✧*̥˚ 16 *̥˚✧

2.2K 206 50
                                    

koca 1,5 ay... çok özür dilerim :3

Bölüm pek içime sinmedi ve daha fazla bekletmek istemedim. Zaten son birkaç bölüm kaldı. 

önceki bölümü unutanlar için kısaca anlatim ; Ali ve Hakan doktora gider ve Ali'nin yürüyebilme ihtimali vardır...

bu arada yeni kapak nasıl?

︶꒦꒷♡꒷꒦︶

6 ay sonra...

"Az kaldı bebeğim, biraz daha sık dişini!" Bana gülümseyerek bakan Hakan'a zoraki bir tebessüm sunup ellerimi tuttuğum demirlere daha sıkı sardım. Sadece birkaç adım daha Ali...

Yaklaşık 6 aydır Mila ablanın da desteği ile yürümeye çalışıyordum. Daha rahat iletişim kurabilmemiz ve benim ona yakın hissetmem için kendisine abla dememi söylemişti. Bu yarım yılda çok yol katetmiştim. Hakan'la da ilişkimiz çok iyiydi. Artık neredeyse hiç utanmıyordum. Artık benim tek evim diyeceğim kişi, oydu.

Parmaklarımla sıkı sıkıya sardığım demirlerle zorlayarak adımlarımı tamamlayıp kendimi Hakan'ın kollarına bıraktım. Anında kollarını bana dolayıp kucağına aldı. Üzerimden kamyon geçmiş gibi hissediyordum.  "Aferin benim aşkıma!" diyerek şakağıma öpücük bıraktı Hakan. Bende yorgun bir şekilde bir kolumu kaldırıp yanağını okşadım. Dudaklarını kaydırıp avuç içime bir öpücük kondurdu. Bu haline tebessüm ettim.

"Siz ve sizin cilveleşmeniz, burada sap olan siz değilsiniz tabi. İnsan bir der, çevremde Mila'ya göre yakışıklı, uzun boylu, esmer biri var mı, diye. Ama yok, Mila, evinde 50 kediyle yaşayıp ölecek!" 

Bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkan Mila ablanın sözleri ile kıkırdadım. Neredeyse her geldiğimizde istisnasız bunları söylüyordu. Aslında biraz etrafına baksa gerçekten böyle birilerini görebilirdi. Örneğin başka bir çocuk doktoru olan Murat Bey. Kendisi güya benim durumum hakkında bilgi almaya gelip, Mila ablaya bakıp çıkıyordu. Adamın bakışları 'aşığım' diye bağırıyordu ama Mila abla asla görmüyordu.

Hakan göz devirip, "Biz çıkıyoruz Mila, Ali bu aralar çok yoruluyor. Sende git kendine 'yakışıklı, uzun boylu, esmer' birini bul," dedi. Hakan kapıya ilerlerken Mila ablaya el salladım. O da el sallayıp masasının başına geçti. 

Odadan çıktığımızda kollarımı göğsüne gömüp gözlerimi kapattım. O kadar yorgundum ki, kafamı yasladığım herhangi bir yerde uyuyabilirdim. Hakan yürürken hafifçe sallanan bedenim uykumu daha da getirirken esnedim. 

"Uykun mu geldi?"

"Hı hı." Hafifçe başımı salladım.

"Eve gidene kadar uyuyabilirsin. Ama eve gidince banyo yapacağız, tamam mı?" Yine başımı salladım. "Duyamadım?"

"Hı hı." Bu yarım yılda Hakan'ın garip bir özelliğini fark ettim. Banyo takıntısı vardı. Nereye gidip gelsek hep banyo yapıyorduk. Bazen gitmesek bile, evde rahatsız hissettiğini söyleyerek banyo yapıyordu. Tüm Türkiye'nin suyunu biz kullanıyorduk sanki, o derece. Ona birkaç kez bu kadarının çok olduğunu söylesem de, beni dinleyen kim?

︶꒦꒷♡꒷꒦︶

Eve gelene kadar azıcık kestirmiştim, Hakan geldiğimizde beni uyandırmıştı. Şimdi ise onunla birlikte küvette yıkanıyorduk. Geçen hafta benim için aldığı sarı ördeklerde köpüklü suyun üzerinde yüzüyordu. 

but i love you so | b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin