Bölüm 19|Balerin

4.9K 141 16
                                    

Selen-Nehir değişikliği için bölüm sonunu okuyun lütfen
Yani diyor ki,sen iki aşığı ayırdın. Yani diyor ki, başına bir felaket gelirse bunun nedeni budur. Yani diyor ki, sebebi de yanıbaşında duruyor.
Elimdeki telefonla olduğum yerde kalakaldım. Ne olduğunu idrak etmek, etsem bile buna bir anlam verebilmek çok zordu. Ne yapmıştım ki ben? Ayırdığım birileri olamazdı. Cihan'dan önce doğru dürüst ilişkim bile olmamıştı. Cihan desek, zaten bir sevgilisi olsa evlenemeyiz demez miydi? Ya da ben yerine bir başkasını davet etmez miydi o partiye? Ellerim telefonu daha fazla tutamadı ve komodinin üzerine bırakıverdim. Ne ile suçlanıyordum ya da böyle bir şeyin gerçeklik payı var mıdır bilemiyorum ama, tek bildiğim şey kalbimin hareketimi engelleyecek kadar ağırlaştığı ve içimde yayılan bir gerilme duygusunun tüm bedenime hakim olduğuydu. Kafamda kurmaya başladığım binbir çeşit ihtimali bir süre sonra düşünememeye başlamıştım.
Derin bir nefes alıp mutfağa doğru ilerledim ve kendime bir bardak su doldurdum. Her yudumda biraz daha ferahlayacağıma, içim biraz daha daralıyordu. Cihan'a bu esrarengiz telefondan bahsetmek ve bahsetmemek arasında kalmiştım. Eğer söylersem; tadımız fena halde kaçardı. Ama söylemezsem de bu konuşma benimle birlikte günden güne büyüyecekti. Anlatabileceğim tek bir kişi geldi aklıma, Nehir.
Nehir'e buluşmamız gerektiğini bir mesajla söyledim ve hiç özen göstermeden üzerime bir şeyler giydim.
Stres, benim durumumdaki bir kadın için en riskli şeydi. Ayrıca oturmam gerektiği yerde, oradan oraya koşturuyordum. Aniden omuzlarıma bir suçluluk duygusu bindi. Bebeğimi kaybedersem kendimi de kaybederdim. Içime biraz da çöken hüzünle koltuğa oturdum yavaşça. Gözümden birkaç damla yaş akmaya başladı. Durduramıyordum ama durdurmak da istemiyordum açıkçası. Başka türlü içimdeki hüzün akamazdı. Başka türlü hafifleyemezdi içim biraz olsun.
Elimin tersiyle gozlerimi sildim ve burnumu çekerek koltuktan kalktım. Kapıdan çıkarak bahçeden dışarıya doğru adımlarımı hızlandırdım. Her zaman içimi açan bu bahçe bile işe yaramıyordu şu an.
Bir taksi çevirip adresi söyledim. Telefonumdan sürekli saate bakıyordum. Nehir geldiğini belirten bir mesaj attı. Yaklaşık yirmi dakika sonra parayı ödeyip taksiden indim.
Şimdi aslında birçok soru da beraber inmişti benimle taksiden. Çünkü Nehir'le ne kadar konuşacak olsam da akşam eve yine tek başıma dönecektim. Cihan'ın yüzüne bakacaktım ve dahası.
Oflayarak hızlı adımlarla buluşmak için kararlaştırdığımız kafeye ilerledim. Nehir bir kahve söylemiş beni bekliyordu. Yanına gittiğimde beni görünce gülümsedi. Ben de ona gülümsemeye caliştim fakat ne kadar zoraki olduğunu ben bile hissedebiliyorken, Nehir'in durumu anlamasi çok uzun sürmemişti.
"Vampire dönüşmediysen yüzünün bu beyazlığını kötü bir şeylere yormalıyım...Doğru mudur?"

Zoraki bir gülümsemeyle Nehir'in yüzüne bakıyordum fakat bu işleri kolaylaştırmıyordu. Aksine korkutucu bir hal almaya başlıyordu. Kız, aslında bu soruyu öylesine sormuştu fakat o kadar kendimde değildim ki hastalıklı bir görüntü ile karşı karşıya bırakmıştım onu. İşler sarpa sarmadan ifademi değiştirdim ve derin bir nefes verdim. Daha fazla bekleyemeyecektim. Bu yüzden hızlıca telefonumu masaya koydum ve masada duran sudan acele bir şekilde bir iki yudum içip Nehir'e döndüm.

"Az önce bu telefondan, karma inancıyla bağdaştırılmış , seven birilerini ayırdığım hakkında alttan alttan tehdit eden bir felaket tellalıyla konuştum. Ve bilmeden yaptığım her neyse, başıma çok fena şeyler getirecek."

Nehir'in ilk başta yaptığı vampir espirisi sanırım gerçekti. Çünkü kendimi göremesem de, bembeyaz olduğumu biliyordum. Nehir deli olduğuma kanaat getirmiş gibi bir telefona bir de bana bakıyordu.

"E-e şey bak...Sanırım şu an tek ihtiyacımız olan şey senin sakin olman. Tamam mı güzelim? Gerekirse Buda'yı buluruz. Karma inancı ile ilgili dediğin şeyleri anlamam için ilk önce sakin olman gerekiyor. Hadi canım benim"

BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin