Kulübenin içi darmadağındı. Üstünden yıllar geçsede sanki terkedilmeden önce kulübenin içinde savaş olmuştu. Jungkook derin bir nefes alıp içeri geçti. Ardındansa Taehyung. Biraz ortalığı dolaştıklarında Jungkook eski kırık bir aynanın karşısına geldi. "Ah onların yüzünü hiç hatırlamıyorum. Bu çok kötü" Taehyung susmayı seçip onu takip etmişti. Jungkook ilk odaya adımını bastı. Yatak odasıydı. Yerdeki eski resimleri görmesiyle diz çöktü. Resimlerden birini aldı. Babasının resmi ydi büyük ihtimal. Taehyung etrafı ararken Jungkook ona dönmüştü. Taehyung " Hadi güçlerini kazanmağın yolunu bulalım"dediğinde başını sallamış ve odaları teker teker aramaya başlamıştılar. Jungkook'u koridorun son odası meraklandırdığında kapıyı açmaya çalışmıştı. Çok uğraştan sonra beceren Jungkook içeri girmişti. İçeride büyücü ye ait herşey vardı. Taehyung'a seslenmiş ve ikiside odanı aramaya başlamıştılar. Taehyung bulduğu kalın eski kitabla heyecanla konuştu. "Hey Jeon buna bakmalısın" Kitabı masaya koyub açmıştı. Ortalığa yayılan tozla Taehyung hapşurmuş ve geri çekilmişti. Jungkook kitabın sayfalarını bir-bir çevirirken bir sayfada durdu. İçindeki mektubu açıp okumaya başladı.
𝘿𝙚ğ𝙚𝙧𝙡𝙞 𝙤ğ𝙡𝙪𝙢 𝙚ğ𝙚𝙧 𝙗𝙪 𝙢𝙚𝙠𝙩𝙪𝙗𝙪 𝙤𝙠𝙪𝙮𝙤𝙧𝙨𝙖𝙣 𝙗𝙪 𝙤 𝙙𝙚𝙢𝙚𝙠𝙩𝙞𝙧 𝙠𝙞 𝙖𝙧𝙩ı𝙠 𝙝𝙚𝙧ş𝙚𝙮𝙞 𝙗𝙞𝙡𝙞𝙮𝙤𝙧𝙨𝙪𝙣. 𝙎𝙖𝙣𝙖 𝙫𝙖𝙨𝙞𝙮𝙚𝙩 𝙚𝙩𝙩𝙞ğ𝙞𝙢 𝙫𝙖𝙯𝙞𝙛𝙚𝙣𝙞 𝙮𝙖𝙥𝙢𝙖𝙡ı𝙨ı𝙣. 𝘽𝙪𝙣𝙪𝙣 üçü𝙣 𝙨𝙖𝙣𝙖 𝙜üç𝙡𝙚𝙧𝙞𝙣 𝙡𝙖𝙯ı𝙢 𝙤𝙡𝙪𝙘𝙖𝙠. 𝙊𝙣𝙡𝙖𝙧ı 𝙠𝙖𝙯𝙖𝙣𝙢𝙖𝙠 𝙞ç𝙞𝙣 7 𝙙𝙖ğı𝙣 𝙚𝙩𝙚𝙠𝙡𝙚𝙧𝙞𝙣𝙙𝙚𝙠𝙞 𝙣𝙚𝙝𝙞𝙧𝙞 𝙩𝙖𝙠𝙞𝙥 𝙚𝙙𝙚𝙧𝙚𝙠 𝙚𝙨𝙠𝙞 𝙠𝙖𝙗𝙞𝙡𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙮𝙚𝙧𝙞𝙣𝙞 𝙗𝙪𝙡𝙢𝙖𝙡ı𝙨ı𝙣. 𝙊 𝙠𝙖𝙗𝙞𝙡𝙚𝙙𝙚𝙠𝙞 𝙗ü𝙮ü𝙘ü𝙡𝙚𝙧 𝙨𝙖𝙣𝙖 𝙮𝙖𝙧𝙙ı𝙢 𝙚𝙙𝙚𝙘𝙚𝙠 𝙫𝙚 𝙜üç𝙡𝙚𝙧𝙞𝙣𝙞 𝙜𝙚𝙧𝙞 𝙠𝙖𝙯𝙖𝙣𝙖𝙘𝙖𝙠𝙨ı𝙣. 𝘽𝙪𝙣𝙡𝙖𝙧ı 𝙮𝙖𝙥𝙩ı𝙠𝙩𝙖𝙣 𝙨𝙤𝙣𝙧𝙖 𝙨𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙞ç𝙞𝙣 𝙙𝙖𝙝𝙖 𝙠𝙤𝙡𝙖𝙮 𝙤𝙡𝙪𝙘𝙖𝙠. 𝙊ğ𝙡𝙪𝙢 𝙨𝙚𝙣𝙞 ç𝙤𝙠 𝙨𝙚𝙫𝙞𝙮𝙤𝙧𝙪𝙯. 𝘽𝙞𝙯𝙞𝙢 𝙞ç𝙞𝙣 𝙠ö𝙩ü 𝙝𝙞𝙨𝙨𝙚𝙩𝙢𝙚.
~ 𝙎𝙚𝙫𝙜𝙞𝙡𝙞 𝙖𝙞𝙡𝙚𝙣
"Yolumuz uzun" Diyerek mektubu cebine koymuştu. Taehyung meraklı bakışlarla " Sana ne vasiyet etti? Söylesene "demişti. Jungkook gözlerini devirerek " Şimdi sırası değil gel"diyerek dışarı çıkmıştı. Taehyung gülümseyerek arkadan " İblis zaten herşeyi bilir"diye fısıldamıştı. İkiside ormanla giderken Taehyung " Belki mola versek iyi olur "demişti. Jungkook durmadan irellerken " Hayır vaktimiz yok"demişti." Ben yoruldum! " Jungkook duymamazlıktan geliyordu. "Jungkook! Yoruldum dedim! " Sonunda Jungkook arkasını dönerek bir ağaçın altında oturub çantasını karıştırmağa başladı. "Tamam otur biraz yemek yiyelim sonra gecelemeye yer buluruz" Taehyung yanına oturarak Jungkook'un verdiği keki yemeğe başlamıştı. Yerken yanaklarını şişirerek memnunca gülümsüyordu. Jungkook bu haline gülümseyip içinden bu nasıl bir şeytan diye düşünmüştü. Yemeklerini bitirip Jungkook ayağa kalkmıştı. İkiside yollarına devam edip geceleyecek yer aramaya başlamıştılar. Kocaman ormanda tabi tehlikesiz yer bulmak zordu. Taehyung yorgunlukla irellerken Jungkook'un sesini duymuş ve yanına koşmuştu. "Gel gece bu ağaçın altında uyuyalım " Taehyung çantaları ağaçın altına bırakıp " Ateş için odun toplamaya gideyim ben " demişti. Jungkook onu durdurarak " Geç otur. Yolda askerler fln seni görür. Kimse seni tanır. "demişti. Taehyung " Tamam haklısın"diyerek onu beklemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil's eye
ParanormaleHerşey kentlilerin yalnış düşünceleriyle başlamış ve şeytanın umudunun bir kentli gençe kalmasıyla bitmişti.