"Jungkook nereye gidiyoruz? " Jungkook elindeki kağıtı katlayıb cebine koydu. "Önce eski klübeni bulucaz. Eğerki bir büyücünün oğluysam güçlerim olmalı. Onları nasıl elde edeceğimi öğrenip sonra senin problemini hâl ederiz " Taehyung arkasından yürürken " Jungkook baban sana ne vasiyet etti? " diye sormuştu. "Kulübeye varınca söyleyeceğim" Jungkook dahada ilerleyerek Taehyung'u yalnız bırakmıştı.
Taehyung onun hâlâ tripli olmasına göz devirerek etrafına bakmıştı. Ormanın bu tarafının daha ürkütücü olduğunu kendi gözleriyle görüyordu. Tam yoluna devam edecekken birisi arkasından onu tutmuştu. Sıkıca boynunu kavradığında Taehyung bağırmıştı. "Lanet sen kimsin! " Jungkook bunları duyarak geri dönüp sesler gelen tarafa bakmıştı. Acaleyle " Taehyung! " diye bağırarak koşmuştu. Taehyung adamdan kendini kurtardığında adam karnına vurmuştu. Taehyung acıyla yüzünü turşutup yere çökmüştü.
Jungkook onların yanına vardığında yerde olan Taehyung'u görmüş ve korkmuştu. Silah çeken adama karşı kendi kılıncını çekip adamı yere sermişti. Kılıncı boynuna dayayıp " Sen kimsin bizden ne istiyorsun? " diye sordu. Adam cevap vermeyimceyse kıkıncla boynunu kesmişti. Taehyung korkarak onu izliyordu. "Onu öldürdün mü? " Jungkook elinden tutup onu kaldırdı. "Senin yaptığın gibi" Taehyung elini çekip " Ben hiçkimseni öldürmedim! " demişti. Jungkook ne kadar bağırma desede o bağırarak itiraz ediyordu. Sinirle Jungkook arkasını çevirdikte askerleri görmüş ve hızlıca Taehyung'un ağzını tutarak onu ağaçın arkasına çekmişti. Taehyung çırpınsada Jungkook sinirle nefes vermiş ve kollarıyla ağzında olan ellerini sıkmıştı. Askerler ölmüş adama yaklaştılar. İçlerinden biri büyük sakalını tararken " Bu iblisin işi "demişti. Askerlerden biri atına geri binerek diğerlerine ilerleme emri vermişti.
Onlar uzaklaştıktan sonra Jungkook rahat nefes almıştı. Taehyung'u incittiğini fark edip sıkmayı bırakmıştı. " İyimisin? " Kulağına fısıldamasıyla Taehyung burukça gülmüş ve " Senin sayende daha iyiyim "diyip Jungkook'a dönmüştü. Gözlerini fırsattan istifade ederek Jungkook'un yüzünde gezdirerken nefesleri yakınlıktan yüzlerine geliyordu. Jungkook gülüp" Ağaçın altında mı sevişeceğiz? "diye onunla alay etmişti. Taehyung buna bozulurken " Olabilirdi"demişti. Jungkook kalkarken " Şakanın sırası değil"dediğinde Taehyung mırıldanmıştı. "keşke anlasaydın şaka olmadığını"
Jungkook'la Taehyung biraz daha ormanın derinliğine giderken Jungkook karşıda çayın sahilinde uçuk bir kulübe görmüştü. Gülerek Taehyung'u çağırarak kulübeye koşmuştu. Kapıya vardıklarında Taehyung tedirgince Jungkook'a baktı. Jungkook " Hadi girelim"diyerek kapını açmıştı. Zaten sökülmüş olan kapı çerçivesinden çıkıp etrafı toza boğarken ikiside gördükleri yle şok olmuştu lar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil's eye
ParanormalHerşey kentlilerin yalnış düşünceleriyle başlamış ve şeytanın umudunun bir kentli gençe kalmasıyla bitmişti.