Jisung, sevgilisine yanına birazdan geleceğine dair bir mesaj attıktan sonra telefonunu cebine sıkıştırdı. Ardından spor salonuna doğru ilerlemeye başladı ancak aklına gelen şeylerlw durup telefonunu geri çıkarttı ve çantasına attı.
Cebinde kalırsa birazdan zarar görebilirdi.
Spor salonuna yaklaşırken içeriden top sesleri geliyordu. Sonunda kapıyı itip içeri girdi ve basketbol sahasının ortasında sektirdiği topla ona bakan bedeni gördü.
Yang Jeongin.
Yan ağız gülümsediğinde Jisung çantasını bir köşeye atıp ona doğru adımladı
"Jisung? Beni neden çağırdın buraya?"
Jisung hiçbir şey söylemeden adımlarına devam edince Jeongin de konuşmaya devam etti
"Baştan söyleyeyim bunların hepsini yattığım kişiyi bulmak için yaptım. Kim olduğunu hatırlamıyorum ama inanılmaz bir an olduğunu hatırlıyorum.. Bu konuda tüm oklar Felix'i gösteriyor diye bana kızacak-"
Jisung artık gerçekten sıkıldığını hissediyordu. Jeongin zırvalayıp duruyordu ve daha da damarına basıyordu genç oğlanın. Bu yüzden elindeki basketbol topunu alıp başını iki yana salladı Jisung
"Hayır Jeongin.. Dediğin gibi Felix'i hak etmiyorum bu yüzden ne olduğu umurumda değil. Onu unutmaya çalışacağım.."
Elindeki topu birkaç defa sektirdi ve spor salonunda sesin yankılanmasına sebep oldu, "Buraya da dostluğumuzu yeniden kazanmaya geldim," gülümsedi ancak ardında çok büyük bir öfke barınan bir gülümsemeydi bu
"Basket oynayalım." dedi ve topu potalardan birine attı. Top, ağlardan geçip zeminle buluşunca Jeongin o tarafa bakıp düşündü.
Jisung ona oyun mu oynuyordu?
Fakat karar vermeye kalmadan ona omuz atıp geçen bedenle sarsıldı.
"Hadi!" diye bağırdı Jisung ve topu ondan kaçırmaya devam etti.
Jeongin düşünmeyi kesip Jisung'un peşine düştü ve ikili çekişmeli bir oyuna sürüklendi. Jeongin basketbol takımındaydı ve arada Jisung ile oynarlardı. Jisung'un onun kadar iyi olmadığını bilse de şu an şaşkındı.
Zira Jisung fazla sert ve iyiydi şu an. Topu ondan almaya çalışırken agresif ve fevri davranmaktan çekinmiyordu.
Jeongin anlamıştı.
Jisung aklı sıra ona göz dağı veriyordu, ha?
Hafifçe gülümsedi ve aynı onun gibi kirli oynamaya karar verdi. Koştu, top sektiren Jisung'a omuz atıp topu ondan kaptı ve basket attı.
Oyunları böyle devam etti. İkisi de artık fazlasıyla terlemiş ve yorgunken Jisung içinde bu zamana kadar biriken ve zar zor zapt ettiği öfkeye yenik düştü. Tüm gücüyle önünde koşan Jeongin'i ittirdi ve sağ kolunun üzerine sertçe düşmesine sebep oldu. Genç oğlan acı içinde bağırdı. Daha ne olduğunu anlayamadan Jisung üzerinde eğilip yakalarını kavramıştı. Gözlerine baktığında yıllardır dost olduğu bu çocuğun ilk defa bu kadar öfke dolu olduğunu gördü.
Tüm bu öfkenin sebebi ise Jeongin'in de öfkelenmesine neden oldu. Daha dün gelen ve arkadaşını resmen parmağında oynatan Lee Felix üzüldü diye olmuştu tüm bunlar.
Sırf onun yüzünden Jisung düşman kesilmişti ona
Ve bu Jeongin'i deliye çevirdi. Kolunun acısını ve birazdan Jisung'un ona yapacaklarını umursamadan gülümsedi. Tuhaf ve ürkütücü bir gülüştü bu zira pataklanacağını bilerek gülüyordu Yang Jeongin
"Aptalsın Jisung.. Felix gibi bir ucubenin peşinden koşan bir aptalsın-"
Sözü, suratına yediği sert yumrukla kesilince üzerindeki çocuğu atmaya çalışsa da Jisung izin vermedi. Yumruklarını suratına dizerken acımıyordu asla ona. Çünkü o da onlara acımamıştı
Bu zamana kadar Felix ile ne kadar zorluk yaşadıysa onun yüzünden olmuştu ve Jisung dayanamadı. Öfkeden göz yaşı dökmeye başladı. Jeongin onu engellemeye çalışsa da başarısız oluyordu.
Jeongin'in suratından akan kanlar spor salonunun zeminini ve Jisung'un ellerini kirletti.
"Neden yaptın bize bunu?!"
Jisung'un yumrukları yavaşlamış gözyaşları hızlanmıştı
"Neden..?!" ardı ardına bağırdı.
Bir süre sonra bağırışlara öğrenciler spor salonuna girince başta şaşkınca bakmışlar ardından Jisung'u kanlar içindeki oğlanın üzerinden çekmişlerdi. Jisung onlara hiç zorluk çıkarmamıştı sadece ağlamıştı.
Jeongin fena dayak yemiş olsa da kaybeden değildi kendince
Aksine şimdi en güzel şekilde amacına ulaşacaktı.
Gayler ağlamaya mahkum arkadaşlar mutlu olamazlar
Şahsen gayim ve mutsuzum