Cihan hiçbir şey söylememişti. Gözlerim arada dalıyordu. Ritmin sallantısı uykumu getiriyordu. Ve parfümü...çok güzeldi.
Fakat susması beni sinirlendiriyordu. Bu bir kabulleniş şekli olabilir miydi? Kesin öyleydi!
Kafamı dikleştirdim
"Ve artık bu gizeminden sıkıldım. Bu beni sinirlendirmekten başka bir şeye yaramıyor."
Kollarımı boynundan çekip okulun dışına doğru yürüdüm. Pisti terk ettiğim için biraz utanmıştım. Eminim ki herkes bana bakmıştı, ve Cihan'ı orada bırakmış olmama çok kızacağını düşünüyordum.
Fakat arkamdan gelen adım sesleri bunu doğrulamadı. Ben okul dışına çıkmış ve nereye gitmediğimi bilmeden yürüyorken, Cihan da arkamdan geliyordu. Otoparkın içinde kolumu kavradı.
"Bırak kolumu!"
Gözlerimdeki ateşin aynısı onda da vardı. Ben haklıydım. Peki ya o? Onun ne hakkı vardı böyle bakmaya?
"Kafana göre ordan oraya gidemezsin! Sırf sen kötü hissetme diye istemeye istemeye boktan bir insan kalabalığına girdim!"
Sesi sert ve yüksek çıkıyordu. Ama kahkahamı esirgeyemezdim.
"Sen mi söylüyorsun bunu? Kafama göre gidemezmişimmiş! Sen ne sanıyosun kendini ya?"
Kolumu daha sıkı kavradı, canım acıyordu
"Bak Sanem,"
Ama sözünü tamamlatmadım
"Asıl sen bana bak! Ne yapmam gerektiğini, ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Karnımda bir bebekle ne getireceğini bilmediğim yarınlara uyanıyorum 1 aydır!"
Kolumdaki eli gevşemişti. Ama artık yüzümden yaşlar boşalıyordu. Hıçkırarak ağlıyordum. Konuştukça daha da ağlıyordum
"Allah kahretsin o partiye geldiğim günü! Beni o-o kadar üzüyorsun ki, ağzımı açıp tek kelime bile edemiyorum karşında!"
Elimin tersiyle yüzümü siliyordum ama saniyesinde yenisi geliyordu.
"Ne bu mesafen? Ne bu gizemin? Liseli değiliz, farkındaysan bugün üniversiteden mezun olduk! Ki senin bu da umrunda değil ki! Ben mi umrunda olacağım, ya da bebeğim mi?"
Susuyordu ve bu bana içimdekileri dökmek için daha iyi bi fırsat veriyordu
"Benimle konuşmuyorsun bile, bizim 2 ay içinde evlenmemiz gerekirken biz daha seninle konuşamıyoruz bile! Şaşırdın değil mi? Korkuttu gözünü evlilik. Ama biraz beni insan yerine koysaydın, seninle konuşacak cesareti bulurdum kendimde"
Elini saçlarından geçirdi. Yutkundu. Ben ise hiddetle ağlamaya devam ediyordum.
"Merak etme, yarın kurtarıcam ikimizi de bu dertten! Her gün ölmektense aldırırım bu çocuğu, kederimle yaşarım sonsuza kadar! Daha iyi bir çözüm bulamıyorum kusura bakma!"
Bebeğimi aldırmak mı? Nerden çıkmıştı ki bu ? Ben bunu hiçbir zaman düşünmemiştim. Bu söz konusu bile olmazdı. Ama nedense böyle çıkmıştı ağzımdan
Gecenim serinliği gözyaşlarımla ıslanan yanaklarıma vuruyordu. Üşüyordum. Cihan ise ben bunu der demez beni belimden kavrayıp aramızdaki mesafeyi sıfıra düşürdü
"Bunu aklından bile geçirme. Bak, seninle konuşmuyor falan değilim, sadece...sadece hayat bana kötü oyunlar oynadı tamam mı? Karakterim böyle gelişti. Aşamadığım bir mesafe var sürekli. Anla biraz beni"
Ilk defa bu kadar uzun konuşyor olabilirdik. Şaşkınlıktan dilim tutulmuş gibiydi, ama suskunluğum çok uzun sürmedi. Derin bir nefes aldım
"Keşke senin için birazcık özel olsaydım."
Gecenin serinliği yüzüme vurmaya devam ediyordu. Soğuk içime işlemeye başlamıştı. Fakat Cihan'ın dudaklarıma kapanan dudakları içimdeki tüm soğuğu dağıtmıştı. Nazik bir şekilde öpüyordu. Parmaklarım saçlarına gitti, hep daha yakından bakmak istediğim siyah, gür saçlarına.
Belimi daha sıkı kavradı ve bir süre daha devam etti. Ayrıldığımızda alnını alnıma dayamış bir vaziyette öylece nefesimizi ritme sokmaya çalıştık.
"Yeterince özelsin."
Yüzümde bir gülümseme vardı artık. Sanki demin ağlayıp çemkiren kız ben değilmişim gibi. Bir süre daha öyle kaldık. Elimden tutup beni bankların oraya götürdüğünde, zihnim hâla uyuşuktu. Ne yapacağımı her zamanki gibi bilmiyordum.
Cebinden sigarasını çıkarttı, dudaklarına yerleştirip çakmağın kızıl rengini sigarasıyla buluşturdu.
"Kötü bir çocukluk geçirdim. Çok kötüydü. Daha 7 yaşındayken kendi evimizde annemi başka bir adamla yakalamıştım. Zihnimin almadığı bir görüntü. Küçüktüm, yaşım daha 7 sonuçta. Annem bunu bildiğimi bilmedi hiç. Nası girdiysem öyle çıktım evden. Babam hastalığıyla uğraşırken annem başka adamların yanındaydı."
Sigarasından büyük bir duman çekip kafasını geriye attı
"Bu böyle devam etti, birkaç kez daha aynı adamla yakaladım annemi. Fakat en sonunda fark etmişti. Annem bana çok düşkündü hep, seni kaybetmek benim dünyadaki yaşadığım son şey olurdu derdi. Ama beni bu kadar seviyorsa neden babamı aldattığını anlamamıştım hiç. Babam bu sırada hastahaneye yattı. Tedavisi oradan devam ediyordu. Annem o adamla görüşmediğine defalarca inandırmak istedi beni. Ama annemle hiç konuşmadım. Perişan oldu, ama bana yaşattıklarını hep ödesin istedim. Babam hastalığıyla uğraşırken bile hep kavga ederlerdi. Bunları duymak çok ağırıma giderdi. Zorlanırdım.
Ailem bu sıkıntılarıyla devam ederken, lisede bir kız arkadaşım oldu"
Burada sigarasını bitirdi. Yere attı. Ama ardından bir tane daha yaktı. Dumanı bana doğru üflememeye özen gösteriyordu
"Sancılı olaylar. Kısa kesmek gerekirse onla da kötü deneyimler yaşadım. Yaşamak istemediğim şeyler. Ve madem kadınlar beni hep üzüyordu, o zaman ben de kadınlardan uzak durmalıydım. Tek geceliklere alışmıştım artık. Duygusal bir şey yaşamadığımız için üzülme ihtimalim de yoktu."
Bu sefer sigarasını yarıda attı. Yüzünü bana çevirdi. Karanlıktı ve birbirimizi tam göremiyorduk. Ama yutkunuşunu gayet iyi görmüştüm.
"Sana karşı hep mesafeli olurum, seninle tek gecelikten daha fazlasını yaşadık ve sana karşı duygularım yeşermeye başlıyor. Duygularım ve umutlarım. Ama bu mesafeyi kestirip atamam. Elimde değil. Ben kendimi zorluyorum, ama beni biraz anlamaya çalış kalbimin buzdan duvarlarını eritmem kolay olmaz."
Elimi yavaşça alıp kalbine götürdü.
"Burası uzun zamandır atmadığı kadar çok attı son haftalarda. Ve hissediyorum ki buraya 2 kişilik yer açmaya hazırlanıyorum. Ama şuanlık hazırlanıyorum. Daha fazlasını yapamam. Şimdilik. "
Elimi kalbinden çekince yüzüne yerleştirdim. Saçlarını okşadım ve dudağını dudaklarımla tekrar buluşturdum. Kısa bir öpücüktü ama bu cümlelerin anlatamayacağı şeyi anlatmıştı. Kafasını boynuma yasladım. Bir süre sarıldıktan sonra ayağa kalktı
"Geç oldu, eve bırakayım seni."
Kafamı salladım fakat karanlıkta görmüş müdür bilemediğim için ayağa kalkıp peşinden yürümeye başladım. Arabaya bindiğimizde zihnimin uyuşukluğu yeni yeni çözülüyordu. Olanları tartmaya çalışıyordum. Demek bu mesafesi bu yüzdendi. İstese de olmazdı. Yaşadıkları korkunçtu. Ama ne yapacağımı bana söylememişti. Bunları daha başından konuşsaydık belki hayat daha çekilir bir yer olmuş olurdu. Ama o kadar mutluydum ki! Sonuçta özelini benimle paylaşmıştı, bana karşı hislerinin oluşunu kendisi itiraf etmişti. Ama bağlanması kolay olmazdı. Tramvatik olaylar sonuçta.
Evlilik meselesine büyük bir tepki vermemişti. Ama böyle oldu bittiye getirmem doğru olmazdı. En kısa zamanda bunu konuşmamız gerekirdi. Ama şu an düşünmek istediğim tek şey dudaklarının içimi ısıtışıydı.
'Ve hissediyorum ki buraya iki kişilik yer açmaya hazırlanıyorum'
İki kişilik...Ben ve bebeğimiz. Yüzümdeki aptal sırıtış yol boyu devam etti. Sonunda tanıdık yerlerden geçerken geldiğimizi anladım ve çantamı yavaşça omzuma astım. Araba evimizin önünde durunca Cihan'a baktım. Çok güzeldi. Umarım çocuğumuz babasına benzer diye düşündüm. İstemsizce gülmüştüm yine
"Neye güldün?"
Sırıtışım yüzüme daha da yayıldı
"Hiç, düşünüyordum da çocuğumuz umarım sana benzemez"
Tersini düşünüp başka söylemiştim. Ama pek önemli değildi
"Ya kime benzeyecekti?"
Havaya kalkan kaşı kahkahamın ardından aşağı indi.
"Çok doğru söylüyosun, dışı benzesin o zaman."
Gazmesini belli ederek güldü ve uzanıp boynumu öptü. Kokusunu tekrar içime çektim. Unutmak istemediğim bir kokuydu. Arabadan inip el salladım. Siyah araba gecenin karanlığında kayboldu.Cihan eve geldiğinde annesinin yattığını anlamıştı. Babası kaç yıldır hâla hastahanedeydi. Odasına çıkıp balkon kapısını açtı. Bir sigara yakıp yerdeki mindere oturdu. Çok tuhaf bir geceydi. Kimseye açmadığı geçmişini Sanem'e açmıştı. Ama o sırada mantığı değil duyuları hakimdi kendisine. Ama Sanem'i o halde görmeye dayanamamıştı. Perişan hâldeydi ve gözlerindeki çaresizliği okuyabiliyordu. Anlatma gereği duymuştu çünkü Sanem'in başka çıkış kapısı olmadığını biliyordu. Tuhaf bir geceydi. Ama bir yandan iyi olmuştu sanki. Kendisini hâla Sanem'e ait hissetmiyordu ve bu his arada onu yokladığı için kendini tamamiyle çekiyordu Sanem'den.
'Çocuğumuz umarım sana benzemez'
Çocuğumuz demişti. Cihan'ın da çocuğuydu aynı zamanda. Ama bu hâla tam olarak ona bir şey ifade etmiyordu. Sigarasından son nefesini de alarak küllüğe sigarasını attı. Küllükten yükselen duman gecenin siyah karanlığına karştı.Bu düzenlenmiş bir bölümdür canlarım 💞 Nasılsınız? İyisinizdir umarım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bebek
Roman pour AdolescentsAdım Sanem Gürel, avukat oldum ama kollarıma bir bebek bırakan kaderimi nasıl dava edeceğim? En çok mor rengini severim ama belki de kendim için alacağım mor elbiseler yerine bebeğime mor bir tulum mu alacağım? Mesela en sevdiğim mevsim kış, ama be...