"Nedir böyle kalbini karartan?"

1.9K 177 305
                                    

Kolundan tutarak sürüklüyorlardı Felix'i.
Gözlerinde yaşlar ellerinde sevdiğinin kanıyla. Çaresizdi o ya da dayanıklı değildi yaşadıkları karşısında. Çok gençti hepsi için. İkisi de kısa bir sürede birbirlerini canlarını ortaya atacak kadar sevmişti.

Bitmemeliydi burada hikayeleri.

----------

Felix'i mâlikaneye getirdiklerinde Felix susmuştu, donup kalmıştı. Konuşamıyor, hareket edemiyordu. Beyni, kalbi düşünceleri donmuştu. Hiç bir şey hissedemiyordu.

Felix'i öyle gören korumalar onu sarsıyordu ama hareket etmiyordu sadece gözünden ateş parçası gibi sıcak yaşlar akıyordu. Onu odasına çıkarırken Hyunjin'in odasından birilerinin eşyalarla çıktığını gördü. Kolundan tutan korumaları savurdu. Ve koşarak oraya doğru ilerledi.

Ellerinde kolilerle Hyunjin'in eşyalarını götürüyorlardı. Felix görür görmez gözlerini açarak

"HEY, HEY, HEY SEN, SEN NE YAPIYORSUN"

"Efendim Joon Bey..."

"BIRAK ŞUNLARI!"

"BIRAKSANA APTAL!"

Korkuyla elindeki eşyaları yere bırakıp oradan ayrıldılar. Felix eşyaları odaya doğru götürdü ve kapıyı kapattı. Hyunjin'in odasındaydı.

Eşyalarına bakarak ağlıyordu. Onun kokusu hâlâ vardı üstünde. Cebinde bir sürü fotoğraflar vardı. Daha sonra yatağına doğru uzanıp yastığına sarıldı

Felix için yaşam durmuş gibiydi. O hâlâ Hyunjin'in yanında kalmıştı. Ruhunu orada bırakmış gibiydi.

Onun bu kokusunu tekrar aldırmayacak kişiydi asıl suçlu. Bu kişi babasıydı. Ya da baba dediği kalpsiz adamdı. Bu adam da olamazdı? Nasıl böyle bir şey yaptı? Vicdani yok muydu? Kalbi acımamış mıydı? Babası böyle biri olamazdı, eğer böyle biri babası olsa bile onu öldürecekti. Hatta şimdi.

Kafasını toplamaya çalıştı ve hemen Hyunjin'in yatağının altında sakladığı kılıcını cebine takarak odasından hızla çıktı. Kapısının önünde ki korumalar tam konuşacakken hepsini bir vuruşta yere sermişti. Gözü kör olmuştu artık. Kaybedecek hiç bir şeyi yoktu.

Babasının odasındaki kapıyı ayağıyla sertçe itip açtı ve orada oturup kitap okuyan babasının boynuna dayadı uzun kılıcı. Babası korkuyla gözlerini açtı ve yavaşça elindeki kitapla gözlüğünü masaya bıraktı.

"Nasıl yaptın bunu bana?"

"Sakin ol oğlum"

Felix sinirle kahkaha attı

"Sakin ol..sakin ol diyor"

"Oğlum, geleceğin için zorundaydım."

"GELECEK DİYOR... Sen şaka mısın be adam ben şuan zor nefes alıyorum gelecek diyorsun bana."

"Oğlum.. bilmediğin şeyler var."

"Neymiş o bilmediğim şeyler söylesene! Beni bu hâle getirecek kadar önemli miydi? O masum Hyunjin'i kanlar içinde orada bırakacak kadar değerli miydi?

Dear Hyunlix (Düzenleniyor...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin