Bölüm 4|Açıklama

16.5K 436 3
                                    

"Sanem bak emin misin?"
"Hayır değilim"
Şu an içinde olduğum durum beni çok rahatsız ediyordu. Bu ihtimalin kalbimi kor gibi yakıp geçmesini izleyemezdim.
Sanem tereddütle gözlerime baktı
"Cihan'a söyleyecek misin? Peki ya annen? O'na?"
Gözlerimi kapattım ve parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Derin bir iç çekişten sonra gözlerimi açıp Nehir'de sabitledim.
"Söylemem gerekir"
"İyi de Cihan bu çocuğu asla kabullenmez, asla. Ne yapacaksın Sanem? Allahım nasıl bir seneryonun içindeyiz?"
Bu sözler canımı sıkmıştı. Evet haklıydı, bu bebeği asla kabul etmezdi Cihan. Hele evlenmek? Yani ben gidip bahçedeki herhangi bir çiçekle nikah kıysam daha mantıklı olurdu. Ama yine de canımı yakmıştı bu sözler. Bu gerçeğin beni ezip geçmesine dayanamadım.
"Tamam da ne yapayım Nehir? Madem biliyorsun söyle o zaman! Babasız bir bebek, hem de evlenmeden? Ne yapayım başka bir çözüm göremiyorum. Gidip söyleyeceğim ne olursa olsun."
Nehir bana biraz pişmanlık sezdiğim gözlerle baktı
"Haklısın, en azından dene. Ama önce emin ol. Birlikte gidin hastahaneye."
Kafamı salladım ve başka konulardan konuşmamızı rica ettim. Aklım hâla oradaydı ama bunu dışıma vurmak istemiyordum. Zaten saat 6 olunca Nehir kalkmaya karar verdi. Annem de gelirdi birazdan. Bir de annem vardı. Gerçekten nasıl bir seneryonun içindeydim?
Nehir kalktıktan sonra etrafı toparladım ve odama gittim. Tereddütlerim vardı ama başka yol göremiyordum. Bir Partiye davet edildim diye Cihan'ın beni sevdiğini düşünebilecek kadar aptallaşmamıştım henüz. Fakat yine de bunu nasıl söyleyeceğimi, neye dayanarak kabullendirmem gerektiğini bilmiyordum. Telefonumu elime alıp Cihan'a mesaj attım.
"Konuşmamız lazım. Önemli."
Mesajı gönderdikten sonra pek geçmeden cevap geldi;
"Konu?"
Gözlerimi devirdim ve bu cidden istemsizce olmuştu.
"Önemli işte, ne zaman konuşabiliriz?"
Yine huzursuzca beklemeye başladım
" 10 dakikaya sizin oradaki parka gelirim. "
Içimdeki huzursuzluk git gide büyüyordu. Ne yapacağımı şaşırmış vaziyette üstümü değiştirip parfümümü sıktım. Anneme dışarı çıkacağımı mesaj atıp anahtarı aldığım gibi evden ayrıldım. Sahiden 10 dakika geçmeden kapının önündeydi. Simsiyah saçlarını her zamanki gibi parmaklarıyla karıştırdı.   Ağır aksak adımlarla yanıma geldi. Aramızda rahat bi 8-9 santim fark vardı.  Komik gözüküyordu.
Bankı işaret edip oturmasını sağladım. Cebinden sigarasını çıkartıp bir tane yaktı. Hiçbir şey söylemiyordu.
Boğazımı temizledim ve ellerimle oynamayı bıraktım
"Bazı endişelerim var"
Sigarasından bir duman daha çekip kafasını geriye attı. Gülüyordu. Ne güzel gülüyordu.
"Hepimizin var."
Normalde bu anın tadını çıkartmak isterdim fakat daha önemli şeyler vardı.
"Bak lütfen sert bir tepki verme."
Boş gözlerle bana baktı ve ben de tek hamlede söyleyiverdim
"Hamile olabilirim"
Ilk bir dakika olayın şokuyla olduğu yerde kaldı. Sigarasını söndürdü ve kafasını dikleştirdi.
"Ne diyorsun? Saçmalamayı bırak."
Kızmıştım. Hem de çok. Oradan çok mu meraklı duruyordum acaba.
"Deli misin ya? Neden dalga geçeyim burada? Mutlu muyum sanıyorsun?"
Tek nefeste bunları takılmadan söylemiş olmam şaşırtıcıydı
"Bak Sanem, beni oyalamaya çalışma"
Bu sefer çok yakındık ve nefesini üzerimde hissedebiliyordum. İrkildim ve yine nefret duygusu benliğimi ele geçirdi.
"Bak emin değilim, bilmen gerekir diye düşündüm geldim söyledim. Biraz şu havalı tavırlarını kenara bırak, liseliler gibi bu gizem ne böyle? Sana ne yalan borcum var benim? O gece yaşananların eseri işte ne yapayım?"
Gözlerim dolmuştu ve bu beni çok zorluyordu. Sesim titremişti ve nabzım çok yüksekti
Bir şey söylemedi, bir sigara daha yaktı. Ne düşündüğünü bilmeyi isterdim. Hem de çok. Tam şuan buraya bir meteor düşse diye düşünürken tekrar konuştum
"Hastaneye gidelim, belki de yoktur. Boşuna panik yapmanın manası yok."
Bakışlarını bana doğrultmadan parkı izlemeye devam etti.
Biraz daha böyle durduk. Kirpikleri ne güzeldi. Tane tane ve uzun. Dudakları da pembeydi. Sigarasının dumanı dudaklarından yükselirken göğüs kafesi inip kalkıyordu.
Sigarası bitince bana baktı
"Gidelim o zaman, uzatmanın da anlamı yok"
"Şimdi mi?"
Sorumun saçmalığı yüzünden bana boş boş baktı ve kafasını salladı. Artık bir şeyler söylemekten yorulmuştum. İkiletmeden peşine takıldım. Arabaya bindik. Uykum gelmişti, yorgundum. Düşüncelerimden uzaklaşarak gözlerimi kapattım. Sonrası karanlık

Cihan olanlara anlam veremiyordu. Sakin gözükmeye çalışsa da içi içini kemiriyordu. Bu yaşta? Bu kadar erken, daha hiçbir kızla ciddi bir ilişkisi olmamasıyla beraber?
Tüm bunlar çok saçma geliyordu. Eğer ki Sanem sırf onun maddiyatından faydalanmak için böyle bir yalan uydurmuşsa diye düşündü. Ama öyle bir kız olmadığını her seferinde gözleri söylüyordu zaten. Sesindeki çaresizliği fark etmişti. Ama evlilik? Çocuk? Bunlar neydi ki? Ne gereği vardı? Anlam verememkte haklıydı. O da hazır değildi çünkü.
Yanına baktı ve Sanem'in kafasının yana düşmüş olduğunu gördü. Uyuyakalmıştı. Masum görüntüsüne bakarak düşündü;
'Ya doğruysa? Ya gerçekten varsa?'
Bu Cihan dan çok Sanem'i yorardı. Bunu biliyordu. Tüm bunlarla baş edecek gücü nereden bulur diye düşünmeden edemedi.
Hastahanenin amblemi görünmeye başladı. Hiç sevmezdi burayı. Kasvetli gelirdi hep. Hastayken bile gelmezdi hatta. Bir süre durup Sanem'e baktı.
Ya doğruysa diye düşündü, ya varsa?

Üzerimde hissettiğim nefesle birlikte gözlerimi araladım. Cihan kemerimi çıkartmıştı ve kafamı düzeltmişti. Gelmiştik anlaşılan. Içimi bir ürperti kapladı. Hastaneleri sevmezdim. Ve şimdi hangi sebepten geldiğimi hatırlayınca, tüm bedenim tekrar titredi. Belli etmemeye çalışarak arabadan indim. Hastahane karşımdaydı. Cihan da karşıya bakıyordu.
Buradan iki şekilde çıkacaktım;
Ya rahatlamış bir vaziyette,
Ya da elimde ultrason fotoğraflarıyla.

Bu düzenlenmiş bir bölümdür. Keyifli okumalaarrr 💞💞

BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin