Merhaba
2 günde böyle bi bölüm yazdım. Nasıl ama, müq
İlk defa sınır koyacağım. Bakalım geçebilecek misiniz?
Sınır : 100 Oy - 30 yorum
︶꒦꒷♡꒷꒦︶
"Anne..."
Şok olmuş ifadesine korkuyla bakarken Hakan'ın ayağa kalktığını hissettim. Annemin dehşet bakışları korkudan gözlerimin dolmasına sebep olurken bir damla çoktan yanağımdan firar etmişti.
"Esma hanım-"
"Siz... Siz ne yaptınız?! İğrençsiniz! İğrenç!" Avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Bütün mahalleli duymuştu, birkaç insanın pencereye çıktıklarını gördüm.
Her şey daha da berbat oluyordu. Bir gün bunun olacağını biliyordum. Sadece biraz mutlu olmak istemiştim ama sadece birkaç gün sürmüştü.
"Senin bir gün başıma iğrenç bir şey yapacağını biliyordum. Orospu mu oldun ha?!" Hakan'ın büyük bedeni annemin bana gelmesini engellerken ben sadece ağlıyordum. Deli gibi hem de. Hıçkırıklarım annemin bağırışları arasında kayıp gidiyordu. "Babana söyleyeceğim! Bakalım o zaman böyle olabilecek misin?! Rezil ettin bizi, rezil!"
Kullandığı her bir kelime bedenime iğne gibi batıyordu sanki. O benim annemdi, niye beni hiç sevmemişti ki? Hep kaba sözler, kaba davranışlar... Beni sen dışında kim koruyacak anne? Sende korumuyorsun ki... İçimde öyle bir boşluk var ki, söylediğin her bir kelime cam olup orayı doldururken kanatıyordu da. Sadece beni sevmeni istemiştim anne, bana oğlum demeni...
Duymak istemiyordum. Ellerim kulaklarımı kapattım ama o kelimeler beynimin içinde dönüp dolaşıyordu. Yüzümün yaşlar yüzünden ıpıslak olduğunu hissediyordum. Boğukta olsa hala bir şeyler dediğini duyuyordum, arada da Hakan'ın sesini. Göz yaşlarım ile buğulanmış gözlerim altından bize bakan insanları görüyordum ve de konuştuklarını.
Sadece çiçeklerimle ilgilenmek istemiştim ama olduğum durum o kadar kötüydü ki...
Omuzlarımı sıkan parmaklar ve sarsılan bedenimle irkilirken annemin yüzünü gördüm. O kadar hiddetle bağırıyordu ki, sesi kulaklarımı çınlatıyordu. Sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu. Parmakları canımı acıtıyordu.
"İbne misin sen ha?! Cevap ver bana! O kadar baktım seni... Hepsi bunun için miydi ha?!" Yüzümde hissettiğim yanma ve savrulan başımla kendimi çimenlerin üzerinde bulmuştum. Bir elim şokla yanağımı tutarken hem acıdan hem de dikenli sözlerinden dolayı daha çok ağlamaya başlamıştım.
Sen bana hiç bakmamıştın ki anne, bir şeyleri üzerime savurarak bana bakmış olmuyordun. Sen bana hiç oğlum bile dememiştin ki. Ben dışında ki bütün çocuklara iyi davranırken niye beni dışlıyordun? Ben senin çocuğun değil miydim?
O kadar aciz hissediyordum ki... Ağlamaktan içim dışıma çıkmıştı. Hakan'ı hissediyordum, telaşlı sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Ama ne görebiliyor ne duyabiliyordum. Kendimde değildim. Benim için çok fazlaydı.
Sadece sevmek, sevilmek istemiştim. 'Sonunda' demiştim, 'Sonunda benim sevebileceğim ve de beni sevecek biri'. Ama mutluluk o kadar kısaydı ki... Sadece gülümsemek istediğiniz de bile, hayat bir şekilde sizi ağlatmayı başarıyordu.
"Ali'm, güzelim benim, bana bak!" Yüzümde ki parmaklar göz yaşlarımı silse de saniyeler içinde tekrar ıslanıyordu yüzüm. Arada bir minik öpücükler hissediyordum ama bu şefkat bile yetmiyordu. O kadar eksik hissediyordum ki, bu eksikliği hiçbir şey dolduramazdı. Annemin eksikliği o kadar fazlaydı ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
but i love you so | b×b
Teen Fiction-Tamamlandı- Tekerlekli sandalyesinde, küçük dünyasında hayatta kalmaya çalışan Ali ve onun küçük dünyasına dahil olan Hakan ♡ ﹋﹋﹋﹋ Sevmek insanların en doğal hakkı, cinsiyet fark etmeksizin...