4

512 17 3
                                    

Cumartesiye kadar bekleyecektim. Dayanmaya çalıştım ama dayanamadım. Bölümü atmaya karar verdim.

 Bu kısımdaki yazıları bölümden önce yazıyorum. Yani şöyle ben 3. bölümü yayınladıktan sonra buraya bi giriş yazıyorum. Bu bölüm birazcık sövmeli geçen bir bölüm olabilir.

Bölüme geçmeden önce tavsiye ettiğiniz şarkılar varsa buraya yazarsanız mükemmel olur.

Yine boş konuşmamızı yaptığımıza göre bölüm başlasın. 

Zaman 7 Mayıs saat 2.50 gibi 

***

"Başlıyorum. Başlayamıyorum. Nerden başlayacağım veya nasıl anlatacağım bilmiyorum. Kalbim sıkışıyor ve bunu anlatmama engel oluyor." Gözlerini kapattı ve konuşmaya başladı.

 "Bildiğin üzere sana bugün bir kızdan bahsetmiştim. Bahsettiğim kızla en büyük hayalimiz bir kızımızın olmasıydı. İlk çıkmaya başladığımız aydan itibaren hayalim, hayalimiz buydu." Yanaklarına akan gözyaşlarını silip devam etti. "Bana ilerde ne kadar güzel bir baba olacağımdan bahsederdi. Bu konu her açıldığında ikimizin de yüzünde bir tebessüm belirirdi ve ilk ve son kez onu bu konu konuşulurken öpmüştüm. Ne yapacağını bilmez bir şekilde 'Özer ne yapıyorsun?' demişti. Ben bile ne yaptığımı bilemiyordum. Çok kez özür diledim. Bir anda gelen dürtü ile olduğunu açıklamıştım. O da bu durumu çok fazla kafasına takmamıştı. Belki sana anlatması çok kolay bir olaymış gibi gelebilir ama benim için çok zor." "Kızınız olursa adını ne koymak istiyordunuz?" Pat diye bu soruyu sormam çok saçmaydı. "Aden" Aden ismini ilk defa duyuyordum "Aden ne demek?" Yüzünde oluşan buruk gülümseme ile "Cennet bahçesi." Çok güzel bir isimmiş Aden. "Çok güzel, ilk defa Aden ismini duyuyorum." 

Göz kapaklarım artık iyice kapanmıştı. "Uyuman lazım iyice dinlen, istersen sonra konuşmaya devam ederiz." Hayır diyecek bir halim olmadığı için kafamı kaldırdığım yastığa geri koydum.

***

Kalktığımda saat 09.20 idi. Mutfaktan gelen sese kulak kabarttım. Özer abi birisi ile konuşuyordu. "Şu an uyuyor. Birazdan gelin alın kızı." Kızı derken benden mi bahsediyordu? Özer abi arkasını döndüğü gibi göz göze geldik. Yüz ifadesi bir anda yumuşadı ve "Günaydın küçük kız" Bana bir daha küçük kız demeyeceğini söylemişti. "Ne zaman uyandın?" Ellerim terlemişti ve "Da-daha yeni uyandım" kekelememe engel olamamıştım. Bunu anlamış olacak ki "Gel sana evi gezdireyim sonra da yemeğini hazırlarım." "Tamam." Özer abi bir süre düşünüp "Şöyle yapalım, bu katın altında bir spor salonum var. Evde tek başıma olduğumda orda takılıyorum. Bir de birkaç silah var istersen denersin." Silah sıkmayı denemek çok isterdim ama şu an istemiyordum. "Tamam, aşağıdan başlayalım." 

Aşağı kata indiğimizde çok büyük bir alan vardı. "Gel, silahlar sol tarafta." Sol tarafa dönüp ilerlemeye başladım. Özer abi arkamdan geliyordu. Karşımda bir kapı vardı. "İçerisi salon. Sen geç ben biraz daha ışığını açıp geleceğim." İçeri girdiğimde etraftaki hiç bir şeyi göremiyordum. Kapının kapatılma sesini duyduğumda kapı tarafına döndüm ve bir anda ışıklar açıldı. 

Özer abi kapının önünde bana silah doğrultmuş bir şekilde bakıyordu. Arkamdan gelen ses tanıdıktı. "Ahu" Bu ses Adnan'a aitti. "Aaa ama bana dönmen lazım Ahu." Özer abiye güvenmiştim. "Bak burada sandalye var. Gel otur." Özer abinin gözlerine bakmak dışında hiç bir şey yapamıyordum. Belki gözlerinden bana anlatmak istediği bir şey varsa anlayabilirdim. "Özer benim adamım, boşuna bakma öyle sana yardım etmez." Arkamı döndüğümde karşımda Adnan duruyordu. Doğru tahmindi. "Buraya oturacak mısın artık?" Olduğum yere çakılmış gibi ilerleyemiyordum. Adnan, Özer abiye bir kaç göz işareti yaptı.

Kolumdaki acı ile bağırdım. Özer abi kolumu tutmuş beni sandalyeye doğru çekiyordu. Kolumu çürütürcesine sıkıyordu. Sandalyeye oturtmak yerine beni fırlattı. Oksipital kemiğim (ensenin üst kısmındaki kemik) sandalyenin köşesine çarpmıştım. Kafamı eğip Kemiğimin üstüne baskı yapmaya başladım. Saçlarımın arasında bir el hissettim. Bir el saç diplerime kadar geçirmiş ve arkaya doğru çekmeye başlamıştı.

 Yüzüne baktığım zaman bu kişinin Özer abi olduğunu görmüştüm. Şu an saç diplerimin acısından daha çok hissettiğim acı, ihanet acısıydı. Kulaklarımda Adnan'ın sesi yankılandı "Tamam, saçlarını bırak." Özer saçlarımı bırakmayıp daha da sertçe çekmeye başlamıştı. Adnan bu sefer bağırarak "Saçlarını bırak dedim sana!" Özer saçlarımı bırakmıştı. Kafam bir süre geride kaldığı için nefes alamamıştım bu yüzden öksürmeye başladım. Özer sinirle "Abi, bu kızın anlattığı şeylerden sonra sadece saçını çekmek değil, direkt öldürmek istiyorum." Ben Adnan'ın adını bile ağzıma almamıştım ve Adnan onun abisi miydi? Adnan anlamamış bir şekilde "Benim hakkımda ne söyledi?" Özer bana kin dolu bakışlarının attıktan sonra "İlk günden beri doğru düzgün dışarı çıkartmadığını, çıktığında ise evde onu öldüresiye dövdüğünü söyledi." Evet bunu söylemiştim ama yalan değildi. Her dışarıya çıkmaya kalkıştığımda bana bağırıyordu. Çıktığımda ise eve döndüğüm zaman öldüresiye dövüyordu. Özer devam etti. "Yemeği günde sadece bir öğün olarak verdiğini ve ikinci bir tabak isteme hakkı olmadığını ve evdeki bütün işleri kendisinin yaptığını söyledi. Kısacası senin gaddar biri olduğunu söyledi." Bu söyledikleri doğruydu ama ne zaman söylediğimi hatırlamıyorum. 

Adnan bana doğru dönüp "Küçük hanım bakıyorum da bizim dedikodumuzu yapıyorsunuz. Yavaşça bana doğru yürümeye başladı. Ayakkabısının yerde bıraktığı ses, kalp atışımın hızını arttırıyordu. Bana vuracak mıydı? Gözlerimi kapatmış bir şekilde bekliyordum. Çenemde iki parmak hissettim. Çok yumuşak ama bir o kadarda sert olan bu el, sadece çenemi biraz kaldırmış ve yüz hizasına getirmişti. "Gözlerini aç Ahu!" Çok sesli olmayan hatta fısıldar şekilde söylediği bu cümle bir emir cümlesiydi. Gözlerimi açtım ve o açık kahverengi gözlerine bakmaya başladım. Benim doğru söylediğimi bağıran gözleri ile tepkileri çok tezattı. Beni bu düşüncelerden çekip çıkaran şey Adnan'dan yediğim tokattı. Başım sağa doğru savrulmuş ve dudağımın sol tarafı kanamaya başlamıştı. "Özer." Özer hemen Adnan'a dönüp "Efendim." Adnan bana son bir bakış daha atıp Özer'e "Sende" diyerek odadan çıktı.

"Abin mi?" Özer bana dönüp "Evet, hoşuna gitmedi mi?" Boğazım ağrıyordu. "Aslında sana kızmıyorum. Sonuçta en başta tanımadığım birine güvenip yaşadıklarımı anlatmam benim salaklığımdı." Bir süre sessizce bana baktı, sonrasında sol tarafına dönüp silahların ve bıçakların bulunduğu standa ilerledi. Elinde bulunan bıçağa, çakmağından çıkan ateşle ısıtmaya başladı.

 Kızgın bıçağı ilk olarak boğazıma tutup "Bana güvenmen bir hataydı." Sonrasında kızgın bıçağı rahim bölgeme getirip dokundurmaya başladı. "Hikayen buraya kadarmış." diyerek bıçağı, iyice sapladı. Acı ile inleyerek sandalyeden yere düştüm. Özer abinin beni yerde kanlar içinde bırakması ve üstüne üstlük gülümsemesi, insanlara güven olmayacağı anlamına geliyordu. Rahim bölgemdeki sıcaklık, bütün vücuduma yayılmaya başlamıştı. Acıyı bir süre sonra hissetmemeye başlamıştı. Ancak duyu organlarım, yetisini kaybediyordu. Artık gözlerimi açamıyordum ve burnuma gelen kan kokusu artık yoktu. Vücudumdaki uyuşukluk beynimin içine girmiş gibiydi. Asla tarif edilemeyecek bu his canımın acımasını azaltmıştı ancak bütün vücudumun yanması hala devam ediyordu. Boğuk gelen bu sesler arasında  son duyduğum birinin bana bağırışı ve sarsılmamdı.

"Ahu, Ahu, Ahu bana bak, kendine gel!"

Mükemmel bir yerde bitirdim değil mi?

Ne olduğu hakkında fikirleriniz varsa bu kısma yazabilirsiniz.

Bu yazdığım kurgu aslında en başından beri belli olan yani sonu ve bazı olayların belli olduğu bir kitap. Herhangi bir fikriniz varsa bölümlerle ilgili hem belki bana ilham kaynağı olursunuz. 

Diğer bölüme kadar sağlıcakla kalın. 

KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin