Jungkook ürkütücü bir kabusla uyanmıştı. Kaç gündürki uykusunda kırmızı renkli bir göz görüyordu. Bazen kalın bir ses onu sesliyordu. Sesin arkasından koşuyor yarını ise nefes nefese uaynıyordu. Bu günde herzamanki olaylar olmuştu. Ama artık bunun anlamını çözmekte israrlıydı. Arkadaşlarından biri olan Jimin'e bunları anlatmak için onunla kentden biraz uzakta yerleşen ormana gelmişti. Çoçukluklarından beri bu ormanda büyümüştü ikisi. Aralarındaki bağ çok sıkıydı. Jimin gülümseyerek ağaçın altında oturan Jungkook'a el salladı ve koşarak yanına geldi. Oturup " Nasılsın? " diye sormuştu. Jungkook şakaklarını ovarak " Hiç iyi değilim. Jimin sana birşey anlatacağım ama aramızda kalacak"demişti. Jimin dinlediğini belirtti. "Kaç gündür kabuslar görüyorum. Her kabusum da kırmızı renkli bir göz görüyorum. Beni çok korkutuyor bu göz. Bazen kalın bir ses adımı söylüyor. " Jimin bakışlarını ormana çevirip " Peki ailene anlattınmı hiç? " diye sormuştu. Jungkook başını sallayıp " Hayır."demişti. Jimin Jungkook'a biraz yaklaşıp " Benim tanıdığım bir büyücü var. Bence onun yanına gitmeliyiz. Hemde hemen gidede biliriz"demişti. Jungkook gülümsemiş ve kabul etmişti.
Kendisi için hazırlanmış büyük kafese baktı. Askerin itmesiyle içeri geçmişti. Seokjin kafesi kapatmış ve ata binmişti. Büyücü ve vezirde atlarına bindiğinde artık şatonun kapıları açılmış ve atlılar önden gitmeye başlamıştılar. Herkes onu görmek için dışardaydı. Kafesi gördükleri an bağırmaya ve ellerindeki lerini ona fırlatmaya başlamıştılar. Askerler vezirin emriyle kalabalığı dağıtmaya çalışıylordu . Ama sesler kesilmiyordu. "Öldürün onu! O iblisin öz'ü! " Neden hâlâ hayatta?!" Taehyung başını kaldırmış ve kalabalığı süzmüştü. Gördüğü tanıdık yüzle burukca gülümsemişti. Gözleri ağlamaktan kızaran kadın kalabalıkta yok olmuştu. Taehyung annesini gördüğü için seviniyor ama kendisi yüzünden ağladığı için üzülüyordu.
Jungkook ve Jimin geldikleri eski evin karşısında biraz beklediler. Evden gelen' girin' talimatıyla içeri geçmiştiler. Büyücü masada oturmuş onları bekliyordu. Jimin oturmuş ardından Jungkook'ta yanında yerleşmişti. "Ne için geldiniz? " diye sorduğunda Jungkook herşeyi anlatmıştı. Büyücü kartlarını sırayla dizip Jungkook'a birini seçmesini söylemişti. Jungkook Jimin'e bakmış ve çekingen tavırla bir kart almıştı. Çevirdiğinde gördüğü şeyle gözleri büyümüştü. Kırmızı bir göz simvolu. "Uykunda gördüğün bu göz şeytanın gözü. Bu iblisin seninle iletişim kurmak istediği anlamına geliyor. Ama korkmamalısın. Çünki iblis gördüğüm kadarıyla seni öldürmek istemiyor " Jimin şaşkınlıkla Jungkook'a dönmüştü. Sonrasına büyücüye hitap etmişti. "Peki arkadaşıma birşey yapmayacağına eminmisiniz? " Büyücü başını sallamış " Eminim"demişti. Jungkook teşekkür etmiş ve kalkmkıştı. Jiminde kalktığında ikiside gitmişti. Onlar gittikten biraz sonra ise iblis bedenine girdiği büyücünün kontrölünü bırakmıştı . Bedenden süzelerek ortadan kayb olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil's eye
ParanormalHerşey kentlilerin yalnış düşünceleriyle başlamış ve şeytanın umudunun bir kentli gençe kalmasıyla bitmişti.