1.0

24.8K 421 72
                                    

Geçmişten kesit Ω
Klinik günleri;

"Bunu sen mi yaptın?"

Kırmızının üstüne sürdüğü siyah boya gözüme çarptığında tabloyla aynı hizada olabilmek için eğildim. Hâlâ şövalede duran tabloyu incelemeye başladım. Renkler o kadar karıştı ki net bir şey göremiyordum tabloda. Ne bir eşya ne bir hayvan ne de bir insan; hiçbiri yoktu.

Elim refleksle kırmızının üstündeki siyaha değdi. Tam o an dikkatimi bambaşka bir şey çekti. Sarı. Pekâlâ, şu an için ressam olan oydu ama yine de resminde sarıyı konuk etmesi yüzümü buruşturmamla neticelenmişti. Hızla ayağa kalkıp ona döndüm. Ardınç'a. Hemen arkamda durmuş, resmini inceleyen bana bakıyordu.

Ona yaklaşıp üzerindeki simsiyah takım elbisesine baktım. Siyah gömleğinin yalnızca bir düğmesini açık gördüğümde elim diğer düğmesinde bitti. Onu yavaşça açmaya başladığımda bir elini belime yerleştirmişti bile.

Düğmeyi açtığım saniye kafamı kaldırıp ona baktım. Koyu kahve gözlerine bakarken orada hep ıssız bir dağ evinde yalnız ikimizi görüyordum. Biz şöminenin önünde kahve içip birbirimize bir şeyler anlatıp gülüşüyorduk. Tuhaftı, ancak gördüğüm şeylerin güzel hissettirdiğini inkar edemezdim.

Ardınç dudaklarımda takılı kalmıştı. Onlara ihtiyacı varmış gibi bakmaya başladığında iliklerime kadar titredim. Bir hamlede bulunmadı. Uzun sayılabilecek bir süre baktı ve ardından çekti ellerini belimden. Yanımdan geçip odamdan dışarıya çıktığında peşine takıldım.

Evet, bu doğruydu. Ben onun odasında resmiyette olmasada fiilde yerleştiğim için o da benim odamda resim yapıyordu. Zaten kendi odama girmediğim için bunun eksikliğini hiç hissetmiyordun.

"Ardınç, beni bekle!" peşinden üzerimdeki dar yırtmaçlı elbisenin izin verdiği kadar hızla ilerledim. Durmaya niyeti yoktu. O kadar keskin adımları vardı ki bu netliğinin nedenini merak ettim.

Delilelerle olan küçük çaplı balomuz son bulmamış mıydı? Şimdi beni bırakıp nereye gidiyordu böyle? Üstelik odasını çoktan geçmiştik!

En sonunda bıktım ve durdum. İçimdeki ses isyan başlattığında öfkeyle topuklu ayakkabılarıma bakmıştım. Yere eğilip onları çıkardım ve elime alarak daha hızlı yürümeye başladım. Çok geçmeden koridorun sonundaki merdivenlerden inmeye başlayan Ardınç'ı yakalabildim.

Aramızda bir iki basamak varken uzandım ve kolunu tuttum. Bir alt kata inmek için totelde 24 adım atmamız gerekiyordu. Biz henüz 10 adımla merdiven mola yerinde bulunuyorduk.

"Yalnız kalmak istiyorum, Sarışın."

Uyarıcı ses tonu adeta onu onaylayarak yalnız bırak beni diye bağırıyordu. Bunu dinlemedim. Birlikte iki adım daha attık. Düzlüğe çıkınca kolundan daha sıkı tutmaya başladım ve onu kendime döndürdüm.

"Ne oluyor, Ardınç?"

"Hiçbir şey olduğu yok."

Bu tutumuyla birlikte elimden kurtuldu. Beni görmezden gelerek yanımdan geçip gidecekken önüne geçtim ve ellerimle göğsüne vurarak onu geri ittirdim. Ani hareketimi beklemediği için sarsılmıştı.

"Derdin ne?!" diye adeta bağırdım. Tepki vermeyince cevap istediğim için bir kez daha göğsüne vurarak onu geriye doğru itmiştim. "Sorununu yüzüme söylemek yerine ne diye çekip gidiyorsun?" ve bir kez daha vurdum.

"Hani çocuk olan bendim, peki ya sen şu an ne yapıyorsun?" bir kez daha vurup onu arkasındaki duvarla birleştirecekken el bileklerimi kavradı. Benim yerime o ani bir hareketle beni duvara yasladı ve dibime kadar girdi. Ellerimi bırakmamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 16, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Abimin Arkadaşı +18 | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin