3.3

1.8K 154 34
                                    

Mihra Cadısı: Bir ay oldu.

Mihra Cadısı: Güzel ve oldukça da seksi bedenim kesinlikle bu evde çürüyor.
•İletilmedi.

Mihra Cadısı: Hamileyim ben, hamile!

Mihra Cadısı: Sıkılıyorum.

Son mesajı da Efe'ye atıp, çevrim içi olmasını bekledim. Uzun süre beklediğim şey gerçekleşmeyince ekranı kapattım ve arkama yaslandım. Oturma odasındaydım. İçi bitkilerle doluydu bu evin. Her yerden yeşillik fışkırıyordu.

Bitkilerle arkadaşlık ediyordum, resmen.

Aklıma yıllar önceki muhteşem hayatım gelince pencereye dikkat kesildim. Dışarı mı çıksaydım acaba?

Efe'den habersiz hoş olmazdı.

Omuz silkip ayağa kalktım. Üzerimdeki uzun kapşonlu sweatshirtü çekiştirdim. Ayağımdaki pofuduklarla banyoya gittim ve aynadan kendime bakmaya başladım. Zaten gün içinde en çok yaptığım aktivite buydu. Kendime bakmak. Kendimle ilgilenmek. Bazen mutfağa girip çeşitli deneyler yapmak.

Geçen gün Karan'ın kirazlı pastasından yapmayı denemiştim, muhteşem olmuştu!

Çöpe atmıştım...

Saçlarımın dağıldığını görünce elime tarak alarak taramaya başladım onları. Çok uğraşmamak için bir iki darbe atmış, geri yerine bırakmıştım tarağı. Maske ve şapka takacağım için makyaj konusuna değinmeden paytak adımlarla girdiğim gibi çıktım banyodan.

Portmantoya ilerledim ve kolej ceket aldım elime. Üzerime giyeceğim anda kapının çalmasıyla gözlerim parlamıştı.

Neşeyle kapıya baktım. Efe gelmiş olmalıydı!

Belki de Karan beni bulmuştu.

Beceriksiz adam bir ayda bulamadı da şimdi mi bulacaktı? Hiç sanmıyordum.

Aklıma Karan'cığım gelince yüzüm istem dışı düşmüştü. Ayaklarımı sürüye sürüye elimdeki ceketi bırakıp kapıya ilerledim. Kendimi göstermeden kapıyı açtım ve kendime çektim. Kapının arkasına yerleşmiştim.

Bir süre bir hareketlilik olmadı. Ardından Efe olduğunu düşündüğüm ama vücudunun yapısını hiç mi hiç benzetmediğim adam içeriye girdi. O girer girmez kapıyı kapattım ve arkasına yaklaşıp gözlerini ellerimle sardım.

"Tahmin et ben kimim?"

Efe'nin şu an zeka seviyemi sorguladığını düşünüyordum. Hatta buna emindim.

Ellerimin üstüne yerleştirilen ellerle merakla ayak uçlarımda daha çok yükseldim. Meraklıydım çünkü Efe'nin neden takım elbise giyindiği anlayamamıştım.

Çenemi omzuna yerleştirip yüzüne baktığımda kaşlarım çatıldı. Yüzünde yeni yeni çıkmaya başlayan sakallar, siyah saçı ve kokusu...

"Sen kimsin?"

Korkuyla ellerimi ellerinden kurtarıp geri çekildim. Arkaya doğru birkaç adım atmışken elim çoktan portmantoya yerleştirilmiş beyzbol sopasına kaymıştı bile.

Karşımdaki adamın hâlâ arkası bana dönükken sopayı aldım ve elimde sıkı sıkı kavradım. Uzunca bir süre bana dönmedi. Bekledi.

"Efe bana jigolo mu yolladı acaba?"

Kendi kendime düşüncelere daldım. Ona geçen gün en büyük hayalimden bahsederken beni kınayan bir hâli vardı. Şimdi gördüğüm bu şey... gerçekten yapmış mıdır diye düşünürken önümdeki adamın sırtını incelemeye başladım. Kaslı olduğu belliydi. Kalıplı da bir vücudu vardı. Seksi duruyordu. Kalçasına dikkatim kayınca yutkundum.

Efe işini biliyordu!

Vücudu bana dönmek için harekete geçtiğinde zor bela kalçasından ayırdım bakışlarımı. Yüzü görüş açıma girince dehşetle ona baktım.

Çok yakışıklıydı...

Miniğim, anneni affet olur mu?

Göğüs kafesim gördüğüm görüntü karşısında şiddetle inip kalkmaya başlarken onun şaşkınlıkla yüzümde dolaşan bakışları zerre ilgimi çekmiyordu.

Elimdeki sopayı yavaşça yere bıraktım.

"Şey, adınız neydi?"

Durumun saçmalığını çabuk atlattım neyse ki. Birkaç adım ona atıp elimi uzattım ve ona beklentiyle bakmaya başladım. Koyu kahve gözleri bana hâlâ öcü görmüş gibi bakarken ben birkaç gündür izlediğim porno filmlerini tekrar gözümün önünden geçiriyordum.

Karşımdaki esmerin yataktaki hâlini merak ediyordum açıkcası. Demir filan hikayeydi. Tek gerçek seks.

"Adınız?" diye tekrar sorup cevap vermesi için diretince yine sustu. Elimi yumruk hâline getirdim ve geri çekildim. "Pekâlâ, madem nazlısınız ben kendimi tanıyatım önce. Mihra ben. Her pozisyon bana uyar."

"Ne?"

Ağzından çıkan ilk söz bu mu olacaktı be adam? Yalnız işini çok ciddiye alıyor olmalıydı. Üzerindeki takım elbisenin başka açıklaması olamazdı.

Gözlerimi devirip birkaç küçük adımda dibine girdim. Ellerim üzerindeki gömleğin düğmelerine giderken yanaklarımda hissettiğim ellerle nihayet dedim içimden.

Yanaklarımı sarıp yüzümü yüzüyle hizaladı.

Gözleriyle yüzümün her yerine baktıktan sonra dudakları kıpırdamıştı.

"Mihra..."

Pekâlâ, oldukça tanıdıktı.

Hem de oldukça.

Zihnim beynimin oynadığı oyunu anlamaya çalışırken ben çoktan hatıralarımdaki adamın adını mırıldanmıştım;

"Demir?"

Kaçış | Texting  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin