24 bölüm

35 7 0
                                    

Taehyung yarı uyanık halde odanı süzmüştü. Yastığa gömdüyü başını kaldırıp  ayağa kalkmıştı. Üstünü giyinmiş, gitmeden önce usulca uyuyan Jungkook'u öperek kulübeden çıkmıştı. Kentte yine canlanma vardı. Herkes erkenden kalkmıştı. Biraz etrafı dolaşırken dün ona yaklaşmaya çalışan genç büyücünü görmüştü. Genç büyücünü çarmığa benzer bir şeyden kollarından asmıştılar. Ve yüzü kan içindeydi. Herkesin göre bileceği yerdeydi.

Taehyung korkuyla onu incelemişti. Arkadan birinin yaklaşmasıyla irkildi. Lilith elini şefkatle omzuna koymuş " Gel, sofraya geçelim. Bu gün gıdıcez "demişti. Taehyung başını sallamış onu takip etmişti. Herkes sofra dayken Jungkook ta gelmişti. Yemeklerini yerken  Jungkook Taehyung'u izlemişti hep. Dün yaşadıklarını hatırlamıştı. Taehyung acıdan yatakta ağlayışını. Gerçekten şeytantı o. Gerçekten.

Yemeklerini bitirdiklerinde Jungkook'la Lilith toparlanmıştılar. Jungkook Lilith'e" Tae nerde? "demişti. Lilith " Bilmemem. Buralardadır "diye cevaplamıştı. Jungkook onu arkasında bırakıp Taehyung'u aramaya başlamıştı. Beyaz çiçeklerin olduğu çayırlığı görmüştü. Çiçeklerin yanındada siyah bir görüntü. Jungkook ona yaklaşmıştı. " Napıyorsun burda? " Taehyung arkasını dönmüş " Sadece çok güzeller "demişti. Jungkook başını sallamış " Evet, çok güzeller "demişti onun gözlerine bakarken. Taehyung gülümsemiş, ayağa kalkarak ellerini birbirine çırpıp temizlemişti. Yanından geçerken Jungkook baş döndürücü kokusunu almıştı. Arkasından bir süre bakmış  vakit kaybetmeden yanlarına gitmişti.

Yolculuğa başlayalı yarım saat olıyordu. Jungkook bu yolculuk sırası garip hiss ediyordu. Birilerinin onları izlediği hissi git gide artıyordu. "Baş kentte yakınlaştıkmı? " Lilith sordu. Taehyung " Az kaldı demişti" Jungkook atını durdurmuştu. Taehyung ve Lilith bununla beraber kendi atlarınıda durdurmuş ona bakmıştılar. Lilith " Bir sorunmu var? " diye sormuştı. Jungkook Taehyung'a bakmıştı.

Taehyung onun endişesini sezmişti. Bir süre bakışmıştılar. Taehyung atını harakete getirirken Jungkook'un arkasındaki kötü ruhu  görmüştü. Elinde de bir kılınç vardı. Aceleyle atı ona taraf sürmüş " HAYIR! "diye bağırmıştı. Jungkook itmiş attan salmıştı. Bu zaman kötü ruh onu kollarından tutmuş, ormanın içine sürüklemişti. " TAEHYUNG! " Jungkook atını o yöne sürmüştü. Lilith de onları takip etmişti.

Karanlık ormana girdiklerinde Taehyung tan bir iz yoktu. Jungkook attan inmiş, yere çökmüştü. "Onu götürdüler. Olamaz" Lilith ona yaklaşmıştı. "Onu kurtarıcaz . Merak etme "
Kötü ruh onu çekiştirerek bir kafese sokmuştu. Etraftaki korkunç yaratıklar gülüp eğleniyordular. Bunlardan biekaçı önceden Jungkook'la Taehyung'a saldıran canavarlardı. İblis büyük tahtından inmiş kafesin önüne gelmişti. Elindeki kırmaçla  kafese vurmuş, kafesin demirliklerinin çınlamasına sebeb olmuştu. "Benim güzel oyuncağım. Sonunda buradasın"

Taehyung kafesin demirlerinden  tutmuştu. "Beni kandırdın" İblis demişti. "Hayır. Ben doğru olanı seçmiştim" İblis kırmaçla paslanmış demir'e vurmuş, Taehyung ellerini geri çekmişti. "Aptal! Ben sana doğruyu gösterdim. Onlar seni mahv etmek istiyordu lar. Ben seni korudum. Sana şefkat gösterdim" Taehyung sinirle " Peki neden mutlu değilim? "diye sormuştu. İblisin bir işaretiyle kafesin kapısı açılmıştı. " Çünkü daha işimiz bitmedi. Eğer mutlu olmak istiyorsan bana yardım et. Bu teklifimi reddettme " Taehyung kafesin açık kapısına baktı. Biraz düşünüp geri gitmişti.

İblisin tek işaretiyle kafesin kapısı bağlanmış, kötü canavarların sesi duyulmuştu. Taehyung'un elleri zincirlenmiş siyaha dönüşmüştü. Gözünden de  siyah sıvılar akmaya başlamıştı. "BİZİM ZAMANIMIZ GELDİ BEBEKLERİM. ONUN SAYESİNDE BİZİ HAPS ETTİKLERİ BU KARANLIKTAN ÇIKICAZ" Bunları söylerken Taehyung'u işaret etmişti. "Yapma hayır! " Taehyung zorbela ellerini haraket ettirmişti. İblis iskelet ten oluşan atına binmiş " GİDELİM! GİDELİM VE BİZİM OLANI ALALIM"demişti.
Canavarları ile birlikte atıyla başkentte doğru gitmişti. Taehyung da onlarla birlikte

The Devil's eye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin