[HYUNJİN]
(Hyunjin'in dilinden)Gözlerimi açtığımda revirdeydim doktor beni sedyeye koyduktan sonra baygınlık geçirdim sanırım.
Biraz öyle yarım gözüm açık yatarken kapı açılma sesiyle gözümü açtım. Kim geldi diye merakla gözümü tamamen açıp yana bakmaya çalıştım. Gelen babasıydı. Görür görmez korktum ve başımı korkuyla bir anda kaldırdım.
"Efendim.."
"Hwang Hyunjin...değil mi?"
"Evet efendim."
"Olanları biliyorum. Kendi cezanı zaten almışsın."
"Ama bir daha böyle bir şey yaşanırsa sadece ayağın değil"
Cebindeki uzun kılıcı çıkarıp boynuma doğru tuttu.
"Tahmin edemeyeceğin şeyler olur."
Korktum. Kocaman kılıcı boğazıma tutmuştu ve oynatıyordu. Cidden bu kadar kötü bir şey mi yapıyordum ben? Lanet olsun hayır, kötü bir şey değildi. Kötü bir şey olsa bile neden öldürme tehditine kadar gider ki bu. Neden insanlar başkalarını olduğu gibi kabullenmekte zorlanıyor? Neden?
Ve aşk,
Aşk bu kadar kötü bir şey ise neden onunlayken heycanlı ve mutlu hissediyordum?
"Biliyorum şuan ne olduğunu anlamıyorsun, ağzıma almak istemiyorum ama alkollüyken oğlumu öpmüşsün."
"Bizim gibi homofobik bir ailede bu tür kişilerin yani gay travesti gibi tiplerin sonu ve hakkettigi tek şey ölümdür."
Homofobi kelimesinden nefret ediyorum. Çünkü bu bir 'fobi' değil.
Fobi bir şeylerden korkmak anlamına gelir. Sen korkmuyorsun, sadece boktan birisin."Hiç gay birine de benzemiyorsun. Sarhoşluğuna veriyorum. Bunun bir daha yaşanmaması için alkol almanı yasaklıyorum."
"Peki efendim."
Söyleyecek bir çok söz, bir çok kelime vardı. Ama sadece susuyordum. İkimiz içinde en iyisi buydu.
Susmak ve sabretmek.
O kadar cahildi ki çünkü. "Gay gibi durmuyorsun." Dedi ? Gay olmak dış görünüşle mi alakalı sanıyordu bu adam? Hislerin ne olduğunu bilmediğini aslında boynumdaki kılıçtan da anlayabilirdim.
Bunları söyledikten sonra küçümseyerek bakıp kapıya doğru yöneldi. Tam da o anda Felix kapıdan içeriye doğru koştu.
Nefes nefese
"Baba"
"Merak etme oğlum bir şey yapmadım.
İstemsiz yaptığı bir şey için cezalandırmayacağım."Bana tekrar sahte ve gıcık bir gülümseme göstererek yanımızı terk etti. İstemsiz olduğunu nereden çıkarmıştı ya da bu yalana nasıl inanmıştı? İçimden bir his bunun inandığı için değil oğluna bir şey yapmak istememesinin bir bahanesi gibi geldi. Çünkü ortada fotoğraf varken bu çok saçmaydı.
Gittikten sonra Felix tekrar gitmiş mi diye tekrar kontrol etti.
Sonra yüzüme dolu gözlerle bakıp koşarak yatakta uzanmış halde olan bana sarıldı.
"İyisin...sen iyisin değil?"
"Evet Felix iyiyim. Herşey yolunda."
"Ya geleceğimiz Hyunjin?"
Dolu gözlerle bunu söylerken içim yanıyordu. Artık sarılsak bile yanlış anlayacaklardı. Bizi gözetleyeceklerdi. Neden kaderimiz böyle iğrenç kişilerin elinde Felix?
Umudum yoktu. Ama onun umudunu yitirme gibi bir hakkımda yoktu. Görevimi yapacaktım yaşadığım sürece onu umutlandıracağım, hep yanında olacağım.
Yanıma yatması için elimle işaret ettim. Yana doğru kaydıktan sonra yanıma yerleşti. Yüzüme baktıktan sonra omzuma doğru yaslandı. Yumuşacık sapsarı tüy gibi saçları vardı. Ellerimi saçlarına daldırıp okşamaya başladım.
"Daha yeni mi başlıyor herşey?"
Endişeli endişeli konuşuyordu. Ona moral vermek amacıyla konuşuyordum.
"Her şey kelimesi benim için sadece seni ifade eder Felix. Diğer şeylere engel olabilirler. Ama duygularımızı yönetemezler. Herşey bizim elimizde.
Bizim sınavımız sabır olacak. Birlikte sabr edeceğiz""Şimdi bunları düşünme bugünü atlattık ya ona bak"
"Ya her gün böyle geçerse, ya her gün bu günde bitti diye şükür edersek Hyunjin?"
Saçlarını okşadım. Hiç bir şey diyemiyorum çünkü diyecek kelime yokt.
Felix'in dediği gibi"Ya geleceğimiz.?"
-
-
-
--------------------------------------------------------------
Bölüm sonuAgliom
Kısa oldu kusura bakmayın atmamaktan iyidir.
Arkadaşlar hadi bu kurgu diyelim ki
Ya bizim geleceğimiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Hyunlix (Düzenleniyor...)
Jugendliteratur⚠️DÜZENLENME AŞAMASINDA⚠️ Lee Mâlikanesi'nin biricik oğlu ve koruması Hwang Hyunjin... -Arkadaşlar normalde 2. Kitap olarak düzenlenmiş hâlini çıkarıyordum vazgeçtim. Onun yerine direkt buradan düzenleyeceğim.