Bedenimi ansızın onun bana yapışık bedeninden çektim buna izin vermedi. Dudaklarımız birbirinden koptu. O, büsbütün bir hataydı. Kendime çeki düzen vermeliydim. Hani ondan vazgeçmiştim. Hani duygularım bitmek için zaman kolluyordu. Ben saman alevi gibi ona tutuşurken ve hala yanıyor iken.
Dudaklarımız arasında oluşan mesafe azdı. Gözleri, gözlerimin içine düştü. Kor nefesi zayıf nefesime çarpıyordu. Elleri ansızın kaldırdığı bedenimi duvara yasladı. Onun kokusu tüm kalbimi mest ediyordu. Ondan nasıl uzak kalırdım. Ellerim sert omuzlarında kaldı. Soluk almak kollarında çok güçtü.
'Gelme karşıma çıkma Agâh, olan oldu aklım karıştı. Yapmamam gereken bir şey yapıp senin aklını da karıştırdım'
Sert nefesi tüm gövdesinin inip kalkmasını sağlıyordu.
'Mahpeyker'
Sustu ansızın. Kelimeler onun değil, tüm gerçek oluşuyla benim içime takıldı. Siyah hareleri benim yeşil harelerime takılıp yere düştü. Derin bir nefesi içine çekti. Belimde duran ellerini çekti. Bedeni halen bedenime yaslı duruyordu. Eli boydan boya çıplak omuzumu okşamaya başladı. Sonunda ellerimde durdu. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Sert elleri ellerimi sımsıkı sardı.
'Bir daha karşına çıkmayacağım' diye konuştu. Kelimeleri zihnimde yankılandı. Bir daha karşıma çıkmayacaktı. Buna yüreğim nasıl dayanırdı. Yine de bir umut sımsıkı tuttuğu elimi bırakmaz sandım. Meğer yanılmışım.
'Sen kimseyi sevemezsin Agâh' diye onu üzerimden ittirdim. Yolu, yolum değildi. Gözüm gözünün içi değildi. Hiç olmamıştı. Meğer hayallerime çok anlam yüklemiştim. Dilim bir ayazın estirdiği rüzgar gibi soğuk çıkmıştı. Büyük bedeni milim yerinden oynamadı. Gözümden bir damla yaş geceye aktı. Eli tenime değdi. Çenemi yukarıya kaldırdı.
Gözlerim gözlerine düştü. Bu an o kadar kısa sürmüştü ki, gözleri yanağımdan düşen bir damla yaşta durdu. Elim gözyaşıma silmek için uzandığı vakit beni durdurdu. Yumruk yaptığım elimi çözmeye çalıştı. Yüzü, yüzüme yaklaştı. Ne desem bilemedim, ne yapsam...
Dudakları çenemin ucuna değdi. Bir süre orada durdu. Nefesimi tuttum. Gözlerimi kapadım. Bu yakınlık ömrümü alıyor muydu? Yoksa üzerine ömür mü ekliyordu.
'Senin yolun ben değilim. Senin yol dediğin ben hiç olmasim " diye fısıldadı. Yüzüme dokunan yüzü üzerimden çekildi. Yıkıldı tüm cümlelerim, kırıldı tüm umutlarım. Bana bir umut verirken diğer yandan o umudumu yıkıp giden neden oydu. Beni kırıldığım yerden yeniden kırdı. Gözyaşlarım yeniden akmaya başladı. Bunları durdurabilir miydi. Dudakları, tenimden uzaklaştı.
Kırık olan umutlar yeniden kırılırken bir rüzgar geçti aramızdan. O rüzgar içime esen yeli alıp uzak diyarlara götürdü.
Gözlerimi açmak istemiyordum. Başımı salladım. Ellerimi ellerinden çektiğim de daha sıkı tuttu beni. Ne yapmaya çalışıyordu. Git desem yeniden diyebilir miydim? Gözlerim yavaş, yavaş açıldığı vakit kurak bir toprağın solgun yüzü gibiydi bakışları. Hisli sandığım düz bakışları yerli yerinde duruyordu.
Aslında o hep aynı adamdı lakin benim onu koyduğum yer farklıydı. Hep bundan değil miydi hayal kırıklarımlarım, yerle yeksan oluşlarım.Ellerimi bıraktı. Bedeni bedenimden uzaklara gitti. Her adımı ömrümü alıp götürüyordu. Aramıza giren mesafe ömrümden birşeyler alıp götürüyordu. Yaşlanıyordum, sevgim içimi ağarmıştı.
Bedenim duvarın dibine çökerken hıçkırık seslerim odanın duvarlarında, pencerenin açık kepenklerinde yankılandı. Gözyaşlarım bir sel gibi yüzümün her kıyısına dağıldı. Yüreğime bir yük daha ekledi. O yük, sandığımdan daha fazlaca idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gôr
Random'Sen benim mecrûh ruhumun şifası oldun' derken titreyen içim onun içindi. Elleri belimi iki yandan sımsıkı tuttu ben yukarıya kaldırdı. Şimdi boylarımız eşit olmuştu. Dudaklarımızın arasında milimlik mesafe varken ona karşı koymak öyle imkansız bir...