Bölüm 13| Düğün hazırlıkları

6.1K 183 5
                                    

Medya Sanem'in gelinliği🌸 Pencereden içeri süzülen ışık gözlerimi acıtmıştı. Perdem kapalı uyurdum hep, demekki annem çoktan kalkmıştı. Komodinin üzerindeki saate baktım, 9.20.
Eylül hâla uyuyordu bu yüzden onu rahatsız etmemeye çalışarak yataktan kalktım. Annemin uyandığını anlamak zor olmamıştı çünkü zaten ev krep kokusuyla dolmuştu. Gözlerimi tam açamayarak mutfağa ilerledim. Tahmin ettiğim gibi annem büyük bir aşkla kahvaltı hazılıyordu.
Sürahiden bir bardak su doldurdum ve elimi bel boşluğuma koyarak suyu hızlıca içtim. Bu sabah mide bulantım yoktu ama bel ağrım çoktu.
Annem beni fark eder etmez yüzünde güller açarak yanağımdan öptü
"Benim güzel kızımla torunum uyanmış, günaydın güzellerim!"
Annemi uzun süreden sonra bu denli neşeli görmek içimi buruk bir hüzünle kaplamıştı. Eylül geldi diye çok özeniyordu her şeye. Bu heyecanı hoşuma gitmişti ve bir o kadarda komikti. Çocuk gibi bir o yana bir bu yana koşturuyordu.
Sandalyeye oturup masadaki zeytinden bir tane ağzıma attım.
"Ee, kızın da geldi ya artık pabucumuz damlarda kaybolur herhalde."
Sitemkar bir şekilde konuşmuştum, amacım onu biraz kızdırmaktı.
Arkasını hızlıca dönüp kaşlarını çattı.
"Ne biçim konuşmak o öyle! Sen benim için hep ayrısın güzel kızım."
Suratına 'aynen' bakışımı atarak önüme döndüm. Bugün işlerim biraz fazlaydı. Ilk olarak Nehir'le buluşup Eylül'ü anlatmam, daha sonra planlamalar konusunda  bana yardım etmesini rica edicektim. İlk başta birkaç kişi gelir diye düşündüğüm bu düğün belli ki büyük bir düğün olacaktı. Cihan'ın çevresi genişti, iş adamları, ortaklar, akrabalar... benim küçük ailem onunkiyle boy ölçüşemezdi. O yüzden biraz daha ince eleyip sık dokumam gerekecekti anlaşılan. Birkaç yerle anlaşma yapmam, ve en önemlisi gelinlik bakmam gerekecekti. İşin  gözümde büyüyen tarafı da buydu zaten. Anneme de bu fikirlerimi özet geçip onay aldıktan sonra, banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Odamdan tıkırtılar  gelmeye başlamıştı. Anlaşılan Eylül nihayet uyanabilmişti. Işimi bitirir bitirmez kahvaltı masasına oturduk. Eylül de arkadan gelerek sofraya oturdu. Övgülerimizin ardı arkası kesilmiyordu ki annem de bu durumdan memnun gibiydi.
Her sabah aynı monotonlukta geçen kahvaltılarımız, Eylül'le birlikte renklenmişti. Sanki ikimizde hayattan daha çok zevk alıyor gibiydik, (belki annem  bir tık fazla).
Eylül'e planını sordum. İşi yoksa benimle gelebilirdi. Nezaketen değil, gerçekten böyle düşündüğüm için soracaktım.
Gelmek istiyeceğini fakat alışveriş yapması gerektiğini söyleyince çok da üstelemedim.
Kahvaltımız biter bitmez bulaşıkları el birliğiyle kaldırdık. Odama geçip üzerime siyah şortumu ve bol bir tişört geçirdikten sonra saçlarıma hafif bir şekil verdim. Güneş gözlügümü kafama takıp rujumu sürdüm. Koşturmam gereken bir gün olacağını bildiğim için spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Cihan'ı aramaktan vazgeçmiştim çünkü muhtemelen çalışıyordu. Mesaj atarak anlaştığı yerlerin adresini istedim. O zaten meşguldü, ben gidip görüşürdüm.
Saat 12 gibi Nehir geldi. Oturduğumuz kafe yıllardır en sevdiğimiz kafeydi. Yeşilliklerin içinde gizli, süs havuzuna bakan bir yerde bir şeyler içmek hep en sevdiğimiz aktivite olmuştu. Heyecandan gözleri parlıyordu, hatta bir an benden daha mı heyecanlı diye düşünmedem edemedim.
"Ee ne renk düşündün konsepti?"
Arkama yaslanarak gözlerimi etrafta gezdirdim
"Aslında hep belliydi ama birkaç fikir almak istedim senden. Masalar beyaz olsun, her masada lavanta demeti olsun istiyorum. Mavi-beyaz uyumu gerçekten hoşuma gidiyor ne dersin?"
Nehir kaşlarını kaldırarak biraz düşündü
"Çok da güzel olur biliyor musun? Zaten kır düğünü olmayacak mı ne güzel ferah fezah olur."
Kafamı evet anlamında salladım, çok da güzel olurdu.
"Aslında ben yeri internetten araştırdım çok güzel bir yer."
Bu sırada telefonumu çıkartıp resimleri açtım
"Şu köprüye bak Nehir, biz buradan gelicez ya çok güzel!"
Nehir'in de sırıtışı tüm yüzüne yayılmıştı. Ellerini ellerimin üzerine koydu
"Umarım hep çok mutlu olursun güzelim."
Aynı şefkatle gülümseyip elini okşadım, Nehir cidden şu dünyadaki en büyük şansımdı.
Planlamalar neredeyse bitmişti ki
Ona Eylül'ü anlatmayı bile unutmuştum. Bu olayı da kısaca anlattıktan sonra organizasyonu tamamlamak için Cihan'ın verdiği adrese doğru yola çıktık. Bize pek bir şey yapmak düşmemişti zaten. Her detayıyla ne istediğimi adamlara da anlattım. Heyecanımı gördükçe onların yüzünde de bir gülümseme yakalamıştım. Tarih konusunda da anlaşmıştık. Tam tamına 2 hafta sonraydı. Kulağa ne kadar çılgınca geldiğini biliyorum ama bu kadar hızlı olmasını gerektiren şey aslında tam da karnımın içine duruyordu.
Evet bu kadar hızlı olmasını gerektiren şey. Gereklilik. Yüzüm aniden düşmüştü ve kendimi cidden kötü hissetmiştim. Bu kadar heyecan,emek,uğraş belki de yürütemeyeceğim ama mecbur olduğum bir evlilik içindi. Bu kadar hevesli olmamın yanı sıra aklıma bu geldikçe hevesim kursağımda kalıyordu.
Nehir gözleriyle 'iyi misin?' Bakışını atarak bana baktı. Onu da telaşlandırmamak için normal halime döndüm ve adamlarla el sıkıştım. Sırada kalan tek şey gelinlik bakmaktı. Ve belki de ennn zor kısımdı. Zaten kararsız bir yapıya sahiptim ve bu gelinlik bakma olayı gözümde büyüdükçe büyüyordu. Aklımda tabii ki bir model vardı ve gidene kadar lütfen aklımdaki modelle karşılaşayım ve direkt onu alayım diye dua ettim. Saat 3'ü bulmuştu.
Anneme de yeri mesaj attık çünkü o da gelecekti. Gözyaşlarını tutamayacağını bildiğim için kendimi biraz daha dirençli olmak için hazırladım.
Beyaz kapılı, vitrininde birbirinden güzel modeller duran bir dükkanın önünde durduk. Ağzım açık kalmıştı ama anlaşılan sadece benim değil. Nehir'e baktığımda o da hayranlıkla bakıyordu gelinliklere.
"Kızım benim acilen evlenmem lazım nasıl koca bulabilirim 24 saatte?"
Dediği şeye kısa bir kahkaha attım çünkü cidden komiğime gitmişti :D
Içeri girerek kızlarla selamlaştık. Ama bana gelinlikleri denerken eşlik edecek olan kadın 35 li yaşlarında çok tatlı bir hanımdı. Saçlarını yukarıdan topuz yapmış, kısa boylu ve hafif toplu biri. Yüzü hep gülüyordu ve onu öyle görmek beni de rahatlatmıştı. Biraz muhabbet ettik annemi beklerken. Çünkü annem gelmeden denemek de istemiyordum. Yaklaşık 10 dakika sonra annem nefes nefese içeri girdi
"Kusura bakmayın kızlar trafik çok yoğun bu saatte vallaha yürüsem daya çabuk gelirdim."
Eliyle saclarıni düzelttim yakasını dikleştirdi  ve hemen bulduğu bir koltuğa oturdu. Hepimiz ona bakıyorduk
"E ne diye dikiliyorsunuz? Denesene kızım bir şeyler işimiz uzun."
Kafamı tamam anlamında sallayıp Nehir'e baktım. Nehir de bıyık altından gülüyordu.
İlk denediğim model balık modeldi ve cidden çok güzeldi. Ama kendime pek yakıştırmamıştım çünkü hem o kadar düzgün hatlarım yoktu ve hem de karnımın bu kadar belirgin olduğunu daha önce fark edememiştim.
Annem tabii ki beklediğim performansı göstererek ağladı ama kendimi ağlamamak için zar zor ikna etmiştim. Nehir'in gözlerinin de dolduğunu fark edebiliyordum.
Diğer denediğim tüm gelinliklere bir kulp bulmuştum çünkü hiçbiri 'evet işte bu!' Hissi uyandırmamıştı. Artık sabrımın son demlerindeydim. Belim aşırı ağrıyordu ve sıkılmıştım. Etrafıma salak salak bakınırken gözüme bir gelinlik ilişti. Kadına doğru heyecanla ve sevinçle 'bunu istiyorum bunu giyiyim lütfen!' Diye bağırmam ne kadar saçma olsa da kadın hemen gelinliği çıkartıp kabine koydu. El birliğiyle gelinliği giymiştim. Ve bingo! Bir gelinlik  Aradığım modeli  daha ne kadar güzel anlatabilirdi bilemiyorum  ama beni o tarafa bakmaya zorlayan şey neyse hay o şeyin alnından öpeyim!
Annem ve Nehir'in övgü dolu muamelerini es geçersek ikisi de cidden çok beğenmişlerdi. Kadın da içlerinde en yakıştırdığının bu olduğunu söyleyince içim çok rahatlamıştı. Bir kaç düzeltme yapılması gerekiyordu sadece. Ölçülerim alındı ve dikilmesi için terziye gönderildi. Ödeme kısmını da geçtikten sonra zafer dolu bir ifadeyle etrafa gülücükler saçarak
'Zafer benim baby' bakışımı attım. Cidden zafer benimdi.
Eve gitmeden önce bir şeyler yemem gerekiyordu çünkü mu-az-zam acıkmıştım. Annem ve Nehir'in de benden hallice olduğunu biliyordum. Bu yüzden bir restoranta oturup siparişlerimizi verdik.
Aklım sürekli Cihan'daydı. Ama onu rahatsız etmek de istemiyordum. Yalan söyleyemem elim birkaç kez arama tuşuna gitti ama yapmadım.
Annem Eylül'le konuştu. O da kendine alışveriş yapmış ve bir dans kulubune yazılmış. Aslında ilk başta garip gelmişti fakat sonradan hak verdim. Çünkü zaten burada arkadaşı yoktu, en azından sosyalleşirdi biraz. Eğitimine devam etmesi için birsürü işlem gerekiyordu. Onları halletmek de bana düşecekti çünkü annem pek anlamazdı bu işlerden.
Yorucu bir gün olduğu kesindi, aklım ve bedenim oldukça yorgundu. Ama Cihan'ın şirkette yaşadığı birkaç şeyle hayatımızın daha kötü bir hale gelmeye başlayacağını hiçbirimiz bilmiyorduk.

SO-NUN-DA YENI BOLUM! Öncelikle tekrar buralarda olmak, yazmak ve beni bekleyen insanlar olduğunu görmek çok güzel. Bekleyenlere çol tesekkür ederim. Bölümleri yazdan beri düzenliyorim ve işte yeni bölüm ta-da!  Gercekten ileriki bölümlerde ben bile ne olacağını kestiremiyorum ama düğün bölümleri hep en sevdiğim bölümler olmuştur. Umarım beğenirsiniz, sizi aşırı seviyorum//xxxx

BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin