mina son kez aynaya baktıktan sonra her şeyi hazırdı.
siyah uzun dalgalı saçlarını salmış, omuzları açık ve vücut hatlarını belli eden up uzun bir siyah elbise giymişti. makyajını gözlerine siyah bir farla dumanlı efekti verip, keskin bir eyeliner çekip kırmızı rujuyla tamamlamıştı.
küçük çantasına telefonunu ve rujunu koyduktan sonra salondan siyah kürk montunu almaya gitti.
montu giydikten sonra çantasını koluna takıp kapıdan çıktı. beyaz, üstü açık mersedesine binip ezberlediği yollardan geçti. mina geçmişte yaşadığı kötü olayları unutmak için her zaman gittiği tek bara gidip unutana kadar içip evine geri gelirdi.
bar kapısının önüne gelince anahtarı kuryeye verip içeri girdi. içeri girdiği an biraz şoka uğramıştı çünki bar gayet sakindi. gitarla uyumlu yavaş bir müzik vardı, insanlar kendi masalarında sohbet ediyordu. bu barda genelde her yer karman çorman olup danstan deliye dönen insanlar dolu olurdu. sakinliği görünce biraz şaşırmıştı.
mina bu durumu fazla takmayarak barmene bir kırmızı şarap istediğini söyleyip bar sandalyesine oturduktan sonra beklemeye başladı. şarabı önüne konulunca tam bardağı dudaklarına götürecekken birisi ona seslendi.
sarı saçlı kısa kız onun yanındaki bar sandalyesine otururken "hey mina naber?" dedi.
mina yanındaki sarışın kadına bir bakış atıp elindeki şarap bardağına bakarak "sizi burada ilk defa görüyorum bayan son. hangi rüzgar attı sizi buraya? " diyip şarabından bir yudum aldı.
kız hafif gülerek "bana okul dışı chaeyoung de lütfen" dedi.
chae gelen barmene bakıp mina'nın elindeki kırmızı şarabı göstererek "aynısından" dedi.
mina bir yudum daha alıp şarabını bekleyen chaeyoung'a baktı. uzun sarı saçlarını salmış, üstünde minik kırmızı kalpler olan beyaz bir kürk giymiş ve makyajına da küçük kırmızı kalpli taşlar ile ışıltı katmıştı. mina onun gerçekten nefes kesici göründüğünü düşündü.
ona baktığını fark eden kız sırıttı. önüne gelen şarap bardağını alıp ayağa kalktı. mina'nın yanından geçip boş bulduğu yuvarlak bar masalarından birine geçti. mina'nın onun peşinden geleceğini bildiği için çağırma gereği duymamıştı.
mina bardağını kızın önüne koyunca chaeyoung yine sırıtmaktan kendini alıkoyamamıştı. gözlerini bardaktan çekip siyah saçlı kızın gözlerine kenetlemişti.
"bana kendinden bahset chaeyoung"
mina ellerini yanaklarına koyup dirseklerini masaya koyarak chaeyoung'a bakmaya başladı."bahsedecek fazla bir şeyim yok klasik kimya öğretmeniyim. biraz kafa dinlemek istiyordum ve arkadaşımın önerisiyle buraya geldim. asıl senin bana kendinden bahsetmen gerek. okulda seni çok az görüyorum."
mina gülerek "bundan sonra az görmezsin merak etme. beni fark etmene sevindim öğrenciler bile beni ders saati dışında pek fazla göremezler. ilgi çekicisin" sona doğru kaşları yukarıya havalanmıştı. yüzünde bu sohbetten keyif alırcasına bir sırıtış vardı mina'nın.
"gerçekten gizemli birisin minari, ama benim gözümden kaçmaz merak etme" diyip göz kırptı chae. biten bardaklara bakıp "ben yenilerini getireyim" diyip bardaklarla beraber içkilerin olduğu tarafa gitti.
mina kızın arkasından bakarken hala minari demesinin etkisinden çıkamamış gibiydi. minari onun gizli takma adıydı ama son chaeyoung bunu nasıl öğrenebilmişti?
_/_/_/_/_/_/
"ve bu formü-" zilin çalmasıyla chaeyoung'un lafı kesilmişti. öğrenciler dışarı çıkarken o da masasındaki eşyaları toplamaya başlamıştı.