III

17 4 6
                                    


III

Kazandıkları paraya karşın mütevazı idi Mey'lerin evi , fakat çok şık ve sadeydi . Melis defalarca daha büyük , daha gösterişli bir evde yaşamaları gerektiğini söylese de Mey hiçbir zaman ona aldırış etmemiş , kendi bildiğini yapmıştı . Melis'in sarf ettiği kelimeler onun için boştu, bomboştu . Melis de bunu fark etmiş olmalı ki , bir süre sonra ev hakkında şikayetlenmeyi bırakmış ve alışmaya çalışmıştı . Her ne kadar gösteriş yanlısı olsa da , artık sevmeye başlamıştı yaşadıkları yeri . Merkezi bir yerde , çoğu yaşını almış , zengin , her şeyden bıkmış sadece çok sessiz ve durgun bir hayat yaşamak isteyen insanların yaşadığı bir semtti burası . Mey'in istediği , Melis'in hiç istemediği bir yerdi . Fakat dediğimiz gibi zamanla Melis bu durgunluğa boyun eğmiş , semtin kültürlü ve nazik , tatlı insanlarına alışmış , sevmişti . Zaten böyle değil midir ki ? İnsan bir zaman sonra nerede olursa olsun , ister çok iğrenç ve tehlikeli bir yerde , isterse de deniz gören aylık kirası beş rakamlı bir yerde yaşasın mutlaka alışır oraya . Belki de en güzel yanıdır bu insanın . Bulunduğu ortamı benimser . Bir zaman sonra kötü yanları değil de , oranın iyi yanlarını görmeye başlar . Melise de aynısı olmuştu .

Şimdi ise oturma odasındaki gri , kenarları turuncu koltukta kız baygın halde yatarken , Melis ve Mey ettikleri kavgayı bile unutmuşlardı . Her ikisinin gözlerinde kaygı vardı ama , Melis'in kaygısı daha çok gösteriyordu kendini . Mey kızın siyah , lambanın altında ışıl ışıl parlayan saçlarına bakıyordu . Güzel bir kızdı o . Mey'in tanımlamasıyla saf bir güzelliği vardı . Sürekli hikayelerde anlatılan , filmlere , dizilere konu olan deniz kızı hikayesindeki deniz kızının güzelliği tanımına uyuyordu . Çoğu insan uyurken çirkin görünürdü , ama o öyle değildi . Bembeyaz teni ve adeta bir ressamın elinden çıkmış , düzgün , biçimli dudakları vardı . Gülümsemese bile , yüzünde insanı neşelendiren garip bir hissiyat vardı . Bir yazarın , en çokta Mey gibisinin kitaplarına ilham olabilecek bir kızdı o . Tarihteki bir çok kitabın yazılmasına neden olan o kadınlardan bile daha güzeldi bu kız onun gözünde .

" Acaba hastaneye mi götürmeliydik onu ? " diye sordu Mey Melis'in yüzüne bile bakmadan . Melis aniden ona doğru döndü gözlerini büyüterek , çok ince ve rahatsız edici bir ses tonuyla konuşmaya başladı .

" Şaka yapıyorsun galiba . Manşet mi olalım ? Söylentiler mi dolansın ? Mey ve Melis çifti kimsesiz kıza neler yaptı ? Onu buraya getirmemiz bile büyük bir hataydı . "

" Sen getirmedin , ben getirdim . Gerçekten yazıklar olsun sana . Bu durumda nasıl olurda kendini düşünürsün . Kızın haline baksana , hala uyanmadı . Kaç saat oldu . Eninde sonunda bir şey yapmamız gerekecek . Belki de ölüyor şuan ve biz hiçbir şey yapmıyoruz . Belki de ölümünü izliyoruz şuanda. . . "

" Ya sen ne zamandan beri diğer insanları umursar oldun ? " Melis bağırarak kesti onun sözünü .

" Ne alaka ? İnsanların önümde ölüşünü mü izleyeyim ? Hiç tanımadığım birisine kıskanıyorsun beni . "

" Kıskanmıyorum ! " Melis bağırıyordu .

" Tamam . " dedi Mey sakince . Melis bakakaldı ona öylece . Tartışmaya girmemeyi seçmişti Mey . Bir ilk yaşanıyordu . Konuşamadan önüne döndü ve kıza bakmaya devam etti . Uzun süren sessizliğin ardından kız gözlerini açtı . Yeri rahattı , hiç böyle olmamıştı . Etrafa bakmasına bile gerek kalmadan yabancı bir yerde olduğunu anlamıştı bununla birlikte . Uyandığını ilk anlayan , zaten bir süredir yüzünü durgunlukla izleyen Mey olmuştu . Kız aniden kalkmaya çalışınca onu sakinleştirmeye çalıştı .

" Lütfen kalkma , telaşlanma . Dinlenmen gerek . " Kız ona, yabancı yüze baktı . Konuşmaya , soru sormaya çekinir gibi bir hali vardı .

" Ne-neredeyim ben ? Siz kimsiniz ? " diye sordu utangaç bakışlarıyla .

" Merak etme , güvendesin . " dedi Melis Mey'in konuşmasına izin vermeden . Sesi katıydı , sertti . Kız dönerek Melis'e baktı , o zaman odada üç kişi olduklarını anlamıştı . Daha fazla çekinmeye başlamıştı .

" Evet , lütfen ani hareketler yapma . Yolda bulduk seni , baygındın . " dedi Mey .

" Hayır , " dedi kız . Yerinde doğruldu , oturdu . " Böylesi daha iyi . " Bunu söyleyecek cesareti nereden bulmuştu , kendisi bile bilmiyordu .

" Tamam sen nasıl istersen . " dedi Mey . " İsmin nedir ? "

" Jale . "

" Memnun oldum Jale , ben Mey. . . " eliyle Melis'i gösterdi . " Bu da Melis . " Jale konuşmadan baktı onlara .

" Aç mısın ? " diye sordu Mey . " Bir şey ister misin ? "

" Hayır , teşekkür ederim . " Jale çok aç olsa bile , bu teklifi nazikçe reddetmeyi seçmişti . Kafasını tuttu , sağına soluna baktı .

" Güzel değil mi ? " dedi Melis . Kız ağlayacakmış gibi duran gözlerini ona doğru çevirdi . " Ben dizayn ettim . Bu çöplüğü biraz da olsa güzelleştirmeyi başar. . . " Melis Mey'in öfkeli bakışlarını görünce sustu .

" Ne olduğunu hatırlıyor musun ? " diye sordu Mey güven veren bir ses tonuyla .

" Hayır . " dedi Jale alnını buruşturarak . Sanki bir şeyleri hatırlamaya çalışıyordu , ama bir türlü hatırlayamıyordu . " Yürüyordum. . . Sonra yolun öteki tarafına geçiyordum. . . Geri kalanını hatırlamıyorum. . . "

" O zaman bayılmış olmalısın işte , senin yolun ortasında bulduk . "

" Evet. . . " dedi Jale alnını buruşturarak . Gözleri gri renkli parkelere bakarken kendisi kaybolup gitmişti sanki .

" Sağlık problemin mi var ? Hastaneye gitmek ister misin ? " diye sordu Mey . Jale kafasını kaldırarak üzgün gözlerini Mey'in üzerine dikti .

" Hayır . " Kafasını salladı . " Sanırım yok . "

" Yine de götürelim seni . Belki bir şey vardır , sen bilmiyorsundur . "

" Yok , gitmek istemiyorum . Gitmeyeceğim . " Mey daha fazla inatlaşmadı onunla , sustu . Susmasıyla birlikte odaya sessizlik çöktü . Kimse konuşmuyor , istemiyor ve ya konuşamıyordu . Fakat kafaların içi , oda kadar sessiz değildi . Hepsinin kendine göre büyük görünen sorunları vardı . Melis kıskançlıktan patlayacaktı adeta . Çok sakin görünüyordu ama , tüm bunların ardında kıskançlık , öfke , kin vardı . Hep her şeye karşı fazla ilgisiz olan sevgilisinin , şimdi bu kadar soru sorması , kız ile ilgilenmesi kafasında birtakım düşüncelerin dönmesine neden oluyordu .

" Bir rüya görüyordum. . . " diyerek sessizliği bozdu Jale . Hem Melis , hem de Mey onun konuşmayı devam ettirmesini bekliyordu . Jale dikkatlerin tekrardan onun üzerinde olduğunu farkedince konuşmaya zorlanmış , yeni geçmiş utangaçlığı tekrardan geri gelmişti . " Bir kız vardı , belki benim yaşlarımda , belki daha genç belki daha yaşlı . Benden çok farklı bir yaşantısı vardı . Zengindi. . . Sanırım . Bir kadınla kavga ediyordu , seslerini duyamıyordum ama , el kol hareketlerinden , dudaklarından kavga ettiklerini anlayabiliyordum . "

" Bunu niye anlattın ki şimdi ? " diye sordu Melis kaşlarını çatarak . Jale cevap veremedi , neden anlattığını kendisi bile bilmiyordu . Kafasını öne doğru eğdi , iç çeker gibi oldu . Mey öfkeden alevlenmiş gözleriyle Melis'e baktı . Melis gözlerini büyüterek , sessizce " Ne var ? " dedi .

" İstediğin başka bir şey var mı , Jale ? " gözlerindeki öfkeye karşın , sesinde sakinlik vardı Mey'in . Jale kafasını kaldırdı , boş bakışlarla baktı ona .

" Hayır , " dedi . " Benim gitmem gerek . " Ayağa kalktı , sendeledi . Mey hemen onun yanına gitti , kolundan tuttu . Mey'in eli ona temas edince Jale garip bir bakış attı . Geri durdu Mey . Kenardan bunları ellerini göğsünde birleştirmiş izleyen , sakin görünümlü Melis daha fazla kıskanmaya başlamıştı şimdi .

" Bak , amacım seni aşağılamak değil , fakat gidecek bir yerin yok sanırım . Ayrıca çok yorgun görünüyorsun , en azından bu gece burada kal , dinlen . "

" Hayır ! " dedi Jale kararlılıkla . " Gitmem gerek , kalamam . " Kapıya doğru ilerledi . Melis onun kapıya doğru attığı her adımda rahatlıyor , Mey ise daha çok üzülyordu . Sonra hiçbirinin beklemediği bir şey oldu , Jale eşiğe varmışken yere düştü , bayılmıştı . Melis yerinde donup kalmış , Mey ise onun yanına koşmuştu .

Gözyaşlarımı gizleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin