kapıyı çektikten sonra kapşonumun şapkasını örttüm. yağmur ilk başlarda yavaş ama sonrasında hızlanmaya başlamıştı.
kaldırımda oluşmuş su gölcüklerinden geçerken her seferinde ıslak bir ses çıkıyordu botlarım yüzündendi.
aynı ses hemen ardımdan gelince, adımlarımı hızlandırmak zorunda kaldım.
sağa dönünce dar bir ara sokak karşılaşmıştı beni. yukarı doğru uzanan iki gri binanın arasından geçmek tehlikeliydi, özellikle biri sizi takip ediyorsa.
o da benimle birlikte hızlanmış, geçtiğim her çamur birikintisinden yürümeyi ihmal etmiyordu.
en sonunda dayanamadım.
olduğum yerde durunca sırtıma bir beden çarptı, durduğumu görmemiş acıyla inlemişti.
bir şey yapmıyordu. yağmur damlalarının arasından nefes seslerini, o kalbinin heyecanını hissediyorum.
eskiden benimde içimde oluşturdu o hisler, en saf haliyle. onu her hissedişimde içime dağları sığdıramaz, kelebeklerimin kıpırtısını durduramazdım.
onu kalbimin en karanlık, dokunulmaz yerine koymuşken ne yapmıştı? dayanamayıp bir hançerle yarıp geçmiş, kurtulmuştu oradan.
"chaeyoung ben-"
yandan bir bakış atıp sözünü kesmiştim "kes sesini, mina."
sinirle dönüp mahçup gibi görünen ama içinde en sinsi varlıkların dolaştığı o gözlerine bakarak "bitti, mina. yaptığın onca şeyden sonra seni affetmemi mi bekliyorsun? artık beni takip etmeyi kes!"
tam dönmüş gidecekken bileğimden tutup sertçe kendine çevirmişti.
canımı acıttığı için sinirim daha da katlanırken utanmadan konuşmaya devam etmişti "chaeyoung.. böyle olsun istememiştim. lütfen... bir kere-"
bileğimi elinden kurtardım. yüzüme bakmıyor, yanıma çektiğim bileğime bakıyordu.
elimi hızlıca çenesine götürüp bana bakmasını sağladım, ne kadar ciddi olduğumu artık anlaması gerekiyordu.
uzun siyah saçları ıslanmış, bir iki perçemi yüzüne yapışmıştı. benimde ondan pek bir farkım yoktu, montumu almayıp basit bir yeşil sweetle çıkmıştım. hasta olacağım kesindi
dilimi ıslatıp konuştum "mina."
gözlerime bakmamak için kendi içinde savaş veriyordu. çenesindeki elimi sağ sola salladım. gözleri gözlerime bulunca devam ettim "bir daha beni takip etme."
cevabını dinlemeden elimi çekip cebime sokmuş, seri adımlarla ara sokaktan çıkıp iki blok ötedeki markete doğru gitmeye başlamıştım.
gözyaşlarımla birlikte.
-
sigaramı dudaklarımın arasına alıp çakmağı ucuna yaklaştırdım.
yanan ateş, gözbebeklerimin içine işliyordu. içimde bitmek bilmeyen yangını daha da körüklemek için içiyordum bu iğrenç zehri.
yakmamla derin bir nefes alıp başımı yukarı kaldırarak dumanı dışarıya üfledim.
uçurum köşesinde, benle tek başıma kalmıştım.
derin bir of çekip parmaklarımın arasındaki sigarali elimle anlımı ovuşturdum, anılarım beni rahat bırakmıyordu.
-flasback-
zilin çalmasıyla çoktan sırama geçmiştim bile. ders matematikti, ne sıkıcı ama! her zaman yapmak istemiş ama bir türlü anlayamayanların arasında kaynayıp gitmiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/229695918-288-k635140.jpg)