meow

80 10 13
                                    

new york'daki konserlerinden sonra en rahat giysilerini çekmiş, sokaklarda dolaşıyorlardı.

diğer kızlar yataklarında mışıl mışıl uyumayı seçmişken, bu ikili uzun zamandır hasterini çektikleri romantik anları yaşamak için ufak bir gezintiye çıkmışlardı.

chaeyoung, kaldırımda yürürken bakışlarını önce sağ taraftaki palmiyelere, ondan sonra çarşaf gibi sulara çevirdi. güneş batmaya doğru göz kırpmış, insanlar serin kumlarda zaman geçiriyorlardı.

eline kenetlenen elle gülümseyerek ona baktı. bakmasıyla şaşırmıştı, onu çekmesini beklemiyordu.

elini bırakıp poz vermesini söyledi. ilk önceki elini kaldırıp barış işareti yaptıktan sonra kocaman gülümsedi.

"çok güzelsin! evet, harika!"

ondan gelen iltifatlar yüzünden utanmış eliyle yüzünü kapatmıştı.

gülerek "mina tamam yeter."

gülüşmeler arasında yemeklerle dolu caddeden geçiyorlardı.

chaeyoung elini mina'nın koluna dolamış heyecanlı heyecanlı anlatıyordu "sonra jeongyeon naptı biliyor musun? resmen telefonu alıp..." sözünü kesmiş, bakışları mina'nın arkasına dalmıştı.

pankartta ki pamuk şekerli milkshake, fazlasıyla ilgisini çekmişti.

birlikte pankarta biraz daha yaklaşınca bu içeceğin sevgililere özel yapıldığını anlamışlardı. pespembe içeceğim üstünü pamuk şekerle doldurmuşlar, kalp şeklini vermişlerdi.

chaeyoung 'hadi alalım!' demeye kalmadan içecek önünde belirdi.

o içeceğin ne kadar mükemmel göründüğünü anlatırken mina bir yandan onu dinlemiş, diğer yandan da menajerine hemen iki tane almasını söylemişti.

birlikte el ele, o gözleri yakan cinsten dijital reklamlarla dolu caddelerden geçiyorlardı.

son yaya geçidinden geçince önlerinde yemyeşil kocaman bir park belirmişti. karanlık çöktüğü için sokak ışıkları yanmış, kediler etrafta geziyorlardı.

chaeyoung mina'nın elini daha sıkı tutmuş, koşar adımlarla birlikte parkın içine girmişlerdi.

"ah şu ağacı çizesim var."

el ele bankların yanlarından geçerken chaeyoung'un bakışları hep yeşillerdeydi.

bir anda yanağına bir öpücük kondu.

eli yanağına gitmiş, bakışlarını mina'ya çevirmişti.

mina kaşlarını çatmış ona bakıyordu "artık benimle ilgilenir misin? ağaçlarla mu randevuya çıktın benimle mi?" somurtarak söylenmesi chaeyoung'a aşırı derecede tatlı gelmişti.

"özür dilerim bebeğim"

kollarını kocaman açmış, mina'nın her yerini sarmıştı. aradaki boy farkı yüzünden biraz zor sarılsa da mina aldırış etmemiş, o da kollarını minik sevgilisine sarmıştı.

birlikte park yolunun ortasında öylece sarılmış dururlarken uzaklardan adlarının seslenişi duyulunca ayrılmak zorunda kalmışlardı.

bir-iki tane once gelmiş, biraz sohbet ettikten sonra "daha fazla rahatsız etmeyelim. hoşçakalın, sizi seviyoruz!" diyip gitmişlerdi.

giden oncelara el salladıktan sonra parkta gezinmeye devam etmişlerdi.

neredeyse parkın yarısını gezdikten sonra boş bir banka geçip oturmuşlardı. mina kolunu chaeyoung'un omzuna atmış, kendine biraz çekip yanağını sarı saçlara yaslamıştı.

menajerlerini şutlamışlar, park ise şehirden uzak olduğu için fazlaca sessizdi.

mina yaslandığı saçlara dolu dolu bir öpücük kondurduktan sonra yine yaslandı "uzun zaman olmuştu."

kıkırtıları duyabiliyordu. onaylayan mırıltılar çıkardı "..evet, bu aralar fazla yoğunuz."

etraf yine sessizleşmişti. işlerini ne kadar sevselerde bir o kadar yoruluyorlardı. onları düşüncelerinden ayıran bir ses oldu.

"meow!"

kucağına atlamasıyla irkilmişti chaeyoung. siyah benekli beyaz bir kedi kucağında üç defa dönmüş, sonrasında gerilerek uzanmıştı.

iki kız ne olduğunu anlamadan kedi çoktan uykuya dalmıştı bile. kıkırdayarak ellerini yumuşak tüylerde gezdirdiler. mina kedinin başını severken chaeyoung'un eli göbeğindeydi.
hoşuna gitmiş olacak ki yattığı yerde dönmüş, iyice gerilerek sevgi dolu ellere daha çok açmıştı kendini.

mina dayanamamış, ellerini kedinin koltuk altına yerleştirip kaldırmıştı. kediyi kollarının arasına hapsedip severken chaeyoung sadece baksa bile günlük tatlılık dozunu doldurduğunu hissetmişti.

mina kediyi kendiyle aynı hizada tutup söylemişti "chaeyoung, ben de miyavlasam beni de böyle sever misin?"

chaeyoung'un ağzı açılmıştı. sessizlik olmuştu. mina neden böyle olduğunu anlamamış, ona bakan kediyle bakışmıştı.

sonunda hava da kocaman bir kahkaha duyuldu. chaeyoung gözlerinden yaşlar gelene kadar gülmeye başlamıştı.

"haha... mina, cidden.. ahaha" ayağa kalkmış öyle gülmeye devam etmişti.

mina kaşlarını çatmıştı "ya ucube misin? komik olan ne?"

kediyi bırakıp yerinden kalkmış chaeyoung'a yaklaşırken "asıl ucube sensin, iyy yaklaşma bana!"

chaeyoung koşmaya başlamış, mina da arkasından gülerek kovalamaya başlamıştı.

gecenin verdiği sarhoşluk hâlâ üstlerindeyken, çılgınca eğlenen kızlar yarını bekleyen işleri çoktan unutmuşlardı.












MİCHAENG

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

MİCHAENG. fenalar.

cok uyduruk bi bolum oldu anlamadim.

BU SICAKTA su an kontrol edemicem yanlislari kafanizdan duzeltin.

michaeng softHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin