Bölüm 2 - Ömer

105 8 1
                                    

Kasaya geçip hesabı ödedikten sonra timdekilerle birlikte köfteciden çıktık.

-Bir insan neden pembe kamuflaj üretir hadi onu es geçtim hangi kız bunu pembe botlarla kombinler.

Dursun'un konuşmasıyla hepimiz gösterdiği yere doğru baktık. Gri tuniği ve asker pantolonuyla onu pembe aşığı bir askere benzettim. Taksiden indiğinde taksicinin bavulunu çıkarmasını beklerken ki duruşu o kadar asil ve heybetliydi ki  ya askerdi ya da asker yakını. Başka açıklaması olamaz. Taksici bavulu indirip yanına getirdikten sonra taksinin arka koltuğundaki çantasını sırtına takıp eline değnek alarak kaldırıma geçti. Bu durum istemsizce  kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Mesleki deformasyondan kızın bacağına odaklandım. Yönünü köfteciye çevirmediğine göre askeriyeye gelmişti. Biraz oyalandıktan sonra diğer eline valizini alarak askeriyeye doğru yürümeye başlamıştı. Ayağının aksama şekline bakarsak buradan askeriyeye kadar yürümesi çok zordu hele de yol çalışması varken.

-Dursun siz önden gidin. Bu yoldan gitmesine bakarsak askeriyeye gelmiş , asker yakınlarında biri olmalı. O bacak ve valizle bu yolu gidemez.

-Ayıp oluyor devrem ama. Biz burada neciyiz ? Bizde eşlik ederiz bacımıza.

Arkamdan büyük bir gürültü kopmuştu. Hızla kafamı çevirdiğimde kızın düşmüş olduğunu gördüm. Hızlı adımlarla yanına doğru yürüdüm ve yerden kalkamadığını görünce elimi uzattım.

- İyi misiniz? Uzun bir süre kaldırımdan kalkmadınız da isterseniz yardım edebilirim. Sizi gideceğiniz yere kadar eşlik edeyim yada durumunuz ciddiyse hastaneye götürelim

-Teşekkür ederim. Size zahmet olacak ama askeriyeye dayımı ziyarete gelmiştim sadece valizimi taşımama yardım ederseniz sevinirim.

Ona uzattığım elimi tutmadan sağlam bacağına ve değneğine tutunarak yerden kalktı. Adımlarımı onun bana uyabilmesi için yavaşlatmıştım. Nerdeyse omuzlarımız aynı hizada sayılırdı 1.90 benim boyum olduğuna göre 1.80 de kızın kendisi olmalıydı , bir kıza göre fazla uzun. Arabaya geçince ön koltuğun kapısını açtım ve geçmesini bekledim. Kapıyı kapattıktan sonra sürücü koltuğunu geçip askeriyeye doğru sürmeye başladım. Yol boyunca biz kendi aramızda konuşmuştuk. Kız ise kara kara düşüncelere dalmıştı. Askeriyeye gelince kimliğini camın yanına gelen askere uzattı.

- Albay Ahmet KESKİN'i ziyarete geldim.

- Albayım haber vermişti , buyurun Aybala hanım.

Albayın ismi geçmesiyle hepimiz şaşırmıştık ve hem kendimize çeki düzen vermiştik. Arabayı park ettikten sonra ona albayın yanına kadar eşlik etmek için sorduğumda gözlerinde bir anlık öfkeli bir bakış gördüğümü sandım. Belki de hayal gücümdü ,albayın bir akrabası olduğu için gerilmiş olmalıyım  hemen ardından bana tebessüm ederek cevap vermişti.

- Lütfen.

Albayın odasına kadar eşlik ederken kıza adını bile sormadığımı fark ettim. Kapıda nöbet tutan asker Aybala demişti. Albayın kapısının önüne geldiğimizde kapıyı tıklattım ve gir komutu gelince içeri geçip ilk önce tekmil verdim.

-Teğmen Ömer YILDIZ.

Albayım tam konuşmak üzereyken kapıdan içeri gülümseyerek Aybala içeri  girdi.

- Oy dayıların en yakışıklısı, dayıların kralı , hocaların hocası bir tanecik da-

Ne kadar yeğeni olsa da Ahmet Albaya böyle konuşmak kesinlikle cesaret ister.

Neden Olmasın ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin