merhabalar minik kuşlar :3 nasılsınız, iyi misiniz? 1 yıl oldu galiba, tam bilmiyorum. ben yorgunluktan ve stresten geberiyorum. şu yks sınavı geçsin de ne olursa olsun diyorum artık, neyse.
birçok okuyucum Ali ve Hakan için özel bölüm istedi. açıkçası bende yazmak istiyordum, çok eksik bırakmıştım çünkü ama sınav falan derken ilham hiç gelmedi. bende kendimi zorlayıp yazdım bişiler, umarım beğenirsiniz
iyi okumalarrr:3 bol bol yorum yapmayı unutmayın ballar ૮꒰˶• ༝ •˶꒱ა ~♡︎
︶꒦꒷♡꒷꒦︶
"Hazır mısın bebeğim?"
"Evet, hazırım hayatım." Hakan yanağımı öpüp arabayı çalıştırdı.
Bugün Hakan'la eski evime gidiyorduk, babamların yanına. Orada bıraktığım çiçeklerimi alacaktım. Hakan onları görürsem üzüleceğimden korkup kendisi alıp geleceğini söylemişti ama daha nereye kadar uzak durabilirdim ki? Bir gün illaki karşı karşıya gelecektik, hayat böyleydi çünkü.
Annem... Annem beni doğduğumdan beri sevmiyordu ki. Bana dediği o kelimeler elbette canımı acıtmıştı ama zaten annemin beni sevmediğini, benden haz etmediğini biliyordum.
Ama babam... canım babam. Ben evden çıkamazken mutlu olayım diye bana gizliden çikolatalar alırdı. Canım sıkılmasın, bir şeylerle oyalanayım diye bana çiçekler getirir bende onlara güzel güzel bakardım. Şimdi ise babamdan bana son kalan çiçeklerimi almaya gidiyordum.
Babam beni üzmüştü, ama sorun değildi ki. Bu dünyada ne yaparsa yapsın affedeceğim tek insan babamdı çünkü. Ama bende onu üzmüştüm ve şimdi yanımda yoktu. Belki başından söylesek böyle olmazdı ama o, bu sevgiyi desteklemiyordu. Bütün çıkış yolları kapalıydı ama şimdi bırakın çıkış kapısını, kapı bile yoktu. Dört duvar arasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordum.
Araba önceden yaşadığım sokağa girdiğinde derin bir nefes alıp ellerimle bacaklarımı sıvazladım. Gerilmiştim. Evin önünde durduğumuzda Hakan bana bakıp elleriyle ellerimi kavradı.
"İstersen burada oturup beni bekleyebilirsin, bende çiçekleri alıp gelirim."
"Hakan..."
"Ben hep yanındayım bebeğim, bunu unutma. Sen ne yaparsan yap, ben hep yanında ve burada olacağım," diyerek ellerimi dudaklarına götürdü ve öptü. Bende ardından onun sakallı yanaklarını sevdim. Ardından derin bir nefes alıp bir şey demeden arabanın kapısını açıp indim. Hakan'da benim ardımdan inip yanıma gelmişti. Kolunu omzuma sarıp beni yanına çektiğinde başımı omzuna yaslamıştım. "Çiçeklerin nerede bebeğim?"
"Arka bahçede." Kendiyle birlikte beni de yürütürken sürekli gözlerim evin camlarına gidiyordu. Acaba evdeler miydi? Bugün pazardı gerçi, babam kesin evdeydi.
Arka bahçeye geldiğimizde üzülmüştüm. Çiçeklerimin çoğu kurumuş, ölmüşlerdi. Hâlâ iyi durumda olan beş altı saksı kalmıştı. Hemen yanlarına gittim. Hepsinin toprağı kupkuruydu. Renkli yaprakları solmuş, tek tek kuru toprağın üstüne düşmüşlerdi. Babam, bana bu çiçekleri alan babam, ben yokken ölüme mi terk etmişti onları?
İçim üzüle üzüle onları çöpe atmıştım tek tek, Hakan'da bana yardım etmişti. Küçük bahçede bir tek canlı olanlar kaldığında onları da arabaya taşımaya başlamıştık. Hakan büyük saksıyı alıp giderken bende yorulduğum için yere oturmuştum. Sürekli gidip gelmek boğazımı kurutmuş, ayaklarımı acıtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
but i love you so | b×b
Novela Juvenil-Tamamlandı- Tekerlekli sandalyesinde, küçük dünyasında hayatta kalmaya çalışan Ali ve onun küçük dünyasına dahil olan Hakan ♡ ﹋﹋﹋﹋ Sevmek insanların en doğal hakkı, cinsiyet fark etmeksizin...