Çooook uzun zaman sonra geri geldim. Asla bölümü nasıl yazacağımı bilmediğim için buralarda yoktum. Bir iyi bir kötü haberim var.
İyi olan, ölmedim. Kötü olan ise bölümü anca yazmaya başladım. Bölümü uzun yazmam gerek bunu biliyorum. Bayaa uzun bir bölüm dicem ama büyük ihtimal 2000 kelime de bırakırım ama bazı kilit yerleri size aktarabilirsem hallederim. İsterseniz bi önceki bölümü bi daha okuyup gelin.
1.5k olmuşuzzzz 🥳🥳 en son girdiğimde 800 okunmaydı. Açtığımda bi şok oldum.
Bayadır yazmıyordum hadi bakalım.
İyi okumalarrrrr
"İncir ağaçları çiçek açtığı zaman geleceğim. Tam olarak hangi anlamda kullanıldığını bilmiyorum ama şunu söyleyeyim, İncir ağaçları çiçek açmaz." Aydınlanma yaşamıştım. 'İncir ağaçları çiçek açtığı zaman geleceğim.' sözünün ne demek olduğunu şimdi anlıyordum.
***
Eve geldiğimizde çok mutluydum. İlk iş günüm çok güzel geçmişti. Hayatımı gerçek anlamda düzene sokabileceğimi hissetmiştim. Eve geldiğimizde gün boyu neredeyse hiç oturmamıştım. Eve geldiğimizde yorulduğumu hissetmiştim. Dışarıda duran tek kişilik armut salıncağa oturmuştum. "Oh be Dünya varmış." demem üzere Özer abi gülümsemişti. Ayakkabılarımı çıkarıp, salıncağın içinde bağdaş kurmuştum. Ares kulübesinden çıkarak bana koşmuştu. Salıncağın kenarlarına ayaklarını yerleştirip bana havlamaya başlamıştı. "Oyun mu istiyorsun sen? Topun nerede?" Etrafa bakınırken, Ares kızılcık ağaçlarının arasından topu çıkarmaya çalışıyordu. Salıncaktan inip ayakkabılarımı giydim ve kızılcık ağaçlarının yanına gittim. Kızılcıklar oldu mu selelere doldu mu hey, iç ses alemsin. Gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu? kendi kendime gülüyordum.
Kızılcık ağaçlarının üzerinde ve yerde çiçekler vardı. Sarı ve pembe olan bu çiçekler insanı sebepsiz yere mutlu edebiliyordu veya ben mutlu olduğum için böyle hissediyordum. Mendili eline mendil verdim geline. Topu aldım ve yavaş yavaş oturduğum salıncağa geri döndüm. Eski konumumu aldığım zaman Ares, topu atmam için bana bakıyor ve kuyruğunu sallıyordu. Kara kına yollamış yar benim ellerime. Topu ileriye doğru attığımda Ares toptan gözünü ayırmadan, topu takip ediyordu. Etraftaki ağaçlar, yeşillikler, çiçekler mutluluğuma mutluluk katıyordu. Mendili eline mendil verdim geline. Anlaşıldı, susmayacaksın.
Üşümeye başladığım için eve girmiştim. Bu havada üşümem garipti. Mutfak, Amerikan tarzı olduğu için mutfakta ne yapıldığı görünüyordu. Özer abi ahşap tezgahın üzerinde biber kesiyordu. "Özer abiiii, yardıma geldim." diyerek çekmeceden mutfak önlüğü çıkardım. Ben önlüğü takarken, Özer abi "Her zaman böyle mutlu ol."
"İnşallah, Nasıl yardımcı olabilirim?" Özer abi etrafına bakındı ve bulaşık makinasını göstererek "Bulaşık makinasını boşaltırsan en büyük yardımı yapmış olursun." demesi üzerine bulaşık makinasını boşaltmaya başladım.
Dışarda gördüğümüz kızılcık ağacından sonra aklımda çalan kızılcıklar oldu mu? Şarkısını mırıldanmaya başlamıştım. Özer abi bunu duymuş olacak ki ellerini yıkadı ve televizyondan kızılcıklar oldu mu? türküsünü açtı. "Mırıldanmak yerine sesli bir şekilde söylemeye ne dersin?" Gülümsedim. "Sen de benimle söyleyeceksen, tamam." Kafasını anlaştık anlamında salladı ve sözlere girdi.
"Kızılcıklar oldu mu selelere doldu mu hey
Gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu
Mendili eline mendil verdim geline" hemen ardından ben de sözlere girdim."Kızılcıklar oldu mu selelere doldu mu hey
Gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu
Mendili eline mendil verdim geline" Hem dans edip hem de mutfakta işlerimizi hallediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın
RandomAnnem beni Özer amcaya emanet etmemiş miydi? Neden ellerim ters kelepçeli bir şekilde duruyordum? 🍁1 Aralık 2021🍁