Part 5

3.1K 271 638
                                    

[DÜZENLENMİŞ BÖLÜMDÜR BU YÜZDEN YORUMLAR OTOMATİK OLARAK SİLİNMİŞTİR.]

[HYUNJİN]
(Hyunjin'in dilinden)

Ben gerçekten bir aptalım. Hangi akılla görmediğin kişiye bağırıp çağırıyordum ki? Dün gece anneme ait yıllar sonra bir şey bulmuştum bu yüzden kendimde değildim ve hiç bir şey kaldıramazdım.

Ayrıca Prensin sesini de o gişede olan aptal adama benzetmiştim. Ama bu saygısızlığıma rağmen Prens yüzüme baktı, hatta gözlerimin tam içine bakarak olayı evirip çevirip kurtardı.

Tek aklımda ki soru "Neden?" İdi. Hiç bir anlamı yoktu bunun. Beni ölümle bile cezalandırmasını beklerken yanına atandırdı... Neden?...

Bilemiyorum ama gerçekten tel bildiğim o bana orada odaklanmışken bende orada kaybolmuş gibiydim. Çilleri gerçekten yıldızlar gibiydi. Say say bitmez ama saymak için üşenmeyecek kadar güzeldi. Keşke... Ne keşkesi Hyunjin! Kendime gelmeliyim.

Kafamı salladım. Ne düşünüyordum ben? Gerçekten burası bana hiç iyi gelmiyordu hem de ilk günden!

Bunları düşünmeden önce gurur yapmadan özür dilemem gerekiyor.
Ah çilli, ah!

[Felix]
(Felix'in dilinden)

Aptallık ve ben! Nasılız ama? Mükemmel ikili değil mi? Daha dün tanıdığım çocuğu sırf onu öldürmesinler diye yanıma atandırdım! Hem de saygısız bı ucube olmasına rağmen!

İşte mükemmel zekam sadece babamın atandırma ve attırma kelimesini yanlış anladığını yönünde algı yapmama yetti. Hayatını kurtardım ama umarım benim hayatımı mahvetmez aptal ucube.

Herkes dağıldıktan sonra arka bahçeye geçip kitabımı aldım. Selestia'nın getirdiği papatya çayımla birlikte kafamı dinlemek için kitabımın kapağını araladım.

Sessizce kitabımı okurken bir kaç adım sesleri duydum fakat korumalardır diye kafamı çevirmedim. Adımlar bana yaklaştığında koruma bana bir şey söyleyeceğini düşündüm ve kafamı kaldırdığımda sakalları uzun, yüzü karanlık bir esmer, salkım saçak kıyafetleriyle bana yaklaştı.

Yine de dış görünüşten yargılamayarak yabancı olduğunu düşünerek güzelce konuşmaya çalıştım.

"Buyrun? Bir şey mi soracaktınız?"

"Evet, bu güzelliğiniz... Gerçek mi?"

Adam derin derin bakışlarıyla beni korkutuyordu. Ve üzerime doğru yürüyüp, yanıma oturdu.

"Kimsiniz? Yanıma oturmak için izin bile almadınız? Kitap okuyorum ne söyleyecekseniz söyleyin."

Pis pis sırıttı ve baştan aşağı beni süzdü. Süzerken ise en çok giyindiğim transparana yani gözüken göğüsüme baktığımda iğrençliğini anlamıştım.

"Kıyafetin..."

Bir anda elini attı ve

"Yakışmış."

Bir hamleyle onu koltuktan aşağı attım ve bağırdım.

Dear Hyunlix (Düzenleniyor...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin