştı.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin