Öncelikle herkese selamün aleyküm . Bu benim yazdığım ilk hikaye. Elimden geldiğince hata yapmamaya çalıştım ilk defa bir hikaye yazacağım varsa azıyla veya çoğuyla affedin. Hikayemiz de Antep şivesi olduğu için Antep şivesinin yazıya dökmek çok zor oldu benim için. Elimden geldiği kadarıyla sizlerin şiveyi yaşamanızı sağlayacağım. Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı eksik etmeyin rafıklar. Haydi Allah'a amanat olun. Gendinize iyi bahın bir daha ki bölüm de görüşmek üzere.
☺️🌺☺️Gözlerim yeni bir güne başladığımız habercisi gibi açılırken içimdeki boşluk hissi yerini almaya başlamıştı. Hafif yataktan doğruldum. Saçlarım açık olduğu için duygularım gibi onlarda birbirine girmişti. Karşımda duran makyaj masamın aynasından gördüğüm kadarıyla gözlerim şişmişti. Akşam ki ağlama seansımdan kalma olduğunu anladığım akmış rimellerim bana ucube havası vermişti. Korku filmlerinde oynayacak kızım şu halime bak bee. Ne istiyorum acaba derdim ne? Şu halimle güçsüz, savunmasız bir kızım aferin bana. Kendi kendime söylendikten sonra kendi iç dünyama daldım. Bilmiyorum ama aylardır içimde bir boşluk ve suçluluk hissi vardı. Bunu neyin tetiklediğini bilmiyorum ama kime sarılsam kime anlatsam geçmiyordu. Sanki kalbim birini arıyor ama bulamıyor gibi. Sanki bana birini bulmam için çığlık çığlığa bağırıyor ama ben ne onu duyabiliyorum ne de istediği kişiyi bulabiliyordum. Sadece koca bir boşluk ve suçluluk hissi. Yok bir kurtarıcım. Kayboluyorum o boşlukta.
Bu zamana kadar ne istediysem oldu. Zenginiz, hiç bir eksiğimiz yok ama bu boşluğa ne zenginliğim ne de isteklerim çare olmuyor. Bu his gitsin diye her türlü eğlence mekanlarını gezdim. Çeşit çeşit şarkılar da dinledim. Ama yapmak istediğim ne eğlenmekti ne de şarkılarda kaybolmak. Ruhumda sıkıldı en sonunda hiç bir şey yapamadım. Öyle ki en son büyük bir hevesle babamın şirketinde çalışıp adımı duyurmak için okuduğum, üzerinde kariyer planı yaptığım moda tasarımı bölümünü okuyup şirketin en iyi tasarımcısı da olmuştum ama bu yaz sırf bu his yüzünden bir tane bile yaz koleksiyonu çizemedim.
Bu düşünceler yüzünden kendimi yatağa tekrar atacakken odamın kapısının tıklatıldığını duydum.
" Gell!"" Zümra kızım! Saat kaç oldu haberin var mı?"
" Bilmiyorum. Kaç olmuş?"
Artık saatin kaç olduğunu değilde benim için endişelenen bir anne vardı karşımda. Ve ben buna daha fazla dayanamayıp dudağımın titremesiyle eş zamanlı olarak göz yaşlarımı bıraktım. Koşar adım yanıma gelerek bana sarılan annemi kollarımla saramayacak kadar güçsüzdüm.
" Ahh benim prensesim. Ne oldu sana anlamadım ki kaç aydır yemiyorsun içemiyorsun."
Gerçekten de yemeden içmeden kesilmiştim. Bu yüzden tüm aile ohal ilan etmişti herkes benim yüzüm gülsün diye bir şeyler yapıyordu. Aniden değisen bu halim için psikoloğa bile gitmiştim ama onlarda bir hal bulamadılar. En sonunda geçici depresyon diye geçiştirdiler. Verdikleri tavsiye ise eğlenceli şeyler yapmak ve yeni arkadaşlıklar edinmek. İşe yaramayan çözümler ve hüsran ile sonuç veren ben.
"Ama neyse moral bozmuyoruz. İyi olacağız dün akşam babanı duydun tatil hepimize iyi gelecek. Hadi kalk elini yüzünü yıka kahvaltıya."
" Tamam anne ama beni zorlamak yok. İçim almıyor yiyemiyorum."
" Tamam zorlamayacağım hadi bakalım kalk güçlüyüz biz bunu başaracağız hadi."
![](https://img.wattpad.com/cover/303305037-288-k123855.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümra Ve Derda
Fiksi UmumKalbindeki boşluğu doldurmak isteyen ama onu nasıl dolduracağını bilemeyen Zümra. Kalbi Allahu Teala' nın aşkıyla dolup taşan Derda. Tatlı bir karşılaşma sonucunda iki kalbin birbiri için attığını bilip susan Zümra ve Derda'nın hikayesi. Onların hik...