Kuma 🌿Yük🌿

1.9K 72 6
                                    


Allah ,bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar.
Bakara / 286





Günlerdir ayak basmadığım taştan zeminde valizin tekerlekleri büyük bir gürültüde ilerliyordu. Kısa süren uçak yolculuğundan sonra sonunda mardine ayak basmış ve insanı kendine bağlayan tarihi kokusunu ciğerlerime hapsetmiştim. İnsanın yorulup kaçmak istediği bazense delicesine sığındığı yuvası sandığı yerdi. Omzumun üzerinden Yasir ' e bakmak İstanbulda geride bıraktığımız bir kaç güne bakıyormuşum gibi hissettirmişti.

Saat çoktan akşam yemeği vaktini geçmişti. Karnımdaki guruldamalar yüzümü buruşturmama neden olsada sonunda uzun koridora ulaşmayı başarmıştık. Yasire yardım etmek istesemde kesin bir dille beni reddetip kendi başına valizi odaya çıkartmıştı.

Odanın kapısını araladığımda ahşap kapıdan çıkan gıcırtılı ses boş koridorda yankı yaptı. Hemen sağımdaki ışığı yaktığımda gözlerim biran için kısılıp sonra normal halini aldı. Odanın tam ortasında durup nereye gideceğimi bilemez halde ayakta kalmıştım. Arkamdaki adım sesleri tam yanımdan geçerken omzuma sürtünerek önümüzdeki kapalı perdeyi sıyırdı. Üstü cam altı ahşaptan olan kapının anahtarını çevirip açtığında perdenin bir kısmı hafif rüzgardan uçuşup serin havayı odaya savurdu.

Heybetli bedeni balkona çıktığında sessizliğin içini
çakmağın sesi doldurmuştu. Odanın içine esen ılık rüzgar yazın geldiğini anlatmak istiyor gibiydi.

Dolaptan lacivert rengindeki uzun elbise geceliği ve sabahlığı alıp banyoya geçtim. Soğuk su ile elimi yüzümü yıkayıp üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Geceliğin ipek dokusu üzerimden kayarak dizimin altına kadar serilmişti. Önden kalın askılı gibi dursada sırtındaki asimetrik kesimler beyaz tenimin çokta çoğunu gösteriyordu. Bacağındaki yırtmaç diz kapağımın bir karış üzerinde son buluyordu. Kapının arkasına astığım sabahlığı üzerime geçirdiğimde ince tülden olan sabahlıktan açıkta kalan kollarım ve bacağım gözüküyordu. Kuşağını sıkıca bağlayıp kendi odamdaki geceliklerime bian önce kavuşmam gerektiğini kafamın köşesine yazmıştım.

Belime kadar uzanan saçlarımı ıslatmış tarakla taramıştım. Banyodan çıktığımda karşımdaki görüntü yüzünden yüzüme sıçrayan alev topu yanaklarımı küle döndürmüş gibiydi.  Dolabın önünde yan bir şekilde duran Ali Yasir üzerindeki Lacivert gömleğin son düğmesini açmış ve üzerinden çıkarmıştı. Gözlerim kavruk teninde bir süre gezinmiş sonra tam göğsünün üzerindeki yarım bırakılan pusula dövmesinde takılı kalmıştı. Romen rakamları ile üzerinde yazan sayıları buradan okumak çok zordu. Gözlerimiz birleştiğinde kafasını eğmeden gözleri ile üzerimi ağırlıkla süzmüştü. Tül sabahlığın açıkta bıraktığı bacağımda bir süre takılı kalmış adem elması sertçe ileri geri hareket etmişti. Gözleri ağır hareketlerle gözlerime tırmandığında aramızdaki sessizlik uçurum olup büyüyordu sanki. Konuşsak oda yanıp küle dönüşecek gibiydi. Bedenlerimizden çatırdyarak çıkacak olan elektrik akımı aynı anda ikimizide kömüre çevirebilecek kadar kuvvetliydi. Gözlerimiz arasındaki bağı kapının tıklatılması bölmüştü. Ali yasir dolabın içine bakmadan çıkardığı siyah yuvarlak tişörtü parmakları arasına sıkıştırıp kapıya adımladı. Kapının koluna bastırıp açtığında tüm çıplaklığının üzerine koridorun loş sarı ışığı yansımıştı. Başımı Ali yasirinin bedeninin müsade ettiğ kadar yan tarafına gelecek şekilde parmaklarımın ucunda doğrulup gelene baktım. Şirin elindeki koca tepsiyle zor ayakta duruyor gibiydi. Çeşitli yiyeceklerle dolu olan tepsiyi Ali yasir hiç zorlanmadan elinden almış ve kapıya sırtını dönüp sedirin üzerine bırakmıştı. Şirin önce utanarak abisinin çıplak sırtına bakmış sonra gözleri hızla benim üzerimde dolanmıştı. Yaşadığı şaşkınlık aklına üşüşen birlikteliğimiz yüzünden olmuştu. Kapının önünden geçip sedire oturduğumda Ali yasir şirine bir kaç bişi söyleyip göndermişti. Karşıma oturduğu sıra artık üzerinde siyah bir tişört vardı . Dar sedir oturmamı çok zorluyordu. Birde üzerimdeki geceliğin açıklığıda engeldi tabi. Bacağımdaki yırtmacı elimle tutup sağ bacağımı sol bacağımın arkasına kırıp öyle oturdum.  Bacağımın açıklığı şimdi daha derinden gözüküyordu. Elimle tutsamda çekiştirsemde faydası olmayacaktı. Ali yasir başını önüne eğmiş önündeki kuru dolmaları yemekle meşgulken zaptetmeye çalıştığım açıklığı bırakıp çatalıma bir tane böreğe batırdım. Beyaz bacağımı ince bir tül örtüyordu sadece. Üzerimdeki bakışların yakıcılığını tüm bedenimde çekiyordum sanki. Her şey o kadar sessiz ilerliyorduki aramızdaki gerilime ikimizde engel olamıyorduk. Elimdeki çatalı tepsiye bırakıp ayağa kalktım. Sırtımdaki bakışlarını hissetsemde artık daha az çekiniyordum.  Dolabın kapaklarını kaydırıp alt bölmedeki yastık ve battaniyeyi çıkardım.  Yatağın hemen yanına battaniyeyi iki katlı serip üzerine yastığı yerleştirdim. Yatağın üzerindeki örtüyü çekip yere onuda bıraktım. Sabahlığın kuşağını çözüp kollarımdan sıyırdım. Saçlarımın arasında hissettiğim nefesle ellerim donup kalmış sabahlık üzerimden yere kayarak düşmüştü. Bedeninden yayılan sıcaklık bütün kemiklerimi ısıtıyordu. Uzun biçimli parmakları soğuk parmaklarıma değdiğinde irkildim. Sırtımdaki saçlarımı omzumun üzerine topladığında dudaklarının arasından çıkan nefesi açıkta kalan kısımlardan kuyruk sokumuma kadar uzanmıştı. Dudaklarının ıslaklığı tam kulağımın altında durunca gözlerim sıkıca kapattım.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin