Jeongin
JISUNGEN SEVDİĞİM BİRİCİK ARKADAŞIM YA
Jisung
Ne istiyorsun jeongin?Jeongin
Ya canım kankamHemen konuya giriyorum vaktim yok çünkü
Şimdi şöyle ki
Ben resim sınıfında ceketimi unutmuşum
Ama şimdi acilen antrenmana gitmem lazım geç kaldımm
Biliyorsun resim sınıfını kilitliyorlar ve ben o ceketi ancak yarın alırım
Jisung
Yarın al o zamanJeongin
YA HADİ YAALT TARAFI YUKARI ÇIKIP CEKETİ ALACAKSIN
Jisung
Ya 5.katta resim sınıfıO kadar çıkamam kusura bakma
Jeongin
Olm ölür müsün hadi yaJisung
Of tamamGidiyorum
Jeongin
SEN VARYA ADAMSINJisung
Sus tamam salak×××
Jisung oflayarak okulun merdivenlerini çıktı. Jeongin gerçekten sorumsuz biriydi ve arkasını toplamaktan bazen yoruluyordu. Pekala Jisung da sorumluluk abidesi değildi ancak Jeongin kadar da değildi işte.. O da aynı Jeongin gibi ailesinin parası sayesinde bu okulda olsa dahi babası yüzünden bu kadar rahat olamıyordu.. Jeongin'in ailesi ise bildiği kadarıyla derslerini falan pek önemsemiyordu.
Aklından bu düşünceler geçerken sonunda en üst kata, resim sınıfının olduğu kata, gelmişti. Son basamağı da çıktıktan sonra derin nefesler alarak sınıfa doğru ilerledi. Okul bittiğinden katta neredeyse hiç öğrenci yoktu. Son kat olmasından kaynaklı da biraz korkutucu gelmişti Jisung'un gözüne. Hemen ceketi alıp gitmek istedi.
Ancak resim sınıfına yaklaşırken duyduğu melodi ile duraksadı. Birisi bir şarkı mırıldanıyordu ve Jisung için oldukça tanıdık olmasının yanı sıra hoş bir bir sesti bu. Biraz dinleyince sadece sesin değil şarkının da tanıdık olduğuna kanaat getirdi. Bildiği bu şarkıyı mırıldanmamak için zor tuttu kendini zira her kim söylüyorsa şarkıyı, güzel sesini bastırmak istemedi. Bu yüzden bir süre sınıfın ardında bekledi, ne içeri baktı ne de bakmayı düşündü ancak birden sesin sahibinin kim olduğunu merak etti. Kendine hakim olamayıp başını yavaşça kapıya eğdi. Arkası dönük, koca bir tuvali boyayan melek oğlanı görmeyi pekala beklemiyordu.
Ancak sonra kızdı kendine. Sesin sahibinin o olduğunu nasıl anlamadığına kızdı.
Sarı saçlının bir yandan şarkı mırıldanıp bir yandan önündeki tuvali renklendirmesini izledi. Resim sınıfının çatıda olmasından kaynaklı yarım pencerelerinden gelen güneş ışıkları altında ne güzel gözüküyordu Felix!
Jisung dayanamayıp sınıfa girdi. Felix halen onu fark etmemişti, şarkıya ve resmine devam etti
"Kafatasımın eksik parçaları,"
Jisung sözleri tamamladı
"Kendi ruhuma yamalar dikeceğim."
Pekala bunun tatlı bir giriş olması gerekirdi. Felix onu fark edip yavaşça arkasına dönecek ve şaşkınca baktıktan sonra gülümseyip Jisung'u yanına çağıracaktı.
En azından Jisung böyle düşünmüştü.
Fakat işler pek öyle gitmemişti.
Felix, arkasından gelen yabancı sesle panik yapmış ve irkilip hızla arkasına dönmeye çalışırken oturduğu tabureden gürültülü bir şekilde düşmüştü.
Felix'in düştüğünü fark eden Jisung da aynı panikle yerde yatan bedene koşmuştu hemen.
"Felix!"
Diyerek yere çöktü. Felix ise hem gelen kişinin Jisung olmasının rahatlığını hem de düşmüş olmasının utancını yaşıyordu. Bu yüzden hem gülmüş hem de başını yere eğmişti
"İyi misin?"diye sordu Jisung, hemen ardından ekledi,"Özür dilerim, seni korkutmak istememiştim. "
Felix kendi sakarlığına güldü,"Ah, hayır hayır.. Ben çok sakarım."
Ancak Jisung ikna olmuş değildi. Yüzünü, yerde yatan bedene iyice eğdi, "Emin misin?" diye sorduğunda Felix de sonunda başını kaldırıp ona baktı. Han Jisung'un çok yakın, yakışıklı ve endişe ile dolu yüzüne baktı. Kahverengi gözleri Felix'in üzerinde dolanırken kendini dünyanın en değerli varlığı gibi hissetti Felix. Zira Jisung'un bakışları aynen böyleydi çilli olana bakarken,
Dünyanın en değerli varlığına bakar gibiydi.
Felix'in minik eli istemsizce Jisung'un yüzüne çıkmıştı. Tek eliyle yanağını kavrayıp dikkatini çekti ve gözlerinin buluşmasını sağladı. Sonra, neden olduğunu bilmeden, fısıldadı
"Gerçekten iyiyim."
Jisung onun sözlerine pek aldırmadan aynı endişeyle yüzüne baktı. Geçen günkü kavganın izleri halen yüzündeydi. Tam o da elini çilli olanın yüzüne çıkaracaktı ki Felix'in kıkırdaması buna engel oldu. Şaşkınca, yüzüne çok yakın ve gülümseyen surata baktı
"N'oldu?"
Sorusuna karşılık Felix ona bir bakış atmış ardından daha da fazla gülmüştü
"Aman tanrım.." diye mırıldanıp sonunda kendini toparladığında elini kaldırıp üzerindeki boya izine dikkat çekti
"Elime boya bulaşmış ve şimdi.. Senin yüzün-" cümlesinin sonunda yine kıkırdamıştı. Jisung parmaklarını yanağına götürdüğünde parmak uçlarında bir ıslaklık hissetti. Baktığında, aynı Felix'in elinde olduğu gibi mavi boya vardı.
Karşısında gözleri kapalı, kıkırdayan yüze çıkarttı gözlerini ve parmaklarına bulaşan boyayı çilli olanın minik burnunu sürdü. Felix gülmesine ara verip şaşkınca ona bakınca bu defa gülme sırası Jisung'a geçmişti. Çilli olan kocaman yaptığı gözleri, minik boyalı burnu ile ona bakarken doğrusu fazlasıyla şirin ve komikti.
"Ah, Jisung.. Komik mi?"
Jisung gülmeye devam ederken başıyla onu onaylamıştı. Felix başını iki yana sallayarak ayağa kalktı
"Sen daha komiksin." derken masada duran ıslak mendille ellerini silmeye başladı.
----
Aslında daha uzun olacaktı ama uykum geldi ve bölüm atmak istedim
Devamını sonra yazar atarım ✊
Öpüldünüz canımlarr 😽😽