Evet şakaydı gerçek oldu derler ya hah işte o oldu. Ama olsun yine de geldim ona bakalım
Ben buralarda yokken nasılsınız. Hem şifreyi unutup köyde olan ben ( ͡ಠ ʖ̯ ͡ಠ)
Neyse hadi size iyi okumalar
***
İhsan amcanın odasının kapısını çalıp içeri girdiğimde karşımda arkası dönük bir şekilde oturan Özer abiyi görmemle rahatladım. İhsan amca eliyle sandalyeyi işaret ederek "Otur kızım." İhsan amcanın ses tonu çok gerici derecede sakin ve yavaştı. Özer abinin oturduğu sandalyenin hemen karşısındaki sandalyeye oturdum. Derin bir yutkunmayla bir özer abiye bir de İhsan amcaya bakmaya başladım. Bacaklarım ve ellerimin titremesine engel olamıyordum.
Özer abi bacağıma yavaşça dokundu "Ahu sakin ol." dediğinde kendime gelmiştim. "N-neden geldin? İşin yok muydu? Beni bırakıp gitmiştin, gelmene gerek yoktu. İşimi yapıyorum işte." Tek nefeste söylediğim için nefes nefese kalmıştım. İhsan amca onaylamaz bakışlarla bana bakıyordu.
İhsan amca yavaşça ayağa kalktı ve dolaptan su aldı. Yine yavaş yavaş yürüyerek yanıma geldi ve dizinin üstüne çöktü. "Ahu, kızım al su iç." Özer abinin, İhsan amcaya ne dediğini bilmememe rağmen stres yapmıştım.
"Benden saklayarak daha ne kadar çalışmayı planlıyordun?" Ani bir şekilde İhsan amcaya dönmüştüm. Gözlerim dolmuştu ve Özer abiye doğru kafamı çevirmiştim. Neden söylemişti ki? Odadaki tüm duvarlar bana doğru geliyordu, nefes alamıyordum ve kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Hemen bu odadan çıkmam gerekiyordu. Bunu fark etmiş olacaklar ki Özer abi "Dışarı çıkmak ister misin?" demişti. Artık gözlerimdeki damlaları tutmayı bırakmış, ağlamaya başlamıştım. İhsan amca, Özer abiye "Kendisi çıksın, siz oturun. Kızım sen çıkabilirsin." Özer abi itiraz edecek gibi olsa da ben hemen odanın kapısına gelmiştim. Kapıyı açtım ve koşarak kütüphaneden çıktım.
Kütüphanenin karşısında ağaçlarla park bir vardı. Ağaçlarla dolu olan parka doğru ilerlemeye başladım. Ağladığım için her şey bulanıktı. Kolumda bir baskı hissettim ve bir anda geri çekildim. Geri çekilmemle önümden hızlıca araba geçmesi bir olmuştu. Özer abinin arkamdan geldiğini düşündüğüm için sesimi yükselterek "Bırak beni!" demiştim. "Ahu, benim, Boran." Kafamı kaldırdım ve Boran karşımda endişeli gözlerle bana bakıyordu.
Etrafıma baktığımda insanların şaşkın gözleri bize bakıyordu. Bir kaç insan, Boran'ın üstüne yürümeye başlamıştı. Boran benim kolumu bırakmıyordu. Ne sert ne de yumuşak bir şekilde kolumu tutuyordu. Boran'ın üstüne gelen insan sayısı artmıştı. Ne kadar durun dese de dinlemiyorlardı ve beni de kenara doğru çekiyorlardı. Ben Boran'a, Boran bana bakıyordu. Boran'ı uzaklaştıranlardan birisi "Şerefsizler! Bir bitmediniz. Soyunuz tükensin İnşallah!" diyerek Boran'ın yüzüne yumruğunu geçirmişti.
Acı ile yüzünü buruşturan Boran, kafasını sola doğru yatırmıştı. Dudağının kanadığını görünce, aklım o an yerine gelmişti ve " Bırakın!" diye bağırmıştım. Herkes çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. "B-ben onu başkası sanmıştım. Bu yüzden bağırdım." sesim titreyerekte olsa söylemeyi başarmıştım.
Boran'ı yavaş yavaş bırakan adamlar özür dilemişlerdi ve etraftaki insanlar dağılmaya başlamışlardı. Özer abi hala ortalıkta yoktu, gözüm dalmış bakarken Boran yanıma geldi. "Ahu." dalgınlığım geçip Boran'ın yüzüne bakmıştım, dudağının kenarındaki kanı görünce yüzümü buruşturdum. Bunu fark etmesiyle hemen baş parmağıyla kanı sildi ve hiçbir şey olmamış gibi bana döndü. "İçeri girelim mi? Seni merak ediyorlardır." hiçbir şey söylemeden sadece başımı olur anlamında salladım ve ilerlemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın
RandomAnnem beni Özer amcaya emanet etmemiş miydi? Neden ellerim ters kelepçeli bir şekilde duruyordum? 🍁1 Aralık 2021🍁